OHAL Yasalarıyla bu hâle geldik!
Şemdinli'de 10'u asker, 8'i sivil 18 Şehidimiz, 27 ağır yaralımız var! Ölümsüzlere rahmet, gazilere acil şifalar diliyorum.
Başımız sağ olsun, Vatan sağ olsun!
Zannederim büyük bir çoğunluk Hukuk Devleti ile Yasalar Devleti'ni aynı zannediyorlar!
Seçilmiş, meşru ama OHAL adıyla uygulamalarının meşruluğu tartışılan Sayın Cumhurbaşkanı da aynı zannetmeli ki böyle davranabiliyor!
TDK Türkçe Sözlük'te, hukuk; Ar. hukûk, hakk'ın çokluk biçimi 1) Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze 2) Bu yasaları konu alan bilim 3) Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek gibi davaları ilgilendiren bölümü, diye verilmiş.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat'te ise hukuk; (a.i. hakk'ın c.) 1) Haklar 2) Hakikatler 3) Kanunların verdiği haklar 4) Hakim ve avukat yetiştiren mektep, diye verilmiş.
Bütün adliyelerde, bütün mahkeme salonlarında duvarlara kocaman; "Adalet, mülkün temelidir" sloganı asılıdır yani devletin temeli, adalettir ama maalesef sadece asılıdır!
Otuz yıldır, bütün yurdu ve yurt dışındaki vatandaşlarımızı defalarca dolaşıp ziyaret ederek milleti uyandırmak ve ayıktırmaya çalışan Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın İcmâl Yayınları'nca yayımlanan "Temel Eserler Serisi"nden; "DİN TAHRİPÇİLERİNE KUR'ÂN-I KERÎM'İN CEVABI" adlı eseri, kaçıncı kere bilemem ama yine elimde. Herkese şiddetle tavsiye ederim.
Malumları olduğu üzere Muharrem Ayı'ndayız. Bugün de 10 Muharrem yani Âşûra! Yani, insanlığın ve İslâm'ın yüz karası Kerbelâ Vak'ası'nın yıldönümü... İslâm âleminin kalbi bir daha sızlayacak, vicdanlar bir daha feryat edecek! Diller bir daha Muaviye'ye, Yezid'e ve yandaşlarına lanetler okuyacak! Sonsuz lanetler olsun!...
Günümüzü anlayabilmemize yarayacağına çok inandığım için, Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Dînî bütünlüğümüz millî bütünlüğün, millî bütünlüğümüz dînî bütünlüğün teminatıdır. Dînî bütünlüğü sağlamadan millî bütünlüğü sağlayamayız! Dînî bütünlüğün temeli de Tevhid'in merkezine Ehl-i Beyt'i koymakla mümkündür" sözlerine vurgu yapmak isterim.
Yukarıda bahsettiğim kitapta Haydar Hoca; "Her milleti millet yapan temel değerler vardır. Bunun tersi de doğrudur: Bu değerler zaafa uğratılıp tahrip edildikçe o millet yok olmaya mahkûm olur" diyorlar. (a.g.e. s. 254)
Haydar Hoca aynı eserinde; "Milli bütünlüğün başlıca yedi temel unsuru vardır. Bunlar: 1.Din 2. Vatan 3. Bayrak 4. Dil, Milli kültür ve manevî değerler 5. Millî gelenek ve görenekler 6. Millî tarih 7. Millî ideal (misyon)dir" diyerek tek tek bu maddeleri açıklamaktadır.
Adı geçen eserinin finalinde haydar Hoca; "Nitekim Âyet-i Kerime'de Allah (c.c.); 'Onlara yeryüzünde fitne çıkartmayın denildiği zaman, biz ancak ıslah edicileriz, derler. Dikkat edin onlar fitne çıkaranların ta kendileridir. Bunu bilmezler.' (Bakara 11-12). Bu ayetlerden çıkaracağımız netice insanın bizzat kendisi nifaka düştüğü zaman kendini düzelteceği yerde, âleme nizam vermeye çalışır da kendi bozukluğundan haberi olmaz" uyarısını yaptıktan sonra son cümle olarak; "Geliniz; hep beraber Peygamberden bu tarafa bindiğimiz gemiye bugün de binelim. Bizi hep Allah'a ve Resulüne taşıyan o geminin örfüne, âdetine, geleneğine göre hareket edip millî bütünlüğümüzü nifaka düşmeden vücuda getirelim. Evet, millî bütünlüğümüz, dînî bütünlüğümüzden geçer" (a.g.e. s.270-271) demektedirler, Allah razı olsun.
