Bilinen, klasik kürdilihicazkar senaryo, bir kez daha sahnelenmek üzere... aktörleri; esas oğlan İsrail, ABD ve bazı Avrupalı'lar.
Bu oyuncuların sabıka kaydını Irak'tan alıyoruz: Yalan, dolan, talan, tecavüz, işkence, katliam ve devamı.
Oyunun sahne ressamlarının ortaya koymak istedikleri tablo:
İran, nükleer silah üretiminin sınırında. İran'ın nükleer silah üretimine izin verilemez, her ne pahasına olursa olsun engellenmeli.
Daha önce de, Irak için dünya kamu oyuna yalan söylemişler, haksız işgallerine gerekçe uydurmuşlardı.
Şimdi de, nükleer silah bahanesiyle İran'a saldırıya hazırlanıyorlar. Peki bu gerekçenin arkasına sığınanların önde gideni İsrail, nükleer silahtan arındırılmış mıdır?
Diyorlar ki, ne pahasına olursa olsun İran engellenmeli; Irak'taki pahası 1,5 milyon Müslümanın katli oldu. Katliam umurlarında değil, umursadıkları sadece kendi çıkarları.
Irak'ın işgaline destek olanlar, onaylayanlar, en azından milyonlarca Müslümanın katline seyirci kalanlar... O liderlerden, manken liderlerden bu gün kaçı ayakta?. Sonuncusu İtalyan Başbaşkanı Silvio Berlusconi de savruldu gitti. Öncekiler mi? İngiltere Başbakanı Tony Blair, Japonya Başbakanı Jose Maria Aznar ve diğerleri (Kanada, Polonya, Yunanistan).
Refik Fersan'ın, Baki Süha Ediboğlu'nun sözlerine giydirdiği segah beste: "Herkes gitti yalnız kaldım meyhanede" diyor;
La teşbih ve la temsil, Irak'ın işgaline destek veren ve dahi Amerikalı askerlere dua eden tek bir Lider kaldı: Tayyip Erdoğan.
Dünya kamuoyu oluşturuluyor İran'a karşı;
Malum aktörlerin gündeme sokmaya çalıştıkları şey, silahlı müdahale ile İran'ın nükleer tesislerinin yok edilmesi.
Sömürü savaşlarının mübaşiri İngiltere, İsrail–İran savaşının tarihini bile ilan ediverdi.
İran'ın pasifize edilmesinden büyük çıkarları olanların acelesi var. Çıkar deyince, ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinde Musevi lobilerinden çıkar bekleyenlerin de hesabı var. ABD'de Demokratlar da, Cumhuriyetçiler de Yahudi lobilerinin suyundan gitmek zorunda. Hal böyle olunca, fırsat bu fırsat, İsrail de saldırıya geçiyor.
Bıyık ve sakal arasında kalan Türkiye ne yapacak?
AKP hükümeti bundan önce Libya ve Suriye'de ne yaptıysa onu yapacak; önce silahlı müdahaleye karşı çıkacak, kapışma başlayınca da, eş başkanı olduğu BOP'un gereklerini yerine getirecek, ABD politikalarına boyun eğecektir.
Bizden hatırlatması;
İran, Arap ülkelerine benzemez, tarihi, kültürel ve iktisadi bağlarımız çok derinlere giden kritik bir komşumuz ve de bunların ötesinde Batılı aktörlerin karşısında Rusya'dan Çin'e kadar Hindistan dahil, Asya Blokunun İran'a destek vermesi uzak bir ihtimal olmayacaktır.
Bu oyuncuların sabıka kaydını Irak'tan alıyoruz: Yalan, dolan, talan, tecavüz, işkence, katliam ve devamı.
Oyunun sahne ressamlarının ortaya koymak istedikleri tablo:
İran, nükleer silah üretiminin sınırında. İran'ın nükleer silah üretimine izin verilemez, her ne pahasına olursa olsun engellenmeli.
Daha önce de, Irak için dünya kamu oyuna yalan söylemişler, haksız işgallerine gerekçe uydurmuşlardı.
Şimdi de, nükleer silah bahanesiyle İran'a saldırıya hazırlanıyorlar. Peki bu gerekçenin arkasına sığınanların önde gideni İsrail, nükleer silahtan arındırılmış mıdır?
Diyorlar ki, ne pahasına olursa olsun İran engellenmeli; Irak'taki pahası 1,5 milyon Müslümanın katli oldu. Katliam umurlarında değil, umursadıkları sadece kendi çıkarları.
Irak'ın işgaline destek olanlar, onaylayanlar, en azından milyonlarca Müslümanın katline seyirci kalanlar... O liderlerden, manken liderlerden bu gün kaçı ayakta?. Sonuncusu İtalyan Başbaşkanı Silvio Berlusconi de savruldu gitti. Öncekiler mi? İngiltere Başbakanı Tony Blair, Japonya Başbakanı Jose Maria Aznar ve diğerleri (Kanada, Polonya, Yunanistan).
Refik Fersan'ın, Baki Süha Ediboğlu'nun sözlerine giydirdiği segah beste: "Herkes gitti yalnız kaldım meyhanede" diyor;
La teşbih ve la temsil, Irak'ın işgaline destek veren ve dahi Amerikalı askerlere dua eden tek bir Lider kaldı: Tayyip Erdoğan.
Dünya kamuoyu oluşturuluyor İran'a karşı;
Malum aktörlerin gündeme sokmaya çalıştıkları şey, silahlı müdahale ile İran'ın nükleer tesislerinin yok edilmesi.
Sömürü savaşlarının mübaşiri İngiltere, İsrail–İran savaşının tarihini bile ilan ediverdi.
İran'ın pasifize edilmesinden büyük çıkarları olanların acelesi var. Çıkar deyince, ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinde Musevi lobilerinden çıkar bekleyenlerin de hesabı var. ABD'de Demokratlar da, Cumhuriyetçiler de Yahudi lobilerinin suyundan gitmek zorunda. Hal böyle olunca, fırsat bu fırsat, İsrail de saldırıya geçiyor.
Bıyık ve sakal arasında kalan Türkiye ne yapacak?
AKP hükümeti bundan önce Libya ve Suriye'de ne yaptıysa onu yapacak; önce silahlı müdahaleye karşı çıkacak, kapışma başlayınca da, eş başkanı olduğu BOP'un gereklerini yerine getirecek, ABD politikalarına boyun eğecektir.
Bizden hatırlatması;
İran, Arap ülkelerine benzemez, tarihi, kültürel ve iktisadi bağlarımız çok derinlere giden kritik bir komşumuz ve de bunların ötesinde Batılı aktörlerin karşısında Rusya'dan Çin'e kadar Hindistan dahil, Asya Blokunun İran'a destek vermesi uzak bir ihtimal olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023