Kullar ile Allah arasındaki kanıt akıldır
Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem hiçbir zaman kullarla, aklının derinliğiyle konuşmamıştır
16.04.2025 16:43:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hasan bin Fazzal ashabımızın bazısından naklen dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem hiçbir zaman kullarla, aklının derinliğiyle konuşmamıştır.
Resulullah buyurmuşlardır ki: "Biz peygamberler topluluğuna, insanlarla akıllarının alabildiği oranda konuşmamız emredilmiştir."
Sekuni, Hz. Cafer (İmam Sadık) aleyhisselam'dan, o da babasından (İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam) naklen dedi ki:
Hz. Emirü'l-Müminin aleyhisselam şöyle buyurdular: "Cahillerin kalplerini, arzular ürkütüp yuvasından çıkarır, boş ümitler tutsak alır, hileler ise tuzağa düşürüp avlar."
İbrahim bin Abdulhamid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İnsanların aklen en kâmil olanı ahlaken en güzel olanıdır."
Ebu Haşim el-Caferi'den, dedi ki: Hz. İmam Rıza aleyhisselam'ın huzurunda bulunuyorduk. Bu arada akıl ve edepten söz ettik.
İmam buyurdular ki: "Akıl, Allah vergisidir; edep ise zahmet ürünüdür. Kendini edebe zorlayan kimse nihayet ona güç yetirir, akla zorlayan kimse ise bununla ancak cehlini çoğaltır."
İshak bin Ammar'dan, dedi ki: Hz. Abu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a arz ettim ki: "Benim çokça namaz kılan, çokça sadaka veren, çokça hac yapan bir komşum vardır; yanlış bir yönü de bulunmamaktadır."
Râvi der: "İmam: "Ey İshak, aklı nasıldır?" buyurdular.
Ben: "Sana feda olayım pek aklı yoktur." dedim.
İmam: "Öyleyse amelleri yükselmez." buyurdular."
Ebu Yakubi'l-Bağdadi'den, dedi ki: İbn-i Sikkit Hz. Ebu'l-Hasan (Ali bin Muhammed el-Hadi) aleyhisselam'a şöyle arz etti: "Allah, neden İmran oğlu Musa aleyhisselam'ı asa, (ışık saçan) beyaz el ve sihir aleti; İsa aleyhisselam'ı ise tıp aleti; Muhammed (Allah'ın salâtı ona, Ehlibeyti'ne ve bütün enbiyaya olsun)'u da söz ve hitabet mucizesiyle göndermiştir?"
Ebu'l-Hasan aleyhisselam buyurdular ki: "Allah, Musa aleyhisselam'ı peygamber olarak gönderdiği zaman, o dönemin insanları arasında sihir yaygındı. Bu yüzden Musa aleyhisselam Allah katından benzerine güçlerinin yetemediği bir şey (mucize) getirdi; onunla onların sihirlerini batıl edip aleyhlerine ilahi kanıtı pekiştirdi.
Allah, İsa aleyhisselam'ı da afetlerin ve müzmin hastalıkların yaygınlaşıp, insanların tıbba ihtiyaç duyduğu bir zamanda mebus kıldı. Bu yüzden o, Allah katından onların yanında benzeri bulunmayan bir şey getirdi; Allah'ın izniyle ölüleri diriltti, doğuştan kör olanı ve abrası iyileştirdi ve bununla onlara ilahı kanıtı pekiştirdi.
Allah, Muhammed sallallahu aleyhi ve alih'i peygamber olarak gönderdiği dönemde ise halk arasında hitabet ve söz sanatı egemen durumdaydı. Bu yüzden o da Allah katından (mucize olarak) öyle öğütler ve hikmetli sözler getirdi ki, onunla onların bütün sözlerini boşa çıkarıp aleyhlerine ilahi kanıtı pekiştirdi.
Rivayeti nakleden der, bu arada: "İbn-i Sikkit dedi ki: "Allah'a ant olsun ki, şimdiye kadar asla senin gibisini görmedim. Peki, bu gün için insanlara ilahi kanıt nedir?
Râvi der, İmam aleyhisselam buyurdular ki: "Akıldır; onunla Allah adına doğru konuşan tanınıp tasdik edilir ve onunla Allah adına yalan konuşan bilinip tekzip edilir."
Râvi der, bunun üzerine: İbn-i Sikkit dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki, cevap işte budur."
İbn-i Ebu Ya'fur Şeybanoğullarının mevlâsı (kölesi)ndan naklen dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kaimimiz (Hz. Mehdi aleyhisselam) kıyam ettiği zaman Allah, elini kulların başına koyacak; bununla onların akıllarını derleyip toplayacak, anlayışlarını kâmil kılacaktır."
