Heybesini sırtına almış, çarığını ayağına geçirmiş adam, demiş ki arkadaşına; şu Bağdat'a kaç günde varırım acaba?
Arkadaşı cevap vermemiş, susmayı yeğlemiş.
Derken yoluna revan olan yolcu, 15-20 adım atıp uzaklaşmaya başlayınca; 3-4 ayda ancak gidersin, diye bağırmış arkasından arkadaşı.
Adam, biraz da sitem ederek, hayırdır nerden çıkarttın, deyince; arkandan adımlarına, yürüyüşüne baktım, bu yürüyüşle kaç günde gideceğini hesap ettim, yoksa vereceğim rakam hayali olurdu, demiş.
Hükümetin gidişatına teşhis koymak için milletimiz, epeyce zamandan beri peşinden baktı, bakıyor.
Gidişat nereye, sorusuna tutarlı cevap vermek için oldukça vakit de geçti. Tek başına iktidara getirilen AKP'ye tanınan mühletin sonuna yaklaşıldı.
Artık toplum, "Gidişat nereye?" sorusunun cevaplarını kestirmeye, mırıldanmaya, zaman zaman yüksek sesle konuşmaya başladı. Umutlar tükenmeye yüz tuttu, bu böyle gitmez nümayişleri başladı.
Tabii, nasırlarına basılmamak konusunda özellikle dikkat edilen ve bal tutan parmağını yalar kabilinden ilintili bankaları vasıtasıyla devlete sattıkları borç paraların faizleriyle semiren kartel medyası farklı telden çalmayı sürdürüyor.
Görünen köy kılavuz istemez, derler; ama bizde kartelde görünen köy çooook kılavuz ister. Kartelde görünen ile milletimizin yaşadığı realite farklı.
Mutfaktaki Türkiye gerçeği farklı, imalathanedeki, işyerlerindeki Türkiye farklı? Kartel vasıtasıyla Ankara'dakilerin milletimizin önüne sermeye çalıştıkları tablo çoook farklı.
Dolayısıyla Türkiye için hükümet kurmayları ve kartelin ortaklaşa çizdikleri pembe tabloları irdelemek lazım geliyor.
11-12 ay az bir vakit değil. Hükümetin yürüyüşünü hep beraber gözlemliyoruz. Şimdi bu ortak ve reel gözlemlerimizi ortaya koyalım; Türkiye'nin sanal değil, gerçek gidişatını görelim.
Enflasyon rakamlarının eksiye düştüğünden dem vuruluyor. Spekülatif rakamlar olması bir yana, işin erbabı bu rakamların vahim deflasyon ve stagflasyon habercisi olduğunda müttefik. Hükümetin enflasyon rakamlarının mutfağa, fileye, mesela bu günlerde okul masraflarına nasıl yansıdığını bağrı yanık analara sorun?
Hiiiiç, spekülasyona hâcet yok; birkaç sorunun cevabı gidişatımızı görmeye kâfi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şunu soruyor; borcumuz arttı mı, eksildi mi? El-cevap, 42 milyar dolar arttı. AKP, hükümeti devralırken 250 milyar dolar olan borç toplamımız, 292 milyar dolara çıkartıldı.
42 milyar dolar gibi bu yüklü paralarla, istihdam imkânı mı açıldı; işsizlere iş, aşsızlara aş mı sağlandı? El-cevap, öyle bir şey yoook. Bilakis, işini kaybedenler, aşını yitirenler daha da arttı.
Fabrikalar tütmeye, imalathaneler üretmeye mi başladı, işsizler işe mi alındı? El-cevap, haayır.
Dış ticaret açığımız mı azaldı? El-cevap, aksine patladı. Dış ticaret açığımız 20-25 milyar doları buldu. İhracat patlaması sürüyor.
Ankara, enflasyon rakamlarına yalan söyletilebilir, ama bu rakamlara yalan konuşturamaz.
Şimdi bu yalan konuşmayan rakamlara kulak vererek, sorun bakalım, gidişat nereye?
Maalesef, el-cevap ekonomimiz batağa gidiyor, Türkiye'miz global haczin altına giriyor.
Kılavuz istemeyen asıl görünen köy, görünen Türkiye bu.
