Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliklerinin önünde bir NATO üyesi olan Türkiye'nin vetosu vardı. Aynen dün Yunanistan'ın NATO üyeliğinde olduğu gibi…
28 Haziran'da NATO Zirvesi'nin gerçekleştiği Madrid'de Türkiye, Finlandiya ve İsveç dışişleri bakanları üçlü muhtıra, diğer ifadeyle momerandum imzaladılar ve Türkiye vetosunu kaldırdı.
Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda buna evet demeyecekleri konusunda kesin ve keskin ifadeler kullanmıştı.
Erdoğan, 29 Mayıs Azerbaycan dönüşü uçakta basın mensuplarına yaptığı açıklamada şunları demişti:
* "Bir güvenlik teşkilatı olan NATO'da bu tür teröristleri bağrına basan, bu tür teröristleri kucağında besleyen ülkelerle (Finlandiya ve İsveç) ilgili biz geçmişte yapılan yanlışın tekrarını yapamayız."
* "Neydi o? Özellikle Yunanistan geçmişte NATO'dan çıkmıştı, o zamanın Türkiye yönetimi Yunanistan'ın tekrar NATO'ya girmesinin yolunu açtı. Yunanistan da aynı şeyleri söylüyordu, herhangi bir şeyin olmayacağını söylüyordu. 5+4 yani 9 tane şu anda Amerika'nın Yunanistan'da üssü var. Peki, bu üsler kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var? Söyledikleri şu: 'Rusya'ya karşı.' Yalan. Dürüst değiller. Bütün bu olanlar karşısında bunların Türkiye'ye karşı takındıkları tavır ortada. İşte geçen gün Miçotakis'e ne yaptılar? Amerika'da Temsilciler Meclisi ve Senato'nun kapısını açtılar, orada konuşturdular. Bu konuşmasında alkışladılar mı? Alkışladılar. Bütün bu olaylarda tekrar F-16'lar gündeme getirildi mi? Getirildi."
* "Biz şuna inanıyoruz: Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bu delikten bizi bir kere soktular, bir daha sokturmayız. Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin başında olduğu sürece, teröre destek veren ülkelerin kesinlikle NATO'ya girmesine biz 'evet' diyemeyiz."
Özetle ifade etmek gerekirse, diyor ki Sayın Cumhurbaşkanı, "Biz Yunanistan için NATO vetosunu kaldırdık, verdikleri sözleri tutmadılar, aynı hatayı bir daha asla yapmayız." Peki, ne oldu? Aynı hatayı bir daha yaptık. Hem de "Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Bu delikten bizi bir kere soktular, bir daha sokturmayız" diyerek…
AKP hükümeti, yine bir dış politika konusunda geçmişte yapılan hatayı, hata olduğunu bile bile, söyleye söyleye yeniden yaptı.
Bakın, daha muhtıranın mürekkebi kurumadan, hem Finlandiya hem de İsveç sözlerinden çark etmeye başladı. Cumhurbaşkanı'nın yukarıdaki sözlerine baktığımızda bu çark elbette ki sürpriz değil… Bile bile lades…
Önce İsveç Adalet Bakanı Morgan Johansson, "İade yapmayacağız. Türkiye'nin birine 'terörist' demesi, o kişiyi terörist yapmaz" dedi.
Hemen ardından da Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto şu açıklamayı yaptı: "Türkiye'ye suçlu iadesi politikamız değişmedi. Bizim terörist olduğuna karar vermediğimiz kimse iade edilmeyecek. YPG ve FETÖ terörist olarak tanımlanmıyor. Metinde bu yok. Biz Finlandiya olarak, YPG'ye ve kontrol ettiği bölgelere insani yardım yapmaya devam edeceğiz."
Halbuki tarafların imza attığı üçlü muhtıranın üçüncü maddesinde şu ifadeler yer alıyor: "Müstakbel NATO müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye'ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye'de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır. Türkiye de milli güvenliklerine yönelik tüm tehditlere karşı Finlandiya ve İsveç'e tam destek verir."
Yunanistan da, Türkiye'nin vetosunu kaldırması için birçok sözler vermişti ama gördüğünüz gibi bırakın bu sözleri tutmayı, bugün o günkü taşkınlıklarından daha fazlasını büyük bir cesaretle yapıyor.
Yunanistan yıllardır NATO üyesi; Türkiye Yunanistan'ı dışarıya atabiliyor mu? Hayır… Peki, bu NATO üyeliği için bize verilen sözlerin tutulmamasının hesabını sorabilecek miyiz? Daha doğrusu kime hesap soracağız?
NATO'yu kuran, başında olan ABD, aynı zamanda FETÖ'ye kol kanat geren, PYD/YPG'yi kuran, en büyük finansal ve askeri desteği sağlayan ülke…
Bugün de Yunanistan'a, Türkiye'ye karşı askeri yığınak yapıyor.
Şimdi biz, Yunanistan'ı, Finlandiya'yı, İsveç'i bu ABD'ye mi, ya da bu ABD'nin başını çektiği NATO'ya mı şikayet edeceğiz?
Artık uyanmalıyız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi, "Bağımsızlık benim karakterimdir", "Manda ve himaye kabul edilemez" demedikçe, "Prof. Dr. Haydar Baş gibi, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demedikçe, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş gibi, "Kendimi Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına adıyorum" demedikçe, mevcut NATO'cu, AB'ci, ABD'ci siyaset anlayışıyla ısırılmaya daha çoook devam ederiz.
- Bu faiz oranıyla, bu enflasyon mümkün mü? / 07.03.2025
- PKK bitecek mi, daha da güçlenecek mi? / 06.03.2025
- Teröristbaşının çağrısının muhatabı kim? / 05.03.2025
- Piyon olursan, muhatap da alınmazsın! / 04.03.2025
- Teröristbaşının çağrısı ne anlama geliyor? / 01.03.2025
- Duma’da tarihi MEM toplantısından 12 yıl geçti / 28.02.2025
- Gelir adaleti, enflasyon sebebi olamaz / 26.02.2025
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025