Başbakan R. T. Erdoğan, her ne kadar önceki gün ve dün, geri adım atmış, bir yanlış anlaşılma olmuş, "ya sev ya terk et" anlayışında değiliz diye tashih ettirmiş ise de, vaziyet ortada?Aslında Erdoğan, kendinden konuşmamış."Kabul etmiyorsan, vatandaşlıktan çık git" derken, belli ki, dersini Süleyman Demirel'den almış.Hatırlayın, 2006 Nisan'ının sonuydu. Habertürk TV ekranlarından gürlemişti, ceketinin cebinde Cevşen-i Kebir taşıyan Demirel:"İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git. Arabistan'da falan öyle yerler vardır, oraya gidin. Türban, özgürlük falan değildir. Bu gericiliktir."Demirel'in bu beyanatını, AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik, "Hitler yaklaşımı" olarak değerlendirmişti.Doğrusu, Erdoğan'ın son çıkışını, AKP'li vekil Faruk Çelik'in nasıl değerlendirdiğini merak etmiyor değilim.Demirel'in bu yaklaşımından hız alan Bekir Coşkun, 9 Mayıs 2006 günü "Çöl yolcuları"nı yazıyor. Ne mi diyor?"Bence bu arkadaşlar develere binip "İslam'a uygun laik anayasa yapılır" diye hep birlikte Arabistan çölüne açılabilirler.Öndeki devede fikir babası olarak Bülent Arınç olmalı.Elbette Başbakan ve diğerleri de..."Coşkun, güya bunları söylerken; "iri gazetesi"nin patronu ve yanı sıra başyazarı, POAŞ ve sair özelleştirmeler hürmetine AKP iktidarının devamı için ellerinden gelen desteği esirgemiyorlardı?Bakmayın laf dalaşı yaptıklarına; bunlar, asla birbirlerinin nasırlarına basmazlar.Olan yine millete olur.Her halükarda millet kaybeder.Ta ki milletin "demokratik aklı" başına düşünceye kadar?Coşkun, 16 Aralık 2005 tarihli Tempo Dergisi'ndeki yazısında başörtüsü tartışmaları bağlamında "Ulusal salaklık" nitelemesi yaptığı için, hakkında, başörtülü kadınlar tarafından birçok suç duyurusu yapıldı.Önce Demirel, sonra Coşkun bu "çık git" laflarını ettiler.Ne idüğü ve kime hizmet ettiği belirsiz bu yaklaşım ve laf ebeliği yüzünden Türk milletinin ve medeniyetinin anası ağlamıyor mu?!Erdoğan, bir-iki sene önce Demirel ve Coşkun'un sergiledikleri bu yaklaşıma şimdi kendi düşüverdi? Ya da onları örnek aldı.Türk milleti bıktı bu kara mizah tabloları ve kof tiyatrolardan?Ülke adına, millet adına, devlet adına çözümü olmayan, çözüm üretemeyen ve çıkış yolları açamayan politikacı ve aydın takımının klasik yöntemidir bu tip laf ebelikleri ve dalaşlar.Çek git diyenin çözümü ne, yok hiçbir yere gitmem diyenin çözümü ne?Yok?Hiçbirinin, çözüme dair incir çekirdeğini dolduracak lafı yok, teklifi yok? Çözümü olmayan aydın ve siyasetçiler, laf ebelikleri ve boş dalaşlarıyla, millet üzerinde hesabı olan ecnebilerin ve kaynaklarımıza iştah kabartan küresel aktörlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir iş yapmış olmazlar.O zaman da adama, "Sen zot, ben zot; ata kim verecek ot!" derler.Bunu sormak, bir demokratik hak olsa gerektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019