Günümüz toplumunda, neredeyse her kesim zorluklar yaşıyor. Ancak, özellikle kadınlar bu sıkıntılardan fazlasıyla nasibini alıyor. Şu anki sistemde kadınların ekonomik bağımsızlıkları maalesef söz konusu değil. Ekonomik özgürlüğü olmayan bir kadın, hayatın zorluklarıyla baş başa kalmak zorunda. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları, sadece bireysel özgürlüklerini değil, aynı zamanda toplumsal rollerini de güçlendirecek bir faktördür.
Bir kadının ekonomik bağımsızlık elde edebilmesi, onun toplumsal konumunu güçlendirecek, kendi kararlarını verebilmesini sağlayacaktır. Bu durum, aynı zamanda ailelerin ve toplumların daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasına da yardımcı olur.
BTP'nin parti programında yer verdiği Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nde ifade edilen ev hanımı maaşı ve vatandaşlık maaşı, bu konuda çok önemli bir adım olabilir. Bu maaşlar sayesinde, kadınlar ekonomik zorunluktan değil; kendi isteklerine göre çalışma şansını yakalarlar. Ev hanımı maaşı, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmasına yardımcı olurken, aynı zamanda kadınların daha müreffeh bir yaşam sürmesinin önünü açar.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle, kadınların güncel en önemli sorunları çeşitli platformlarda geniş bir şekilde ele alınmıştır. Bu sorunlar hem yerel hem de küresel ölçekte kadınların karşılaştığı zorlukları yansıtmaktadır.
Şiddet ve ayrımcılık
Kadınlar, aile içi şiddet, toplumsal ve kültürel baskılar, eğitim ve çalışma haklarından mahrum bırakılma gibi birçok sorunla karşılaşmaktadır. Özellikle tekstil ve tarım sektörlerinde çalışan kadınlar, uzun iş saatleri, düşük ücretler ve sosyal güvenceden yoksunluk gibi zorluklarla mücadele etmektedir. Bu durum, kadınların ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Ekonomik bağımsızlık ve işsizlik
Kadın istihdamı, cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle erkeklere göre daha düşük seviyelerde kalmaktadır. Kadınlar, eşit işe eşit ücret ve terfi gibi konularda ayrımcılığa uğramakta, bu da ekonomik bağımsızlıklarını kazanma yolunda büyük bir engel teşkil etmektedir. Tam bu noktada ev hanımları maaşı kadının ekonomik bağımsızlığında can simidi olacaktır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve siyasi temsil
Kadınların toplumsal ve siyasi hayatta daha fazla yer alması gereği önemli bir husustur. Kadınların karar alma süreçlerine katılımı artırılmalı, eşit temsil sağlanmalıdır. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin azaltılması ve kadın haklarının korunması için esastır.
Şimdi, acaba dünyadaki güncel uygulamalar kadını yüceltmiş midir? Yoksa kadınların sorunlarının artmasına mı yol açmıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın yine Dünya Kadınlar Günü olan 08/03/2013'te kaleme aldığı makaleden alıntı yapmak isterim:
"Bizce, "Kadınlara hak verilsin mi, verilmesin mi? Kadın erkek eşit midir?" gibi meseleler, kadının doğuştan getirdiği ve yaratıcısı tarafından ona bahşedilen hakları elinden alanların, yani batının meselesidir.
Kadın, insan olmaktan kaynaklanan haklarını sonuna kadar kullanmalıdır.
Onun, erkekle eşit olduğu konusu da tartışılması gereken bir mesele değildir. Bu elma ile armudun birbirine eşit olduğunu söylemeye benzer ki, farklı yaratılan iki unsurun birbirine eşitlenmesine imkân yoktur.
Burada dikkat edilmesi gereken nükte, kadına yaratılışı istikametinde haklar sunmak ve özgürlüklerini yaşamasına imkân vermektir.
Onun yaradılışındaki hususiyet, yüce ve farklı yapan sır, iç âleminde baskın olan merhamet, şefkat, anlayış ve sabır gibi vasıflarıdır.
Kadının bu vasıfları ise en fazla anne olduğu dönemde, aile hayatında ortaya çıkar. Anne, bu özellikleri ile topluma yön verecek insanı yetiştirir."
