Türkiye’nin tek çözümü Prof. Dr. Haydar Baş liderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi’ndedir. Bu iddia ispatlıdır.
Bugün Türkiye’deki sosyal ve siyasi yapılanmaların hemen hepsi haçlı AB ve ABD’nin, Siyonist İsrail’in muhafaza ve himayesi altındadır.
Sayın Baş ise hayatının tamamında bu İslam dışı himaye, destekleri reddetmiş ve yalnız Allah’ın himayesine girmiş, desteği O’ndan istemiştir.
Haçlı ve Siyonist anlayışların Ortadoğu’daki emelleri hiç bitmemiştir. Bitirilene kadar da bitmeyecektir. Yine Türk milletini bitirmeden, Ortadoğu’daki isteklerine tam olarak ulaşamayacaklarını haçlılar çok iyi bilmektedirler. Onun için hedef her zaman Türk milleti ve Türkiye olmuştur.
1. Körfez çıkarmasında herkes bir sebep ve sonuç ilişkisi bulma çabasındayken Sayın Baş; Bu harekâtın amacının Türkiye olduğunu ifade etmiştir.
Yine Sayın Baş o yıllarda yazdığı “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Tehditler” adlı eserinde genelde İslam milletlerinin özelde ise Türk milletinin, ırk, mezhep, etnik kimlik vs. adlarla haçlılar tarafından nasıl içten içe yıkılmak istendiğini belgeleriyle açıkça anlatmıştır. Geldiğimiz noktada ise maalesef bu tehlikelerin hepsi hayata geçip, tehlike olmaktan çıkıp, tehdit olmuştur.
Tabi Sayın Baş; Ben uyardım, dinleseydiniz, deyip kenara çekilecek bir insan değil. Böyle bir anlayışa imanı müsaade etmez zaten. 2000’li yıllarda Sayın Baş bir yandan televizyon sohbetlerine, bir yandan yazdığı makalelere devam ederken diğer yandan da meydanlara indi. Milli bütünlüğümüze yönelik mitingler düzenledi.
2001 yılında siyasi bir hamle gerçekleştirerek “Bağımsız Türkiye Partisini” kurdu. Parti programı tamamen yerli ve milletimizin milli, manevi, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlayıp, milletimizin tercihine sundu. Milletimiz aldandı veya aldatıldı.
2005’te Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet politikalarını ortaya koydu. Uluslararası kongreler düzenlendi. Dünya “Haydar Baş” gerçeğini teyit etti. Türkiye’nin değil dünyanın umut ışığı oldu. Rusya, Çin, ABD, Vatikan başta olmak üzere yüzden fazla devlet bu modelden bölümleri uygulamaya koydu.
Sayın Baş, dünyayı kurtaracak bu sosyal ve ekonomik gerçeklerini bir de noter huzurunda tasdik ettirerek, yine milletimizin tercihine sundu. Milletimiz yine aldandı, aldatıldı.
Zaman ilerliyor, ülkemiz üzerine karanlık gecenin karanlığı gibi fitneler çöküyor, sosyal çıkmazlar, ekonomik çöküntüler yaşanıyordu. Hızla körüklenen bir Kürt-Türk ayrımcılığı, Alevi-Sünni çatışma ortamları yaratılıyordu. Diyalog adı altında cebi boşaltılan milletimizin kalbi de boşaltılmaya çalışılıyordu.
Sayın Baş bu oyunu da bozdu. Ehl-i Beyt’in gerçeğini, yazdığı eserlerle tekrar ortaya koydu. Sayın Baş’ın önderliğinde “Ehl-i Beyt” kongreleri düzenlendi. İslam coğrafyasında Sünni, Alevi, Şii, Caferi birçok âlimi bir araya getirdi. Ve “Allah katında tek din İslam’dır” ilahi gerçeğini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun “La ilahe illallah Muhammed Resulullah” diyen bütün insanların İslam ve kardeş olduğunu, ayrımcılık yapanların kalleş olduğunu dosta, düşmana haykırdı.
Ülkemizin bütünlüğünün tartışıldığı, hükümetin ihanetle suçlandığı şu günlerde ise Sayın Baş, bir elinde “Ehl-i Beyt” hakikati diğer elinde “Milli Ekonomi Modeli” ile il il dolaşıyor, milli kahramanlarımızı, haçlıya karşı verdikleri mücadeleleri anlatıyor, konferanslar düzenliyor... Saklanan Atatürk gerçeğini ortaya çıkarıyor…
“Aman! Oyuna gelmeyin, bu çukura düşmeyin, biz kardeşiz, bu vatan bizim, bizim kalacak” diye haykırıyor. Artık varlığımız için birliğimiz için bu sese kulak vermek zorundayız. Yoksa…
Şimdi ülkemizin sosyal ve siyasi olarak getirildiği durumu birde tersten anlatayım…
AKP, halkın desteğini dini söylemleri ile elde etti, iktidar oldular. İktidarlarında ise dinimizin cevaz vermediği icraatlara giriştirler. Mesela; Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiler. Onların arzu ve isteklerine uydular.
