Geçtiğimiz Cumartesi gecesi Kütahya Milli Kahramanları anma programından Bayram Beyin arabasıyla dönüyoruz. Bir ara kısa bir süre uyuyakalmışım ve bir rüya gördüm. Esasen kabus da diyebilirim. İsrail için asker alınıyor, masalar kurulmuş, Türk gençleri sıraya girmiş ve İsrail ordusuna katılmak için kayıt yaptırıyorlar. Bizler de avazımızın çıktığı kadar bağırıyoruz, "siz ne yapıyorsunuz" diye, sıraya giren gençleri geri çevirmeye çalışıyoruz. Gözlerimi açtığımda rüyada olduğumu anlayarak rahatladım ve derin bir nefes aldım. Ertesi gün Suriye merkezli Ortadoğu gündemini yorumcu arkadaşlarla istişare ederken, bazı Türk gençlerinin Suriyeli isyancılarla beraber Esad yönetimine karşı çatışmalara girdiğini öğrendim. Hatırlarsanız, Kütahya'daki Milli Kahramanlar programında konuşan gazetemizin yazarlarından Muharrem Bayraktar İsrail'in de Esad'a karşı savaşan teröristleri tedavi ettiğini ifade ederek Suriye meselesinde Türkiye ile İsrail'in aynı safta olduğunu belirtmişti. Suriye'ye değişik bölgelerden gelerek Suriye ordusuyla çatışan teröristler ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ni (BOP) hayata geçirmek için mücadele veriyorlar. BOP ise gerçekte Büyük İsrail Devleti'nin kurulması için oluşturulan bir proje… BOP, arzı mevut denilen toprakların İsrail'e hazırlanması için uygulanıyor. Birileri direkt İsrail ordusuna kayıt yaptırmış İsrail için savaşıyor, birileri de ismi İsrail askeri değil ama İsrail askerlerinin yaptığını yapıyor, sizce aralarında ne fark var? Bence, üstü örülü bir şekilde İsrail için savaşanlar, İsrail askerlerinden daha tehlikeli… Çünkü bunların yaptığı saldırıları İsrail askerleri yapsa tüm İslam dünyası ayağa kalkardı, fakat sakallı cübbeli ve tekbir getirerek Esad ordusuna saldırdıkları için aynı tepkiyi görmüyorlar. Hatta camileri yakıp, türbeleri de yıksalar, sivilleri de katletseler İslam dünyası derin bir uykuya devam ediyor. İsrailli askerlerle, İsrail için askerlerin aynı hedef için çarpıştıklarını fark edemiyorlar. Bugün BOP'un planlayıcıları, sadece terör gruplarıyla devletleri yıkamayacaklarını iyi biliyorlar. Suriye sürecinde bunu gördüler. İran sureci ise Suriye'den çok daha zor bir süreç… Düne kadar ABD, Türkiye'yi Suriye konusunda sıcak bir çatışmaya sokmak, Suriye'nin kuzeyinde Türk askeriyle bir tampon bölge oluşturmak istiyordu ama İsrail güvenemediği için buna yanaşmıyordu. Siyasilerimizin APO sürecinde verdikleri tavizler, Obama'nın da devreye girmesiyle İsrail'i Türkiye konusunda ikna etti. Ve ardından özür tiyatrosu geldi. Bağımsız Türkiye partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bu süreci şöyle anlatıyor: "Kuruluşundan itibaren Büyük İsrail Devleti hayalleriyle yaşayan Yahudilerin Kürdistan'a atılan adımla birlikte Büyük İsrail Devleti'nin kurulacağı ihtimalini görmesinden olacak ki, Türkiye'den özür dilemiştir. Türk siyasetinin söz itibarıyla böyle bir tavizi vermesinden umudu olmayan İsrail görüntüde Türk devletine muhalefeti güçlendirmişti. Ne var ki, APO'nun mesajı ile birlikte ortaya çıkan ciddi tavizler Büyük İsrail Devleti'nin kurulacağının ifadesi ve işaretiydi. Onun için de Netanyahu, "Biz Sayın Başbakanı yanlış anlamışız, o bu konuda bizim kardeşimiz, dostumuzmuş" demek suretiyle özür dilemiştir." Özrün sebebi, füze kalkanı için değil, NATO askerlerinin Türkiye'ye yerleşmesi için değil, ihaleleri İsrail şirketlerine, toprakları İsrail kökenlilere vermek için değil, bunları zaten özür dilemese de yapıyorduk. Özür çok daha fazlası için… Türk askerinin, Müslüman Türk gençlerinin İsrail için Suriye ve İran'la savaşması için… Beklenti yüksek olmasa emin olun ki Obama taa okyanus ötesinden gelip Netanyahu ile görüşmez, İsrail Başbakanı da Türkiye'den asla özür dilemezdi. İsrail'den bahsediyoruz, onlar babalarının hayrına asla bir iş yapmazlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025