Abdullah bin Sinan'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Allah'ın kullara olan kanıtı Peygamber'dir. Kullar ile Allah arasındaki kanıt ise akıldır."
Resulullah buyurmuşlardır ki: "Biz peygamberler topluluğuna, insanlarla akıllarının alabildiği oranda konuşmamız emredilmiştir."
Sekuni, Hz. Cafer (İmam Sadık) aleyhisselam'dan, o da babasından (İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam) naklen dedi ki:
Hz. Emirü'l-Müminin aleyhisselam şöyle buyurdular: "Cahillerin kalplerini, arzular ürkütüp yuvasından çıkarır, boş ümitler tutsak alır, hileler ise tuzağa düşürüp avlar."
İbrahim bin Abdulhamid'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "İnsanların aklen en kâmil olanı ahlaken en güzel olanıdır."
Ebu Haşim el-Caferi'den, dedi ki: Hz. İmam Rıza aleyhisselam'ın huzurunda bulunuyorduk. Bu arada akıl ve edepten söz ettik.
İmam buyurdular ki: "Akıl, Allah vergisidir; edep ise zahmet ürünüdür. Kendini edebe zorlayan kimse nihayet ona güç yetirir, akla zorlayan kimse ise bununla ancak cehlini çoğaltır."
İshak bin Ammar'dan, dedi ki: Hz. Abu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a arz ettim ki: "Benim çokça namaz kılan, çokça sadaka veren, çokça hac yapan bir komşum vardır; yanlış bir yönü de bulunmamaktadır."
Râvi der: "İmam: "Ey İshak, aklı nasıldır?" buyurdular.
Ben: "Sana feda olayım pek aklı yoktur." dedim.
İmam: "Öyleyse amelleri yükselmez." buyurdular."
Ebu Yakubi'l-Bağdadi'den, dedi ki: İbn-i Sikkit Hz. Ebu'l-Hasan (Ali bin Muhammed el-Hadi) aleyhisselam'a şöyle arz etti: "Allah, neden İmran oğlu Musa aleyhisselam'ı asa, (ışık saçan) beyaz el ve sihir aleti; İsa aleyhisselam'ı ise tıp aleti; Muhammed (Allah'ın salâtı ona, Ehlibeyti'ne ve bütün enbiyaya olsun)'u da söz ve hitabet mucizesiyle göndermiştir?"
Ebu'l-Hasan aleyhisselam buyurdular ki: "Allah, Musa aleyhisselam'ı peygamber olarak gönderdiği zaman, o dönemin insanları arasında sihir yaygındı. Bu yüzden Musa aleyhisselam Allah katından benzerine güçlerinin yetemediği bir şey (mucize) getirdi; onunla onların sihirlerini batıl edip aleyhlerine ilahi kanıtı pekiştirdi.
Allah, İsa aleyhisselam'ı da afetlerin ve müzmin hastalıkların yaygınlaşıp, insanların tıbba ihtiyaç duyduğu bir zamanda mebus kıldı. Bu yüzden o, Allah katından onların yanında benzeri bulunmayan bir şey getirdi; Allah'ın izniyle ölüleri diriltti, doğuştan kör olanı ve abrası iyileştirdi ve bununla onlara ilahı kanıtı pekiştirdi.
Allah, Muhammed sallallahu aleyhi ve alih'i peygamber olarak gönderdiği dönemde ise halk arasında hitabet ve söz sanatı egemen durumdaydı. Bu yüzden o da Allah katından (mucize olarak) öyle öğütler ve hikmetli sözler getirdi ki, onunla onların bütün sözlerini boşa çıkarıp aleyhlerine ilahi kanıtı pekiştirdi.
Rivayeti nakleden der, bu arada: "İbn-i Sikkit dedi ki: "Allah'a ant olsun ki, şimdiye kadar asla senin gibisini görmedim. Peki, bu gün için insanlara ilahi kanıt nedir?
Râvi der, İmam aleyhisselam buyurdular ki: "Akıldır; onunla Allah adına doğru konuşan tanınıp tasdik edilir ve onunla Allah adına yalan konuşan bilinip tekzip edilir."
Râvi der, bunun üzerine: İbn-i Sikkit dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki, cevap işte budur."
İbn-i Ebu Ya'fur Şeybanoğullarının mevlâsı (kölesi)ndan naklen dedi ki: Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Kaimimiz (Hz. Mehdi aleyhisselam) kıyam ettiği zaman Allah, elini kulların başına koyacak; bununla onların akıllarını derleyip toplayacak, anlayışlarını kâmil kılacaktır."
Abdullah bin Sinan'dan, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: "Allah'ın kullara olan kanıtı Peygamber'dir. Kullar ile Allah arasındaki kanıt ise akıldır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.