Dinen haramlığı kesin olan zina ve domuz eti gibi hükümleri kanunen serbest bıraktılar. Faizin savunucusu oldular. Haçlı hukukunu getirip hukukumuzun üzerine astılar. İslam coğrafyasında haçlının tetikçisi, destekçisi oldular.
Şimdi ise “Allah katında tek din İslam’dır” ayetini sanki bilmiyorlarmış gibi dinsel milliyetçiliğe karşı olduklarını, Türk milliyetçiliğini ise ayaklar altına aldıklarını açıkladılar.
CHP ise yıllardır Atatürk’ün gerçek kimliğini bu milletten sakladı hala saklıyor. Kendince Alevi kardeşlerimize sahip çıktı. Alevi adı altında amacı sapkın birçok isim CHP çatısında yuvalandı. Ve bu kimlikleri ile İslam düşmanlığı yaptılar. Birilerinin beklediği fırsatı verdiler. Haliyle kardeş kardeşe yan bakar oldu. Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerini, Pir Sultan’ı, Abdal Musa hazretlerini dillerinden düşürmediler ama dönüp de bu mübarek insanlar nasıl yaşamış, halka neyi anlatmışlar diye bir kez olsun bakmadılar.
MHP ise hep vatan, millet dedi. Ama vatanın kutsaliyeti nereden gelir? Millet nasıl olunur? Milleti bir araya getiren hangi unsurladır vs. arayışlarına girmedi. En azından Ahmet Yesevi hazretlerinin hayatına bir bakıp, bu büyük Allah dostunu günümüze getirme gayretinde olmadı. Sultan Alparslan, Kılıçaslan, Osman Gazi, Orhan Gazi gibi büyüklerimizin gayreti neydi, kiminle ve niçin mücadele ediyorlardı ve nasıl bir hayat ve irşat metotları vardı, bakmadılar, anlamadılar…
Ekonomi alanında ise bu ve diğer partilerin zaten bir görüşü yoktu. Papaz maltus ne demişse onu dediler ve kapitalizmin esiri oldular.
İşte bunun için kurtuluş sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş’ta. Bu gerçeği Rusya gördü. Sen görmezsen kendine yazık edersin…
Bugün Türkiye’deki sosyal ve siyasi yapılanmaların hemen hepsi haçlı AB ve ABD’nin, Siyonist İsrail’in muhafaza ve himayesi altındadır.
Sayın Baş ise hayatının tamamında bu İslam dışı himaye, destekleri reddetmiş ve yalnız Allah’ın himayesine girmiş, desteği O’ndan istemiştir.
Haçlı ve Siyonist anlayışların Ortadoğu’daki emelleri hiç bitmemiştir. Bitirilene kadar da bitmeyecektir. Yine Türk milletini bitirmeden, Ortadoğu’daki isteklerine tam olarak ulaşamayacaklarını haçlılar çok iyi bilmektedirler. Onun için hedef her zaman Türk milleti ve Türkiye olmuştur.
1. Körfez çıkarmasında herkes bir sebep ve sonuç ilişkisi bulma çabasındayken Sayın Baş; Bu harekâtın amacının Türkiye olduğunu ifade etmiştir.
Yine Sayın Baş o yıllarda yazdığı “Dini ve Milli Bütünlüğümüze Tehditler” adlı eserinde genelde İslam milletlerinin özelde ise Türk milletinin, ırk, mezhep, etnik kimlik vs. adlarla haçlılar tarafından nasıl içten içe yıkılmak istendiğini belgeleriyle açıkça anlatmıştır. Geldiğimiz noktada ise maalesef bu tehlikelerin hepsi hayata geçip, tehlike olmaktan çıkıp, tehdit olmuştur.
Tabi Sayın Baş; Ben uyardım, dinleseydiniz, deyip kenara çekilecek bir insan değil. Böyle bir anlayışa imanı müsaade etmez zaten. 2000’li yıllarda Sayın Baş bir yandan televizyon sohbetlerine, bir yandan yazdığı makalelere devam ederken diğer yandan da meydanlara indi. Milli bütünlüğümüze yönelik mitingler düzenledi.
2001 yılında siyasi bir hamle gerçekleştirerek “Bağımsız Türkiye Partisini” kurdu. Parti programı tamamen yerli ve milletimizin milli, manevi, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hazırlayıp, milletimizin tercihine sundu. Milletimiz aldandı veya aldatıldı.
2005’te Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet politikalarını ortaya koydu. Uluslararası kongreler düzenlendi. Dünya “Haydar Baş” gerçeğini teyit etti. Türkiye’nin değil dünyanın umut ışığı oldu. Rusya, Çin, ABD, Vatikan başta olmak üzere yüzden fazla devlet bu modelden bölümleri uygulamaya koydu.
