"Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu devletler topluluğu, 1. Dünya savaşında yenilince Osmanlı Devleti de savaştan çekildi. Sonunda Osmanlı Hükümeti, İtilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
Anlaşma sonrasında itilaf güçleri Osmanlı Devletine ve memleketine karşı maddi ve manevi saldırıya geçtiler. Ordunun silahları ve cephanesi elinden alınmış, ülke fiilen düşman işgaline girmişti.
Osmanlı Hükümeti bu olaylara kayıtsız kaldı. İmparatorlukta devlet gücünü temsil eden padişah ve halife olan zat ise, kendi başının derdine düşmüş hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyordu.
Bu durum milletin harekete geçmesine yol açtı.
Mustafa Kemal Paşa henüz daha Samsun'a ayak basmadan evvel, emperyalist güçlere karşı, Anadolu ve Rumeli halkı tarafından teşkilatlanmalar ve işgale karşı koyma girişimleri başlatmıştı. Türk vatanının parçalanmasını önlemek için, Doğu Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, Trakya-Paşaeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Kilikyalılar Cemiyeti, İzmir Müdafaa-ı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti gibi yer yer yararlı dernekler kuruldu.
Bu yararlı derneklere karşın Milli Mücadele'ye zararlı dernekler de vardı.
Bu derneklerin başında azınlıkların kurdukları dernekler gelmekteydi.
İşgaller, Rum, Ermeni, Yahudi gibi çeşitli cemaatlere mensup azınlıklara yüzyıllardır içerisinde yaşadıkları devleti parçalamak, bu yurttan toprak edinmek cesaret ve gücünü verdi. Bu amaçla, Mavri Mira, Pontus Rum, Taşnaksutyun, Hınçak gibi azınlık cemiyetleri itiaf güçleriyle de işbirliği yaparak örgütlenmeye ve ülkeyi içten yıkmak için çalışmalara başladılar.
Azınlıkların kurduğu cemiyetlerin yanında, milli çıkarlarımızla bağdaşmayan milli birlik ve beraberliğimizi bozucu işgalci devletlerin destek ve yardımlarıyla Türkler tarafından kurulan dernekler de vardı.
Bu derneklerden birisi de Teâli-i İslam Cemiyeti'dir.
İlk adı Cemiyeti Müderrisin ( Medrese Öğretmenleri Derneği) olan Teâli-i İslam Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkasını destekleyen, padişahlık düzenini savunan bir cemiyettir.
Kuvayı Milliye aleyhindeki ilk bildirisini 16 Eylül 1919'da ikdam gazetesinde yayınlayan bu cemiyetin yönetim kurulunda Mustafa Sabri (Başkan) İskilipli Atıf (İkinci Başkan), Said-i Kurdî (İttihat-ı Muhammediye Cemiyeti önderlerinden) bulunuyordu.
Anadolu'nun birçok yerinde de şubeler açan Teali-i İslam Cemiyeti özellikle Milli Mücadele'nin ilk yıllarında Anadolu hareketi aleyhindeki faaliyetlerini sürdürdü.
Yayınladığı bildirilerle halkın kafasını karıştırdı. Aşağıda (yarın) sunacağımız bildiri de bunlardan birisidir.
Bu bildiri incelendiğinde Teâli-i İslam Cemiyeti'nin milli varlığa ne kadar çok düşman olduğunu daha iyi anlaşılacaktır" (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetler (Teali -i İslam'ın Bir Bildirisi), Tarih ve Toplum Dergisi, sayı 102, Haziran 1992).
Yarın, İslam'ı yüceltme (Teâli-i İslam) kisvesine bürünüp İngiliz ve Yunan işgalcilerinin yanında saf tutarak, işgalcilere karşı vatan müdafaası veren Gazi M. Kemal Atatürk ve Kuvay-ı Milliye kadrosunu kafir ve katl-i vacip ilan eden M. Sabri, Said Nursî ve avanelerinin fetvasını görelim.
Anlaşma sonrasında itilaf güçleri Osmanlı Devletine ve memleketine karşı maddi ve manevi saldırıya geçtiler. Ordunun silahları ve cephanesi elinden alınmış, ülke fiilen düşman işgaline girmişti.
Osmanlı Hükümeti bu olaylara kayıtsız kaldı. İmparatorlukta devlet gücünü temsil eden padişah ve halife olan zat ise, kendi başının derdine düşmüş hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyordu.
Bu durum milletin harekete geçmesine yol açtı.
Mustafa Kemal Paşa henüz daha Samsun'a ayak basmadan evvel, emperyalist güçlere karşı, Anadolu ve Rumeli halkı tarafından teşkilatlanmalar ve işgale karşı koyma girişimleri başlatmıştı. Türk vatanının parçalanmasını önlemek için, Doğu Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, Trakya-Paşaeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Kilikyalılar Cemiyeti, İzmir Müdafaa-ı Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti gibi yer yer yararlı dernekler kuruldu.
Bu yararlı derneklere karşın Milli Mücadele'ye zararlı dernekler de vardı.
Bu derneklerin başında azınlıkların kurdukları dernekler gelmekteydi.
İşgaller, Rum, Ermeni, Yahudi gibi çeşitli cemaatlere mensup azınlıklara yüzyıllardır içerisinde yaşadıkları devleti parçalamak, bu yurttan toprak edinmek cesaret ve gücünü verdi. Bu amaçla, Mavri Mira, Pontus Rum, Taşnaksutyun, Hınçak gibi azınlık cemiyetleri itiaf güçleriyle de işbirliği yaparak örgütlenmeye ve ülkeyi içten yıkmak için çalışmalara başladılar.
Azınlıkların kurduğu cemiyetlerin yanında, milli çıkarlarımızla bağdaşmayan milli birlik ve beraberliğimizi bozucu işgalci devletlerin destek ve yardımlarıyla Türkler tarafından kurulan dernekler de vardı.
Bu derneklerden birisi de Teâli-i İslam Cemiyeti'dir.
İlk adı Cemiyeti Müderrisin ( Medrese Öğretmenleri Derneği) olan Teâli-i İslam Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkasını destekleyen, padişahlık düzenini savunan bir cemiyettir.
Kuvayı Milliye aleyhindeki ilk bildirisini 16 Eylül 1919'da ikdam gazetesinde yayınlayan bu cemiyetin yönetim kurulunda Mustafa Sabri (Başkan) İskilipli Atıf (İkinci Başkan), Said-i Kurdî (İttihat-ı Muhammediye Cemiyeti önderlerinden) bulunuyordu.
Anadolu'nun birçok yerinde de şubeler açan Teali-i İslam Cemiyeti özellikle Milli Mücadele'nin ilk yıllarında Anadolu hareketi aleyhindeki faaliyetlerini sürdürdü.
Yayınladığı bildirilerle halkın kafasını karıştırdı. Aşağıda (yarın) sunacağımız bildiri de bunlardan birisidir.
Bu bildiri incelendiğinde Teâli-i İslam Cemiyeti'nin milli varlığa ne kadar çok düşman olduğunu daha iyi anlaşılacaktır" (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetler (Teali -i İslam'ın Bir Bildirisi), Tarih ve Toplum Dergisi, sayı 102, Haziran 1992).
Yarın, İslam'ı yüceltme (Teâli-i İslam) kisvesine bürünüp İngiliz ve Yunan işgalcilerinin yanında saf tutarak, işgalcilere karşı vatan müdafaası veren Gazi M. Kemal Atatürk ve Kuvay-ı Milliye kadrosunu kafir ve katl-i vacip ilan eden M. Sabri, Said Nursî ve avanelerinin fetvasını görelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019