Gerisi, koltukta biraz daha vakit kazanmaya dönük pembe tablolar.
Arkadaşı cevap vermemiş, susmayı yeğlemiş.
Derken yoluna revan olan yolcu, 15-20 adım atıp uzaklaşmaya başlayınca; 3-4 ayda ancak gidersin, diye bağırmış arkasından arkadaşı.
Adam, biraz da sitem ederek, hayırdır nerden çıkarttın, deyince; arkandan adımlarına, yürüyüşüne baktım, bu yürüyüşle kaç günde gideceğini hesap ettim, yoksa vereceğim rakam hayali olurdu, demiş.
Hükümetin gidişatına teşhis koymak için milletimiz, epeyce zamandan beri peşinden baktı, bakıyor.
Gidişat nereye, sorusuna tutarlı cevap vermek için oldukça vakit de geçti. Tek başına iktidara getirilen AKP'ye tanınan mühletin sonuna yaklaşıldı.
Artık toplum, "Gidişat nereye?" sorusunun cevaplarını kestirmeye, mırıldanmaya, zaman zaman yüksek sesle konuşmaya başladı. Umutlar tükenmeye yüz tuttu, bu böyle gitmez nümayişleri başladı.
Tabii, nasırlarına basılmamak konusunda özellikle dikkat edilen ve bal tutan parmağını yalar kabilinden ilintili bankaları vasıtasıyla devlete sattıkları borç paraların faizleriyle semiren kartel medyası farklı telden çalmayı sürdürüyor.
Görünen köy kılavuz istemez, derler; ama bizde kartelde görünen köy çooook kılavuz ister. Kartelde görünen ile milletimizin yaşadığı realite farklı.
Mutfaktaki Türkiye gerçeği farklı, imalathanedeki, işyerlerindeki Türkiye farklı? Kartel vasıtasıyla Ankara'dakilerin milletimizin önüne sermeye çalıştıkları tablo çoook farklı.
Dolayısıyla Türkiye için hükümet kurmayları ve kartelin ortaklaşa çizdikleri pembe tabloları irdelemek lazım geliyor.
11-12 ay az bir vakit değil. Hükümetin yürüyüşünü hep beraber gözlemliyoruz. Şimdi bu ortak ve reel gözlemlerimizi ortaya koyalım; Türkiye'nin sanal değil, gerçek gidişatını görelim.
Enflasyon rakamlarının eksiye düştüğünden dem vuruluyor. Spekülatif rakamlar olması bir yana, işin erbabı bu rakamların vahim deflasyon ve stagflasyon habercisi olduğunda müttefik. Hükümetin enflasyon rakamlarının mutfağa, fileye, mesela bu günlerde okul masraflarına nasıl yansıdığını bağrı yanık analara sorun?
Hiiiiç, spekülasyona hâcet yok; birkaç sorunun cevabı gidişatımızı görmeye kâfi.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şunu soruyor; borcumuz arttı mı, eksildi mi? El-cevap, 42 milyar dolar arttı. AKP, hükümeti devralırken 250 milyar dolar olan borç toplamımız, 292 milyar dolara çıkartıldı.
42 milyar dolar gibi bu yüklü paralarla, istihdam imkânı mı açıldı; işsizlere iş, aşsızlara aş mı sağlandı? El-cevap, öyle bir şey yoook. Bilakis, işini kaybedenler, aşını yitirenler daha da arttı.
Fabrikalar tütmeye, imalathaneler üretmeye mi başladı, işsizler işe mi alındı? El-cevap, haayır.
Dış ticaret açığımız mı azaldı? El-cevap, aksine patladı. Dış ticaret açığımız 20-25 milyar doları buldu. İhracat patlaması sürüyor.
Ankara, enflasyon rakamlarına yalan söyletilebilir, ama bu rakamlara yalan konuşturamaz.
Şimdi bu yalan konuşmayan rakamlara kulak vererek, sorun bakalım, gidişat nereye?
Maalesef, el-cevap ekonomimiz batağa gidiyor, Türkiye'miz global haczin altına giriyor.
Kılavuz istemeyen asıl görünen köy, görünen Türkiye bu.
Gerisi, koltukta biraz daha vakit kazanmaya dönük pembe tablolar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019