Prof. Dr. Kara'dan çarpıcı açıklama: 'Dünya genelinde 2009'daki pandemiye yakın sayılarda influenza vakaları görüyoruz'
Son zamanlarda sıklıkla görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin konuşan Prof. Dr. Ateş Kara, "2009'da domuz gribi pandemisi olmuştu, dünya genelinde neredeyse o dönemki sayılara yakın sayılarda influenza vakaları görüyoruz, yetişkinlerde de sayılar yüksek. Hem hastane başvurularında hem yatışlarında yüksek rakamlarımız var ama çok panik oluşturacak, ağır diyeceğimiz bir tablo değil" dedi
17.02.2025 13:43:00 / Güncelleme: 17.02.2025 13:48:47
İHA
İHA





Son zamanlarda sıklıkla görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin konuşan Prof. Dr. Ateş Kara, "2009'da domuz gribi pandemisi olmuştu, dünya genelinde neredeyse o dönemki sayılara yakın sayılarda influenza vakaları görüyoruz, yetişkinlerde de sayılar yüksek. Hem hastane başvurularında hem yatışlarında yüksek rakamlarımız var ama çok panik oluşturacak, ağır diyeceğimiz bir tablo değil. Bu hafta itibariyle azalma çok belirgin başlamıştı, önümüzdeki 15 gün içerisinde de belirgin şekilde olacaktır ama tamamen bitecek anlamına gelmesin. Küçük de olsa bir 2'nci dalga yapabilir" dedi.
Son zamanlarda burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve yanma, öksürük, baş ağrısı, vücut ağrısı ile ateş gibi belirtilerle kendini gösteren üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklıkla görüldüğü belirtilirken uzmanlar uyarıyor. Bu yıl 12-15 Şubat tarihleri arasında İstanbul'da hizmet veren eğitim ve araştırma hastaneleri ile çocuk kliniklerinin İstanbul'da ortaklaşa gerçekleştirdikleri 13'üncü Çocuk Dostları Kongresi'ne katılan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ateş Kara da üst solunum enfeksiyonlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Korona virüs Bilim Kurulu Üyeliği de yapan Prof. Dr. Kara, dünya genelinde rakamların yüksek olduğunu belirterek el hijyeninin sağlanması, alanların havalandırılması ve ilaç kullanımı gibi konulara yönelik konuştu.

Vaka sayılarında dünya genelinde bir yükseklik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ateş Kara, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının hem semptom ve şikayetlerini hem neden olan mikroorganizmanın tedavisine yönelik tedavileri arkadaşlarla tartıştık. Bu sene gerçekten özellikle influenzanın en fazla görüldüğü senelerden bir tanesi. Uluslararası rakamlara baktığımızda şöyle bir bilgimiz var; 2009 yılında hatırlarsanız grip için pandemi olmuştu; domuz gribi pandemisi. Dünya genelinde neredeyse o dönemki sayılara yakın sayılarda şu anda influenza vakalarını görüyoruz. Burun tıkanıklığı, akıntısı, ateş, boğaz ağrısıyla gelen çocuklarımız var, yetişkinlerde de rakamlar aynı şekilde, sayılar yüksek. Bir taraftan da daha ağır geçiren öksürüğün çok yoğun olduğu, nefes alıp verirken zorlanan çocuklarımız da oluyor. Bu çocuklarımızda doğal olarak hem hastane başvurularında hem yatışlarında şu anda yüksek rakamlarımız var. Mevsim itibariyle tam virüslerin sevdiği havalar, bu hastalığa neden olan etkenlerin de sevdiği ortamlar. Çok soğuk olduğunda çünkü aktiviteleri azalıyor ama havanın hafif ılık gibi diyelim, hafif bir de nem varsa dış ortamlarda daha uzun canlı kalabiliyorlar. Bu da bu virüsleri almamızı veya vücudumuza girişini çok kolaylaştırıyor. Yapabileceğimiz en önemli şey; eğer semptom ve şikayetimiz varsa başkasına bulaştırmamak için maske takmamız. Korunmak için hasta olmayan birinin maske takmasının çok büyük bir avantajı olmaz ama şikayeti olan birinin etrafa virüs saçmaması için maske takması, 2; mevsimin, havanın özellikleri daha uzun canlı kalıyorlar dedik, öyle olunca da dokunduğunuz, temas ettiğiniz masalarda, kapı kolunda, dolmuş, toplu taşımadaki tutulan alanlarda daha uzun süre kalabiliyorlar. Buradan da elimizi, ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzde de çok kolay giriş yapabiliyor" dedi.