Sayın Baş, dünyayı kurtaracak bu sosyal ve ekonomik gerçeklerini bir de noter huzurunda tasdik ettirerek, yine milletimizin tercihine sundu. Milletimiz yine aldandı, aldatıldı.
Zaman ilerliyor, ülkemiz üzerine karanlık gecenin karanlığı gibi fitneler çöküyor, sosyal çıkmazlar, ekonomik çöküntüler yaşanıyordu. Hızla körüklenen bir Kürt-Türk ayrımcılığı, Alevi-Sünni çatışma ortamları yaratılıyordu. Diyalog adı altında cebi boşaltılan milletimizin kalbi de boşaltılmaya çalışılıyordu.
Sayın Baş bu oyunu da bozdu. Ehl-i Beyt’in gerçeğini, yazdığı eserlerle tekrar ortaya koydu. Sayın Baş’ın önderliğinde “Ehl-i Beyt” kongreleri düzenlendi. İslam coğrafyasında Sünni, Alevi, Şii, Caferi birçok âlimi bir araya getirdi. Ve “Allah katında tek din İslam’dır” ilahi gerçeğini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun “La ilahe illallah Muhammed Resulullah” diyen bütün insanların İslam ve kardeş olduğunu, ayrımcılık yapanların kalleş olduğunu dosta, düşmana haykırdı.
Ülkemizin bütünlüğünün tartışıldığı, hükümetin ihanetle suçlandığı şu günlerde ise Sayın Baş, bir elinde “Ehl-i Beyt” hakikati diğer elinde “Milli Ekonomi Modeli” ile il il dolaşıyor, milli kahramanlarımızı, haçlıya karşı verdikleri mücadeleleri anlatıyor, konferanslar düzenliyor... Saklanan Atatürk gerçeğini ortaya çıkarıyor…
“Aman! Oyuna gelmeyin, bu çukura düşmeyin, biz kardeşiz, bu vatan bizim, bizim kalacak” diye haykırıyor. Artık varlığımız için birliğimiz için bu sese kulak vermek zorundayız. Yoksa…
Şimdi ülkemizin sosyal ve siyasi olarak getirildiği durumu birde tersten anlatayım…
AKP, halkın desteğini dini söylemleri ile elde etti, iktidar oldular. İktidarlarında ise dinimizin cevaz vermediği icraatlara giriştirler. Mesela; Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiler. Onların arzu ve isteklerine uydular.
Dinen haramlığı kesin olan zina ve domuz eti gibi hükümleri kanunen serbest bıraktılar. Faizin savunucusu oldular. Haçlı hukukunu getirip hukukumuzun üzerine astılar. İslam coğrafyasında haçlının tetikçisi, destekçisi oldular.
Şimdi ise “Allah katında tek din İslam’dır” ayetini sanki bilmiyorlarmış gibi dinsel milliyetçiliğe karşı olduklarını, Türk milliyetçiliğini ise ayaklar altına aldıklarını açıkladılar.
CHP ise yıllardır Atatürk’ün gerçek kimliğini bu milletten sakladı hala saklıyor. Kendince Alevi kardeşlerimize sahip çıktı. Alevi adı altında amacı sapkın birçok isim CHP çatısında yuvalandı. Ve bu kimlikleri ile İslam düşmanlığı yaptılar. Birilerinin beklediği fırsatı verdiler. Haliyle kardeş kardeşe yan bakar oldu. Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerini, Pir Sultan’ı, Abdal Musa hazretlerini dillerinden düşürmediler ama dönüp de bu mübarek insanlar nasıl yaşamış, halka neyi anlatmışlar diye bir kez olsun bakmadılar.
MHP ise hep vatan, millet dedi. Ama vatanın kutsaliyeti nereden gelir? Millet nasıl olunur? Milleti bir araya getiren hangi unsurladır vs. arayışlarına girmedi. En azından Ahmet Yesevi hazretlerinin hayatına bir bakıp, bu büyük Allah dostunu günümüze getirme gayretinde olmadı. Sultan Alparslan, Kılıçaslan, Osman Gazi, Orhan Gazi gibi büyüklerimizin gayreti neydi, kiminle ve niçin mücadele ediyorlardı ve nasıl bir hayat ve irşat metotları vardı, bakmadılar, anlamadılar…
Ekonomi alanında ise bu ve diğer partilerin zaten bir görüşü yoktu. Papaz maltus ne demişse onu dediler ve kapitalizmin esiri oldular.
İşte bunun için kurtuluş sadece ve sadece Prof. Dr. Haydar Baş’ta. Bu gerçeği Rusya gördü. Sen görmezsen kendine yazık edersin…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’de rol değişimi / 10.02.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025