Heyet-i Nasiha yerine heyet-i akil

Hadi beni, savaşçı karakterim yüzünden akıllı saymasınlar! Korkaklığın akıllılık, kurnazlığın zekilik sayıldığı veya algılandığı çevrelerde "Yalnız Kurtluğa" delilik denilmese şaşırmakla kalmaz, Yalnız Kurtluğuma kızardım! Lâkin; millîlikleri yazdıklarının her cümlesinde, sohbetlerinin her kelimesinde belli olan millî karakterli, sevgi süvârileri Türk Bilgelerini "âkil adamlar" arasına almayan, -Rabbim'in hikmeti ile- bir doğruyu yapan "Âkil AKP'li"lere, en başta da BOP Eş Başkanı âkil'e teşekkür etmeliyiz!... İki gün karıştırabildiğim kadar kaynak ve lügat karıştırdım! Âkiller sâyesinde, paramparça edilip Haçlı'ya yem edilen koca Osmanlı İmparatorluğu'ndan geri kalan, daha doğrusu Şühedâ kanları-canları pahasına pay edilmekten kurtarılan Anadolu adlı Türk Yurdu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, daha ufak parçalara ayırıp Haçlı'ya yem etmeyi düşünen; "BOP Eş Başkanı olarak bizim de bölgede görevlerimiz var!" diye övünen Recep Tayyip Erdoğan ile Damat Ferit'in uygulama benzerliğini görünce dondum! Damat Ferit ve kabinesinin, işgal edilmiş pây-tâht İstanbul'da oturup "Düvel-i Muazzâma" diye yalakaca iltifât ettikleri, Türk'ün Yedi Düvel dediği işgalci Haçlı'yı kızdırmasınlar diye Anadolu'dan kükreyen Türk Milletini yatıştırmakla görevlendirdiği Heyet-i Nasîha ile Âkil Adamlar'ın benzerliğini görünce; AKP'nin, 2004'te Türkiye'ye yönelik iç ve dış psikolojik operasyonları engellemek ve dış psikolojik operasyonlar yapmakla görevli Milli Güvenlik Kurulu'nun Halkla İlişkiler Bölümü'nü; "Devlet kendi halkına psikolojik operasyon yapamaz" diyerek kapattığını da Ümit ÖZDAĞ hatırlatınca, "Tarih değil, aptallıklar tekerrür eder" diyen Sultan Abd'ülhamîd'i andım! Heyet-i Nasîha'nın, I.Kuvay-ı Milliyeciler'e, İstiklâl Savaşı veren millî kahramanlara, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına dediklerini, devrin Haçlı Müslümanları Şeyh'ül İslâmlara dikte ettirilen fetvâlarla attıkları iftirâlarının, bugünün Âkil Adamları ve iktidâr yalakalarının II. Kuvay-ı Milliyeciler'e, vatanseverlere ve milliyetçilere dedikleriyle tıpatıp örtüştüğünü, benzeştiğini görünce de, şaşırmadım! Çünkü, "Sıçandan doğan, dağarcık keser!" Hiyânet-i Vataniyye'den idam edilmiş eşkiyânın, şakîlerin, vatan hâinlerinin torunlarından sadâkat beklemek, aç kurdun kuzuyu korumasını beklemekten farklı mıdır? Ve zerrece aklı olan, böyle bir hata yapar mı? Çünkü gayr-ı milli düşünce ve mensûbları dün ne ise bugün de aynılar! Gayr-ı milliler; ya dinciler, ya dinsiz! Gayr-ı milliler; ya ümmetçiler ve ümmete millet diyerek milliyetçileri kandırırlar, ya da halkçıdır, "halklar, halkların eşitliği, haklara özgürlük" terânesiyle nâdan solcuları kandırırlar! Ve bu usta kandırıkçıların kandırdıkları saflardan milliyetçi olduğunu zannedenler; "Lider uçuruma atlarsa peşinden atlamak töredir" diyecek kadar mankurtlaşır; ya da "Milletim nev-i beşer, vatanım rûy-i zemîn" söylemine kanan solcu olduğunu zanneden nâdanlar, konu mankenlikleri bitinceye kadar kabinede -görev yapmamak kaydıyla- bakanlık oynarlar! Türk Milliyetçisi Hocalardan, Ulusalcı Prof.'lardan, Vatanperver aydın ve yazarlardan kimseyi âkil adamlar arasına çağırmamak gibi bir doğruyu yapan, BOP Eş Başkanı Başbakan ve ekibine, teşekkürler! Âkil Adamlar'ın görevlerinin, 100 yıl önceki Heyet-i Nasîha ile aynı olduğunu biliyoruz. Biz biliyoruz da nâdanlar yani bilgisizler-bilmezler daha fazla aldatılmasınlar diye bu âkil ve âkil adam ne demektir diye yazmak istedim! Kitaplığımdaki kaynaklara göz atar