El hijyeni ve ortamların havalandırılmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kara, doktor önerisi olmadan kesinlikle ilaç kullanılmaması gerektiğini belirtti. Sözlerine devam eden Kara, "El temizliği, el yıkama özellikle çocuklarımıza bunu kazandırmak bu hastalıkların geçişindeki en büyük başarılardan bir tanesi. İstesek de istemesek de böyle durumlarda kapalı ortamlarda kalıyoruz, en büyük dezavantajı da insan sayısının fazla, havanın da değişmiyor olması. Aldığımız hava miktarı aynı ama içerisindeki virüs miktarı artıyor. Vücudumuzun temel cevap verme mekanizması bazen bu sayıya yeteri kadar cevap veremiyor ya da kişinin altta başka bir hastalığı varsa, yaşı nedeniyle çok küçük veya büyüklerimizse bu virüs sayısını tolere edemiyor, içerisinin havalandırılması çok önem kazanıyor. Aralıklı olarak mesela sınıflarda; sınıfın havalandırılması, çocuğun açık alana çıkması bu bakımdan hastalıkları azaltmada çok büyük etki olacaktır. Bir şey daha var; aşılarımız. Sayılarımız yüksek ama ağırlık olarak dersek beklediğimiz tablolarla gidiyor. Çok tedirgin olacak, panik oluşturacak, ağır diyeceğimiz bir tablo değil ama sayısal olarak fazla. İster istemez tabi bu hem doktor hem hastane başvurusunda da yüksekliğe neden oluyor. Tedavide kullandığımız en etkili ajanlarımız; antibiyotikler ama bunlar virüs olduğu için antibiyotikler bakteriye karşı etkili. Gereksiz yere antibiyotik kullanımının açıkçası faydası değil zararı olabiliyor, o bakımdan dikkatli olmak lazım. Öksürüğünü, bazen ağrısını, burun tıkanıklığını azaltmak için kullandığımız ilaçları hele biraz dozlarını yüksek verirsek istenmeyen etkileri olabilir. Asla ve asla, ne olursa olsun ezbere ilaç kullanmamamız, mutlaka ve mutlaka doktorumuza, aile hekimimize sorarak, danışarak, önerdiği şekliyle kullanmamız gerekli. Havalar bu şekilde giderse, ortam özelliklerini değerlendirecek olursak bu hafta itibariyle azalma çok belirgin başlamıştı, önümüzdeki 15 gün içerisinde de belirgin şekilde olacaktır. Bu tamamen bitecek anlamına gelmesin, küçük de olsa bir 2'nci dalga yapabilir" ifadelerini kullandı.
Son zamanlarda burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı ve yanma, öksürük, baş ağrısı, vücut ağrısı ile ateş gibi belirtilerle kendini gösteren üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklıkla görüldüğü belirtilirken uzmanlar uyarıyor. Bu yıl 12-15 Şubat tarihleri arasında İstanbul'da hizmet veren eğitim ve araştırma hastaneleri ile çocuk kliniklerinin İstanbul'da ortaklaşa gerçekleştirdikleri 13'üncü Çocuk Dostları Kongresi'ne katılan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ateş Kara da üst solunum enfeksiyonlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Korona virüs Bilim Kurulu Üyeliği de yapan Prof. Dr. Kara, dünya genelinde rakamların yüksek olduğunu belirterek el hijyeninin sağlanması, alanların havalandırılması ve ilaç kullanımı gibi konulara yönelik konuştu.