Dünümüzün ve günümüzün düşünürlerine kaynaklık ettiğine inandığım Yusuf Has Hâcib'in Kutadgu Bilig'ine de bir göz atalım isterim.
Çok tekrarladım biliyorum ama yine tekrarlayacağım:
"Hakan, ahaliye isteklerini duyurur. İstekleri kısa ve nettir.
1) Yasalarıma uyun. 2) Verginizi ödeyin. 3) Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin.
Ahali yani millet, ilk kurultayda Beğler vasıtasıyla Hakan'a cevap verirler:
1) Yasalarına uyarız ama âdil olursa. 2) Vergimizi öderiz ama gümüşün ayarını düşürmezsen. 3) Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan..."
Allah cümlenin hastalarına şifa versin. Hastalık dolayısıyla İstanbul'daki panele katılamadım. Yetişebildiğim kadarını izlediğim panelde Avukat Hakan Güler'in belgelerle sunduğu bilgilendirici sunumunu ibretle izledim.
Muharrem Bayraktar'ın hamasetini, ayakta alkışladım.
Yine, Hukuk Profesörü Ünal Emiroğlu Beğ'in müktesebatlarıyla örtüşen nüktedanlıkları ve nezih üsluplarıyla dillendirdikleri; "Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül" dizesinde, eserin şairi ve bestekârından bahiste Ali ve Hüseyin adlarına vurgularındaki isabete ise coşkuyla "Allahükber" dedim sadece...
Bu coşkuyla içimi kaynatan bir marşla tamamlayalım sözümüzü:
"Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz,
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Gül ki sen, neş'enle gülsün ay, güneş, toprak, deniz
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Bir güneştin bir zamanlar, aya kadar kaldındı dün,
Dün bir ay'dın, sislenen boşlukta yıldızsın bu gün.
Benzin uçmuş bak, ne rüya'dır, bu akşam gördügün?
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Beklesin Türkoğlu'nun azminde kuvvet bulmayan,
Sel durur, yangın söner elbette bir gün Ey Vatan
Süslenir, oynar yarin, dün ağlayıp matem tutan
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz."
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm. Selâm, sevgi, duâ...
Şemdinli'de 10'u asker, 8'i sivil 18 Şehidimiz, 27 ağır yaralımız var! Ölümsüzlere rahmet, gazilere acil şifalar diliyorum.
Başımız sağ olsun, Vatan sağ olsun!
Zannederim büyük bir çoğunluk Hukuk Devleti ile Yasalar Devleti'ni aynı zannediyorlar!
Seçilmiş, meşru ama OHAL adıyla uygulamalarının meşruluğu tartışılan Sayın Cumhurbaşkanı da aynı zannetmeli ki böyle davranabiliyor!
TDK Türkçe Sözlük'te, hukuk; Ar. hukûk, hakk'ın çokluk biçimi 1) Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze 2) Bu yasaları konu alan bilim 3) Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek gibi davaları ilgilendiren bölümü, diye verilmiş.
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat'te ise hukuk; (a.i. hakk'ın c.) 1) Haklar 2) Hakikatler 3) Kanunların verdiği haklar 4) Hakim ve avukat yetiştiren mektep, diye verilmiş.
Bütün adliyelerde, bütün mahkeme salonlarında duvarlara kocaman; "Adalet, mülkün temelidir" sloganı asılıdır yani devletin temeli, adalettir ama maalesef sadece asılıdır!
Otuz yıldır, bütün yurdu ve yurt dışındaki vatandaşlarımızı defalarca dolaşıp ziyaret ederek milleti uyandırmak ve ayıktırmaya çalışan Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın İcmâl Yayınları'nca yayımlanan "Temel Eserler Serisi"nden; "DİN TAHRİPÇİLERİNE KUR'ÂN-I KERÎM'İN CEVABI" adlı eseri, kaçıncı kere bilemem ama yine elimde. Herkese şiddetle tavsiye ederim.
Malumları olduğu üzere Muharrem Ayı'ndayız. Bugün de 10 Muharrem yani Âşûra! Yani, insanlığın ve İslâm'ın yüz karası Kerbelâ Vak'ası'nın yıldönümü... İslâm âleminin kalbi bir daha sızlayacak, vicdanlar bir daha feryat edecek! Diller bir daha Muaviye'ye, Yezid'e ve yandaşlarına lanetler okuyacak! Sonsuz lanetler olsun!...