atmaz Heyet-i Nasîha'yı gördüm, şaşırmadım! Sonra Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca-Türkçe Lügât'ine baktım ve; âkil-ül-esmâk: balıkçıl, balık yiyici âkil-ül-haşâyiş: otçul, ot yiyici âkil-ül-haşerât: böcekçil, böcek yiyici âkil-ül-hubûbat; danecil, dane yiyici âkil-ül- lühûm: etçil, et yiyici âkil-ül-nemel: karıncayiyen tamlamalarında "âkil" kelimesinin, "yiyici" anlamında olduğunu gördüm! BOP Eş Başkanı müthîş bir tevâfuka imza atarak etçillerden, otçullardan, böcekçillerden oluşan âkilleri bulduruvermiş, en oburlarını da heyet-i âkil'e başkan edivermiş!! Sâzendeler, hânendeler, şahsen uyurken bile rol yaptıklarına inandığım artistler, dolma kalemler, hâris yiyiciler veya yandaşlar, amigolar, vuvuzelalardan oluşan saray soytarısı karakterliler, âkiller diye bir araya toplanmış! Aslında bir başarı! Hiç tiyatroculuk yapmadan rejisörlük ve yapımcılıktaki bu başarıyı, şahsen küçümyemem! Bir-iki magazinsel popüler haspam, güya görev almayı reddetmiş ama açıktan destek vereceklermiş! Siz, akıl vereceğiniz Anadolu Türkü'nün gadasını alasınız! Türk Milletine kurban olasınız! Gerçi kurban kıymetliden olur ya! Neyse... Sizin zerrece aklınız olsa îman ederdiniz be! Îman etmiş olsanız Allah(c.c.)'tan korkardınız! Alah(c.c.)'tan korksanız milletten utanırdınız be! Hani yüz yıl önce, Osmanlı'nın parçalanma sürecinde, Süleyman Nâzif; "Kinim dinimdir."  diye yazınca, Mehmet Âkif aynı gazetede; "Keşke kinim dinimdiri ben söyleseydim. Çünkü senin kinin de dinin gibi zayıftır!" diye itiraz etmiş ya, aynı haldeyiz! Damat Ferit, Düvel-i Muazzâma diye yalakalaştığı Haçlı'yı kızdırmasınlar diye Heyet-i Nasîha'yı kurup I. Kuvay-ı Milliyeciler'e "kâfir" dedirttirmişti ya; "Büyük devletler özür dilemezler! Siz müzik notası mı sandınız? One minute!" şeklindeki tarihi çıkışlarıyla bir milyon müslümanı katleden, yüz binlerce müslüman kadına kıza tecavüz eden ABD askerlerine duâlarıyla Damat Ferit'leşen BOP Eş Başkanı Başbakan da Âkil Adamlar heyeti ile II. Kuvay-ı Milliyeciler'e, vatanseverlere, milliyetçilere saldıracak! Elbette Heyet-i Nasîha'ya haddini bildiren Türk Milleti, âkil Adamlar ve patronuna da haddini bildirecektir! Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışan salak tüccâr, hakâret görmese de elindeki salyangozlar koktuğu için iflâs edecektir! Âkil Adamlar kadrosuna dahil edilmedikleri için bağırıp çağırmaya, homurdanmaya başlayan vuvuzelalar yanında; bebek katili, çocuk yaşta kızlardan harem kurduğunu Kürtlerin söylediği, Şemdin Sakık'ın yazdığı sapık, "İleri Demokrasi Yol Haritacısı"nın İleri Demokrat kardeşi de; "Türkleri kızdırmayın!" diye kıyamete eşdeğer tehlikeden haberdâr olduğunu, haber vermeğe çalışacaktır! Çünkü bu sapıklar bayılmakla ölmenin aynı iş olmadığını bilecek kadar ma'sûm cana kıymış canilerdir! Geçtiğimiz günlerde; varlığı ile 550 kişi olan ama içlerinde "âkil"den başka adam olmayan TBMM'nin haysiyetini, Türk'çe koruyan Kamer GENÇ Beğ'i aradım. Türk'çe tebrîk ettim ve 6 Nisan Cumartesi günü İzmir'deki Milli Kahramanları Anma ve Ehl-i Beyt Rûhu toplantımıza davet ettim. Önceden hazırlanmış programları yüzünden katılamayacağını ve üzüntülerini bildirdiler, selamlarını ilettiler sağ olsunlar. Bu vesîle ile bir de yazılı olarak kendilerini tebrîk ederek tarihe vesika olarak bırakmak isterim... "İnsanların dillerinden düşmeyen iki türlü isim vardır; biri iyi, biri kötüdür. İyiyi överler, kötüye söverler" demiş Yusuf Hâs Hâcib... "REHBERİ KARGA OLANIN BURNU PİSLİKTEN KURTULMAZ!" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...