"2009'daki pandemiye yakın sayılarda influenza vakası görüyoruz"
Vaka sayılarında dünya genelinde bir yükseklik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ateş Kara, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının hem semptom ve şikayetlerini hem neden olan mikroorganizmanın tedavisine yönelik tedavileri arkadaşlarla tartıştık. Bu sene gerçekten özellikle influenzanın en fazla görüldüğü senelerden bir tanesi. Uluslararası rakamlara baktığımızda şöyle bir bilgimiz var; 2009 yılında hatırlarsanız grip için pandemi olmuştu; domuz gribi pandemisi. Dünya genelinde neredeyse o dönemki sayılara yakın sayılarda şu anda influenza vakalarını görüyoruz. Burun tıkanıklığı, akıntısı, ateş, boğaz ağrısıyla gelen çocuklarımız var, yetişkinlerde de rakamlar aynı şekilde, sayılar yüksek. Bir taraftan da daha ağır geçiren öksürüğün çok yoğun olduğu, nefes alıp verirken zorlanan çocuklarımız da oluyor. Bu çocuklarımızda doğal olarak hem hastane başvurularında hem yatışlarında şu anda yüksek rakamlarımız var. Mevsim itibariyle tam virüslerin sevdiği havalar, bu hastalığa neden olan etkenlerin de sevdiği ortamlar. Çok soğuk olduğunda çünkü aktiviteleri azalıyor ama havanın hafif ılık gibi diyelim, hafif bir de nem varsa dış ortamlarda daha uzun canlı kalabiliyorlar. Bu da bu virüsleri almamızı veya vücudumuza girişini çok kolaylaştırıyor. Yapabileceğimiz en önemli şey; eğer semptom ve şikayetimiz varsa başkasına bulaştırmamak için maske takmamız. Korunmak için hasta olmayan birinin maske takmasının çok büyük bir avantajı olmaz ama şikayeti olan birinin etrafa virüs saçmaması için maske takması, 2; mevsimin, havanın özellikleri daha uzun canlı kalıyorlar dedik, öyle olunca da dokunduğunuz, temas ettiğiniz masalarda, kapı kolunda, dolmuş, toplu taşımadaki tutulan alanlarda daha uzun süre kalabiliyorlar. Buradan da elimizi, ağzımıza, burnumuza, gözümüze götürdüğümüzde de çok kolay giriş yapabiliyor" dedi.
"Fazla ama panik oluşturacak, ağır diyeceğimiz bir tablo değil"
El hijyeni ve ortamların havalandırılmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kara, doktor önerisi olmadan kesinlikle ilaç kullanılmaması gerektiğini belirtti. Sözlerine devam eden Kara, "El temizliği, el yıkama özellikle çocuklarımıza bunu kazandırmak bu hastalıkların geçişindeki en büyük başarılardan bir tanesi. İstesek de istemesek de böyle durumlarda kapalı ortamlarda kalıyoruz, en büyük dezavantajı da insan sayısının fazla, havanın da değişmiyor olması. Aldığımız hava miktarı aynı ama içerisindeki virüs miktarı artıyor. Vücudumuzun temel cevap verme mekanizması bazen bu sayıya yeteri kadar cevap veremiyor ya da kişinin altta başka bir hastalığı varsa, yaşı nedeniyle çok küçük veya büyüklerimizse bu virüs sayısını tolere edemiyor, içerisinin havalandırılması çok önem kazanıyor. Aralıklı olarak mesela sınıflarda; sınıfın havalandırılması, çocuğun açık alana çıkması bu bakımdan hastalıkları azaltmada çok büyük etki olacaktır. Bir şey daha var; aşılarımız. Sayılarımız yüksek ama ağırlık olarak dersek beklediğimiz tablolarla gidiyor. Çok tedirgin olacak, panik oluşturacak, ağır diyeceğimiz bir tablo değil ama sayısal olarak fazla. İster istemez tabi bu hem doktor hem hastane başvurusunda da yüksekliğe neden oluyor. Tedavide kullandığımız en etkili ajanlarımız; antibiyotikler ama bunlar virüs olduğu için antibiyotikler bakteriye karşı etkili. Gereksiz yere antibiyotik kullanımının açıkçası faydası değil zararı olabiliyor, o bakımdan dikkatli olmak lazım. Öksürüğünü, bazen ağrısını, burun tıkanıklığını azaltmak için kullandığımız ilaçları hele biraz dozlarını yüksek verirsek istenmeyen etkileri olabilir. Asla ve asla, ne olursa olsun ezbere ilaç kullanmamamız, mutlaka ve mutlaka doktorumuza, aile hekimimize sorarak, danışarak, önerdiği şekliyle kullanmamız gerekli. Havalar bu şekilde giderse, ortam özelliklerini değerlendirecek olursak bu hafta itibariyle azalma çok belirgin başlamıştı, önümüzdeki 15 gün içerisinde de belirgin şekilde olacaktır. Bu tamamen bitecek anlamına gelmesin, küçük de olsa bir 2'nci dalga yapabilir" ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.