logo
27 KASIM 2024

Batı'nın kanlı tarihi - 4

14.05.2011 00:00:00


Batı Medeniyetini tek dişi kalmış canavara dönüştürmede kilise, derebeylik ve engizisyonun göz ardı edilemeyecek önemde rolleri vardır. Bu üç kurum, yüzyıllar boyu batı insanına kan kusturmuştur. Kilise, hem dini, hem ekonomik, hem sosyal, hem kültürel olarak halkı sömürürken ve en korkunç yaptırım gücü olarak engizisyonu kullanırken derebeyleri de diğer bir taraftan halkı ezerek adeta nefes aldırmaz bir şekilde kuşatmışlardır.Kilisenin her alanda kesin hakimiyetinin var olduğu bu döneme skolastik çağ denir. Aristo felsefesini temel alarak kendi inanç sistematiğini kurmak ve hakim kılmak anlayışı olarak özetlenebilecek bu çağ, Avrupa halkları için oldukça ezici ve zor bir süreç olmuştur. Kilisenin izni ve kuralları dışında düşünmenin kesinlikle yasak olduğu bu zaman dilimi, batı halklarının karanlık çağları olmuştur. Kilise, kurduğu bu kalıpların dışına krallardan kölelere kadar hiçbir ferdin çıkmaması için tedbirler almış ve uzunca bir dönem bu hükümranlığını devam ettirmiştir.Kilise; hem Tanrıyla insanların ilişkilerini, hem insanlarla insanların arasındaki ilişkiyi düzenleme ve yönetme yetkisine sahiptir. 12. yüzyıldan itibaren de Katolik inancı dışında düşünen ya da düşünmeye tevessül eden her ferdi yargılayıp cezalandırmak, böylece diğerlerine de gözdağı vermek maksadıyla kurmuş olduğu engizisyon mahkemeleri vasıtasıyla gücünü daha da etkinleştirip karşın konulamaz bir hale geldi. Engizisyon mahkemeleri, ihbarla çalışan bir kurumdu. Bir yerleşim yerine gönderilen engizisyon sorgucusu, önce halka kilisede vaaz verir, bu vaaz yazılarak kilisenin kapısına asılır daha sonra gelen ihbarlar değerlendirilerek sorgulamalar başlardı. Mahkeme daha çok suçlunun suçunu bir an önce itiraf etmesi, pişmanlığını dile getirmesi tarzında işler, suçunu itiraf etmekte direnenler türlü işkencelerden geçirilirdi. Engizisyon, işkence konusunda öyle profesyonelleşmişti ki bugün  Bazısı müzehaline getirilen işkence odaları ilginç ve hayal gücünü zorlayacak işkence aletleriyle doluydu. İnsanları üstüne bağladıkları tekerlek, tırmık, kızdırılarak suçlunun başına giydirilen demir kask, değişik ebatlarda kerpetenler, germe aletleri vs. yüzyıllar boyunca Avrupa'da yaklaşık on milyon insanın engizisyon tarafından öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Bunların çoğu işkenceden sonra kazığa bağlanıp diri diri yakılarak yahut diri diri toprağa gömülerek öldürülmüştür. Dönem dönem kilise tarafından insan avları, daha çok kadınlara yönelik cadı ve büyücü yakalama operasyonları düzenlenir insanlar toplu olarak idam edilirdi. Geçmişlerine bakınca batılı devletlerin Irak'ta, Afganistan'da, Bosna'da ve dünyanın pek çok noktasında zulüm yapmalarına ve halklarının da bu durumu normal karşılamasına hiç şaşmamak lazım.Kilise ve papanın gücü, derebeylerinin de kralların da üstündeydi. Krallar ve soylular aforoz edilmekten ve papanın kendi bölge yahut ülkelerinde "enterdi" denen tüm dini faaliyetleri durdurma yetkisini kullanmasından korktukları için papanın her isteğini yerine getirir, bu da papaya ve dolayısıyla kilise kurumuna her şeyin üstünde olma ayrıcalığını getirirdi.Derebeyleri, topraklarında çalışan köylülere ve serf denen kölelerine karşı son derece acımasız davranırken kilise daima toprak sahibinden yana tavır alarak geniş kitlelerin sömürülmesine ses çıkarmayıp bilakis bu durumun devamından yana olmuştur. Derebeyleri toprakları üzerinde çalışan halk üzerinde özellikle serfler üzerinde her konuda söz sahibidir. Feodalitede halk, toprakla birlikte alınıp satılan bir maldır. Hiçbir şekilde şahsiyetleri, kimlikleri, var olma mücadeleleri söz konusu olmadığı gibi bu durumdan kurtulmaları da mümkün değildir. Karın tokluğuna çalışırlar ama karınları da hiçbir zaman tam olarak doymaz. Çocukları,karıları derebeyinin malıdır. Evlendikleri zaman gelin ilk gecesini derebeyiyle geçirmek zorundadır. Üstelik bu, derebeyinin kanuni hakkıdır. Açlık, sefalet ve pislik içinde yaşayan Ortaçağ Avrupa toplumu sık sık veba salgınlarıyla karşı karşıya kalmış, her veba salgınında büyük kayıplar yaşamıştır.Yalnızca ortaçağda değil, daha 19. yüzyılda bile yaygın şekilde sefalet içinde yaşayan Avrupa toplumlarının acıya karşı bu denli duyarsızlaşması, kendinden olana da olmayana da duygusuz, kindar ve hatta nefret hissiyle dolu olabilmesi anormal karşılanmaması gereken bir durum olmalı aslında. Bugün ve geçmişte Endülüs'ten Amerika'ya, Sudan'dan Yemen'e, Bosna'dan Libya'ya, Filistin'den Afganistan'a velhasıl geçmişteki Haçlı seferlerinden günümüzdekilere kadar batının yaptığı ve yapmakta olduğu bütün zulüm, soykırım ve katliamlar kendi geçmişlerinin bir tezahürü, yaşadıklarının (hem yapan hem yaşayan açısından) oluşturduğu hastalıklı karakter ve ruh halinin bir neticesidir.

 

 
 
Hüma Gökçe / diğer yazıları
AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın sorusunu sorayım
Sakin faiz inmesinmiş!
Patronlar ceplerini düşünüyor
Hükümet feryatları kulak ardı ediyor
Paslanmaza ek vergi sanayiciyi bunaltıyor
Geri postalamaya başladı!
Ülke nüfusu 7 milyon, göçmen sayısı 2.5 milyon
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
AKP ve MHP, Türkiye’nin gerçek düşmanını perdeliyor
BTP Lideri Hüseyin Baş'ın sorusunu sorayım
Sakin faiz inmesinmiş!
Patronlar ceplerini düşünüyor
Hükümet feryatları kulak ardı ediyor
Paslanmaza ek vergi sanayiciyi bunaltıyor
Geri postalamaya başladı!
Ülke nüfusu 7 milyon, göçmen sayısı 2.5 milyon
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.