Günümüzü anlayabilmemize yarayacağına çok inandığım için, Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın; "Dînî bütünlüğümüz millî bütünlüğün, millî bütünlüğümüz dînî bütünlüğün teminatıdır. Dînî bütünlüğü sağlamadan millî bütünlüğü sağlayamayız! Dînî bütünlüğün temeli de Tevhid'in merkezine Ehl-i Beyt'i koymakla mümkündür" sözlerine vurgu yapmak isterim.
Yukarıda bahsettiğim kitapta Haydar Hoca; "Her milleti millet yapan temel değerler vardır. Bunun tersi de doğrudur: Bu değerler zaafa uğratılıp tahrip edildikçe o millet yok olmaya mahkûm olur" diyorlar. (a.g.e. s. 254)
Haydar Hoca aynı eserinde; "Milli bütünlüğün başlıca yedi temel unsuru vardır. Bunlar: 1.Din 2. Vatan 3. Bayrak 4. Dil, Milli kültür ve manevî değerler 5. Millî gelenek ve görenekler 6. Millî tarih 7. Millî ideal (misyon)dir" diyerek tek tek bu maddeleri açıklamaktadır.
Adı geçen eserinin finalinde haydar Hoca; "Nitekim Âyet-i Kerime'de Allah (c.c.); 'Onlara yeryüzünde fitne çıkartmayın denildiği zaman, biz ancak ıslah edicileriz, derler. Dikkat edin onlar fitne çıkaranların ta kendileridir. Bunu bilmezler.' (Bakara 11-12). Bu ayetlerden çıkaracağımız netice insanın bizzat kendisi nifaka düştüğü zaman kendini düzelteceği yerde, âleme nizam vermeye çalışır da kendi bozukluğundan haberi olmaz" uyarısını yaptıktan sonra son cümle olarak; "Geliniz; hep beraber Peygamberden bu tarafa bindiğimiz gemiye bugün de binelim. Bizi hep Allah'a ve Resulüne taşıyan o geminin örfüne, âdetine, geleneğine göre hareket edip millî bütünlüğümüzü nifaka düşmeden vücuda getirelim. Evet, millî bütünlüğümüz, dînî bütünlüğümüzden geçer" (a.g.e. s.270-271) demektedirler, Allah razı olsun.
Dünümüzün ve günümüzün düşünürlerine kaynaklık ettiğine inandığım Yusuf Has Hâcib'in Kutadgu Bilig'ine de bir göz atalım isterim.
Çok tekrarladım biliyorum ama yine tekrarlayacağım:
"Hakan, ahaliye isteklerini duyurur. İstekleri kısa ve nettir.
1) Yasalarıma uyun. 2) Verginizi ödeyin. 3) Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin.
Ahali yani millet, ilk kurultayda Beğler vasıtasıyla Hakan'a cevap verirler:
1) Yasalarına uyarız ama âdil olursa. 2) Vergimizi öderiz ama gümüşün ayarını düşürmezsen. 3) Dostunu dost, düşmanını düşman belleriz ama can ve mal güvenliğimizi sağlarsan..."
Allah cümlenin hastalarına şifa versin. Hastalık dolayısıyla İstanbul'daki panele katılamadım. Yetişebildiğim kadarını izlediğim panelde Avukat Hakan Güler'in belgelerle sunduğu bilgilendirici sunumunu ibretle izledim.
Muharrem Bayraktar'ın hamasetini, ayakta alkışladım.
Yine, Hukuk Profesörü Ünal Emiroğlu Beğ'in müktesebatlarıyla örtüşen nüktedanlıkları ve nezih üsluplarıyla dillendirdikleri; "Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül" dizesinde, eserin şairi ve bestekârından bahiste Ali ve Hüseyin adlarına vurgularındaki isabete ise coşkuyla "Allahükber" dedim sadece...
Bu coşkuyla içimi kaynatan bir marşla tamamlayalım sözümüzü:
"Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz,
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Gül ki sen, neş'enle gülsün ay, güneş, toprak, deniz
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Bir güneştin bir zamanlar, aya kadar kaldındı dün,
Dün bir ay'dın, sislenen boşlukta yıldızsın bu gün.
Benzin uçmuş bak, ne rüya'dır, bu akşam gördügün?
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.
Beklesin Türkoğlu'nun azminde kuvvet bulmayan,
Sel durur, yangın söner elbette bir gün Ey Vatan
Süslenir, oynar yarin, dün ağlayıp matem tutan
Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz."
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm. Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017