Yine Sayın Baş'ın bahsettiği gibi; aslında Dünya Kadınlar Günü "Kapitalizmin hediyesi" olan günlerden birisidir. "Milyonlarca insanın bir avuç insana hizmet etmesi üzerine kurulu kapitalist yaklaşım, insanlığa sunamadıklarını hak arama günlerine dönüştürmüştür. Yaradılıştan gelen ve insanlığı nedeniyle sahip olması gereken haklar, can, mal, namus ve yaşayabileceği bir vatan emniyeti ile din ve vicdan hürriyeti herkesin hakkıdır."
Dolayısıyla kadınların hak araması ile özdeşleşen bugünde kadınların neden hak aramak zorunda kaldıkları konuşulmalı, kadını hak aramak zorunda bırakan, onu mağdur eden sistem sorgulanmalıdır.
Ülkemizde sadece 2024 yılında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun raporuna göre, 394 kadın cinayeti işlenmiştir. 2008 yılında bu rakam 80 idi. Bu artış, kadınların yaşam hakkına yönelik ciddi bir tehdit olduğunu göstermektedir.
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün verilerine göre, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin yaklaşık %43-44'ü psikolojik şiddet, %38'i fiziksel şiddet olarak kaydedilmiştir. Bu veriler, kadınların büyük bir kısmının farklı türlerde şiddete maruz kaldığını göstermektedir.
Türkiye'de boşanma oranlarında da dikkat çekici bir artış gözlemlenmektedir. 2001-2018 yılları arasında evlilik oranı %1,6 artarken, boşanma oranı %54,8 yükselmiştir. Bu durum, aile içi sorunların ve kadına yönelik şiddetin artışıyla ilişkilendirilmektedir.
Görüldüğü gibi kadın hak araya dursun, kapital sistem sadece kadınları değil, tüm insanlığı sömürmeye devam etmektedir. Unutulmamalıdır ki; kadınların mağduriyeti milletin mağduriyetidir. Gelecek nesilleri yetiştiren kadınlarımızın refah seviyesi, geleceğimizi belirleyecek en önemli parametrelerden birisidir.
Bizim inancımıza göre "kadın bazen anne, bazen abla, bazen kardeş, bazen arkadaş bulunduğu konuma göre mümtaz, fevkalade bir varlıktır."
Sonuç olarak, kadınların ve toplumun her ferdinin hak ettiği değerleri bulabilmesi için doğru projeler ve çözümler üreten, toplumu ayrıştırmadan birleştiren yaklaşımlar önemlidir. BTP'nin sunduğu ev hanımı maaşı ve vatandaşlık maaşı gibi sosyal devlet projeleri, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarına yardımcı olacak ve daha müreffeh bir yaşam sürmelerinin yolunu açacaktır. Bu, hepimizin ortak mücadelesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Kadınların hak arayışı ve ekonomik bağımsızlık / 18.03.2025
- Gençler umutlarını kaybediyor / 17.03.2025
- Atatürk ve demokrasi / 14.03.2025
- Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü / 13.03.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinin başrolünde kim var? / 11.03.2025
- Tam bağımsız Türkiye, milli birlik ve ekonomi / 10.03.2025
- Silah bırakma açıklaması stratejik bir hamle mi, yeni bir plan mı? / 07.03.2025
- Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? / 06.03.2025
- 66. madde tartışmaları ve Türkiye'nin üniter yapısı / 05.03.2025
- Sevr’den günümüze bölgesel planlar / 04.03.2025
- Gençler umutlarını kaybediyor / 17.03.2025
- Atatürk ve demokrasi / 14.03.2025
- Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü / 13.03.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinin başrolünde kim var? / 11.03.2025
- Tam bağımsız Türkiye, milli birlik ve ekonomi / 10.03.2025
- Silah bırakma açıklaması stratejik bir hamle mi, yeni bir plan mı? / 07.03.2025
- Vatandaşın cebine para koyarsak enflasyon artar mı? / 06.03.2025
- 66. madde tartışmaları ve Türkiye'nin üniter yapısı / 05.03.2025
- Sevr’den günümüze bölgesel planlar / 04.03.2025