".. İyice düşünürsen, sormak erkektir cevap vermekse dişidir. Dişi için bir erkek olur; eğer doğarsa çocuk, bunlardan doğar." (Kutadgu Bilig'den)Milletlerin asırlarca hatta binlerce yıllık tecrübelerini mantık süzgecinden süzen bilgeler, sessiz-sedasız ve yazısız kurallar koyarlar. Bu kurallara töre denir; örf-âdet-gelenek denir. Dînin haram diyerek yasakladığı hal ve davranışların töredeki adı, ayıp'tır.Utanır yüzü olanlar, ayıbı bilirler ve Allah'tan korkularının gereği, kuldan utanmamak için ayıp işlemezler! Ayıptan kaçarlar.Gereksiz yerde, gereksiz sorularını erkekleştirerek dişi cevabın utanmasına sebeblik edenlere nâdan denir, nobran denir!Nâdanları, nobranları en iyi, bilgili bilgeler tanır.Açayım isterseniz bu konuyu biraz! Çünkü hem siyâset te, hem ticaret te, hem de günlük hayatta sayıları bilgelerden binlerce kere fazla olan nâdanlar, nobranlar; bozdukları düzende en fazla kendilerinin rahatsız olacağını, kendilerinin huzursuz olacağını da bilmezler!Akl'eden ferâset sahibi kişiler bilirler ki; ahaliyi hiç bir iş yapmadan doyurursanız, hayvan gibi yer içer yatarlar. Ve bir süre sonra rahattan canları sıkılır, dedi-koduya başlarlar! Bunları, boş sözlerle avutmak ta kolaydır ama bu da kısa sürer! Sadece karınlarını doyurmayı kendilerine iş edinmiş kişilerin karnı doyduğu anda idealleri tamamlanmıştır ve artık onları rahat, rahatsız eder!Onlar çalışmayı da sevmezler! Onlara verilen görevi savsatmak, fırsat buldukça işten kaçmak kurnazlığı, onlara göre mahârettir, marifettir!Bilgili insanlar ise kendilerini ve bedenlerini yıpratırlar! Ahâli emeksiz edindiği yiyecekle ağzından sadece karnını doyurmakla meşgulken bilge insanlar, söz ve yeni bilgilerle rûhlarını doyurmaya uğraşırlar.Kutadgu Bilig'de; "Vücûdun nasibi hep ağızdan girer; rûhun nasibiyse doğru sözdür ve kulaktan girer." denir..Bilgili yaşamanın iki aracı vardır. Bunların biri "dil", diğeri "boğaz"dır. Bu iki aracına hâkim olan kişi, hem kendisine, hem de çevresine çok yararlı olur. Gerçek bilgiye; boğazına ve diline hâkim olanlar ulaşırlar.Enteresan ve çok zor bir kaç gün yaşadım!Tabi ki bunlar benim özelim, paylaşmayacağım ama sorulan erkek bir soruya cevap vererek, yeni soruların doğmasına razı olmadığım için cevap vermediğimi, söyleyebilirim!Biat ettiğim Özel Kişi; şahsıma yönelttiği sorunun cevabını da kendileri vererek cevabımı beklemedi bile! Şahsen ben de biat ettiğim Kişinin doğruluğuna ve biatımın isâbetine sevinerek şükrettim.İşi soru-cevaba dökerek -kolaylaştıracağımı zannedenlere rağmen- içinden çıkılmaz bir hale getirebilirdim yapmadım, yapmama da izin verilmedi zaten!Aldığı uçağından beni on bin fitten paraşütsüz olarak atan Pilotum, düşmeme razı olmadı! Düşmeme izin vermedi! Zaten ben de yükseklik korkuma rağmen, boşuktan aşağıya hızla süzülürken yavaşlamayayım diye çırpınmadım bile..Binlerce fit yükseklikten hızla aşağı doğru süzülürken beni gören karga ve kırlangıçların kanat çırpmalarına, özenmedim bile.. Onlar kanat çırparak uçuyorlardı, ben paraşütsüz düşüyordum ama onlardan kat kat hızlıydım! Ben onların yükseklerine düşmüştüm; onlar benim atıldığım yere yükselmeyi düşünemezlerdi kuş akıllarıyla!"Sadık olursanız, kuşlar gibi sabah aç uçtuğunuz yuvanıza, akşam tok dönersiniz." Emr-i İlâhi'ye uyarak onlar, akşam yuvaya tok dönmenin hevesindeyken ben; bilgenin yanından yeni bilgilere doğru, secde edilen yükseğe doğru atılmıştım!Bir ân önce, secde makamına varmalı Ulular Ulusu'nun huzûruna çıkmak için Secdeye düşmeliydim! Yükseklik korkumdan dolayı secdede gözlerimi açamayan ben, on bin fitten daha yüksekten atılmış olmama rağmen gözlerimi -Vallahi- kapatmadım bile! Kanat çırpan, arada bir kanat çırpmadan süzülen; kartalları, kargaları, kırlangıçları, kuşları seyrederek iniyordum yükseğime!Bildiğim menzilime; bilmediğim yollardan, tanımadığım bir sürücünün taşımasıyla gitmiş; yeryüzü cennetim evime yine bilmediğim yollardan ama bildiğim bir sürücünün taşımasıyla döndüm!Her ânı ömürlere denk bu upuzun yolculuğu; iki gün gibi kısacık bir zaman diliminde yaşatan Çalabım'a hamd olsun; bu uzun yolculuğumda benim kaybolmama izin vermeyen İcâzetli Kılavuzum'dan da Allah'ım yerle gökler kadar razı olsun..Çok yüksek gibi görünen yerden düşüşümde bana paraşütlüğe koşan gönüldaşlarıma da bütün ömürlerince Allah'ım yardımcı olsun..Bu zor ânımı yaşadığıma tanıklık eden, sebeplik eden ve çâreliğe görevlendirilen Gönüldaşlarımın hepsini çok seviyorum..SEVGİ SEFERİNDE SÜVARİNİN KIRBACI HASRETİDİR vesselâm...Selâm, sevgi, duâ..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017