Millet ve devletlerin hayatında 8 aylık bir dönem az bir zaman sayılmaz.
Dünyanın son 8 ayını film şeridi gibi şöylece hafızanızdan geçiriniz; neler olmadı ki. Bir devlet işgal edildi, bir millet sömürge yapıldı; bu bile yeter, milletlerin tarihinde 8 ayın ne demek olduğunu anlamak için.
Türkiye'mizde 8 ay ne getirdi, ne götürdü?
Büyük bir umut ve ezici destekle işbaşına getirdiğimiz yeni hükümet ne yaptı, ne eyledi?
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
İşte bu genel ve özel muhasebeyi, yöneten ve yönetilenler olarak artık yapma süreci başladı.
Ülkemizin her yanında gündemde bu sualler var. Bu haklı ve makul suallerin hepsinin özünde çok daha can alıcı bir başka soru var cevap verilmesi gereken. O da şu; fark nerede?
İktidarın öncekilerden ne farkı var?
Somut ve reel gelişmeler bu sual etrafında konuşulmaya başlandı ülkede.
Ekonomi yönetiminde fark var mı? Yok.
IMF ile aynen devam.
Enflasyonda, piyasalarda fark var mı? Yok.
Aynı şeyler konuşuluyor, aynı DİE tabloları sergileniyor; ancak piyasada tık yok, milletimiz kan ağlıyor. Esnaf aylarca siftah yapamıyor, işçi-memur bir lokmaya talim ediyor, IMF sopalarıyla bağından-bahçesinden kovulmaya devam edilen çiftçiye verilen taban fiyatlarıyla tabanlar yakıyor, yürekler parçalanıyor.
IMF talimatlı özelleştirme furyası, eskisinin aynısı peşkeşler olarak sürüyor. 4-5 milyar dolarlık PETKİM, Uzanlar'a 605 milyon dolara, o da taksitle verildi gitti; ÖYK, işi onayladı.
Fabrikalar tütmüyor, ithalat fırladıkça fırlıyor, ihracat düşüyor.
İthalat-ihracat dengesi, ihracatın aleyhine değiştikçe değişiyor, kabardıkça kabarıyor.
AB işleri geçmiş dönemlerden daha süratli ve iştahlı devam ediyor.
Meclis'te Uyum paketi üstüne uyum paketleri imal ediliyor.
Bu işlerin hiçbirinde geçmiş yönetimlerle, 8 aylık yeni hükümet arasında fark yok; toplumun ortak kanaati "fark olmadığı" şeklinde yoğunlaşıyor.
Yiğidi öldür ama hakkını yeme, derler büyüklerimiz. Bir kavşakta göze çarpan fark var. Hortum ve soygun hususunda gerçekten eskisinden çok farklı, AKP iktidarı. Daha önce aklama-paklamaya tabi tutulmuş "kirli dosyalar"ı yeniden ele alıyor, sorguluyor, gerekirse Yüce Divan'a giden yolları açacak. Hükümet bu işin sonunu getirmeli, ak koyun-kara koyun artık belli olmalı. Bu düzlemde dik durmalı, bel vermemeli.
Bu çok önemli farktır. Lakin Türkiye'nin düzlüğe çıkması için yeterli değildir.
Doğru; geçmiştekiler, ne hortumlayacak, ne kaynak yapacak bir şey bırakmadılar...
Ancak bu, politik çaresizliğin bahanesi olamaz. İcraat makamında, şikayete ve sızlanmayla vakit geçirmeye yer yoktur.
Türkiye'yi baş aşağı gitmekten kurtaracak milli model şarttır ve vardır.
Ülkeyi içine düştüğü badireden kurtaracak köklü, yerli kaynaklara dayalı ve ayakları yere basan projelerle oluşturulmuş bir kalkınma programı şarttır ve vardır.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş herkesin anlayacağı dilden bunu haykırmaktadır.
Bu model dışındaki arayışlar, eskilerden farklı olmayacaktır. Hepsi IMF ma'lûlü.
Tek farklı model BTP'nin programıdır. Bu sebeple kurtuluşun tek adresi BTP'dir. Türkiye, bu milli adrese gelinceye kadar can çekişecektir.
Dünyanın son 8 ayını film şeridi gibi şöylece hafızanızdan geçiriniz; neler olmadı ki. Bir devlet işgal edildi, bir millet sömürge yapıldı; bu bile yeter, milletlerin tarihinde 8 ayın ne demek olduğunu anlamak için.
Türkiye'mizde 8 ay ne getirdi, ne götürdü?
Büyük bir umut ve ezici destekle işbaşına getirdiğimiz yeni hükümet ne yaptı, ne eyledi?
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
İşte bu genel ve özel muhasebeyi, yöneten ve yönetilenler olarak artık yapma süreci başladı.
Ülkemizin her yanında gündemde bu sualler var. Bu haklı ve makul suallerin hepsinin özünde çok daha can alıcı bir başka soru var cevap verilmesi gereken. O da şu; fark nerede?
İktidarın öncekilerden ne farkı var?
Somut ve reel gelişmeler bu sual etrafında konuşulmaya başlandı ülkede.
Ekonomi yönetiminde fark var mı? Yok.
IMF ile aynen devam.
Enflasyonda, piyasalarda fark var mı? Yok.
Aynı şeyler konuşuluyor, aynı DİE tabloları sergileniyor; ancak piyasada tık yok, milletimiz kan ağlıyor. Esnaf aylarca siftah yapamıyor, işçi-memur bir lokmaya talim ediyor, IMF sopalarıyla bağından-bahçesinden kovulmaya devam edilen çiftçiye verilen taban fiyatlarıyla tabanlar yakıyor, yürekler parçalanıyor.
IMF talimatlı özelleştirme furyası, eskisinin aynısı peşkeşler olarak sürüyor. 4-5 milyar dolarlık PETKİM, Uzanlar'a 605 milyon dolara, o da taksitle verildi gitti; ÖYK, işi onayladı.
Fabrikalar tütmüyor, ithalat fırladıkça fırlıyor, ihracat düşüyor.
İthalat-ihracat dengesi, ihracatın aleyhine değiştikçe değişiyor, kabardıkça kabarıyor.
AB işleri geçmiş dönemlerden daha süratli ve iştahlı devam ediyor.
Meclis'te Uyum paketi üstüne uyum paketleri imal ediliyor.
Bu işlerin hiçbirinde geçmiş yönetimlerle, 8 aylık yeni hükümet arasında fark yok; toplumun ortak kanaati "fark olmadığı" şeklinde yoğunlaşıyor.
Yiğidi öldür ama hakkını yeme, derler büyüklerimiz. Bir kavşakta göze çarpan fark var. Hortum ve soygun hususunda gerçekten eskisinden çok farklı, AKP iktidarı. Daha önce aklama-paklamaya tabi tutulmuş "kirli dosyalar"ı yeniden ele alıyor, sorguluyor, gerekirse Yüce Divan'a giden yolları açacak. Hükümet bu işin sonunu getirmeli, ak koyun-kara koyun artık belli olmalı. Bu düzlemde dik durmalı, bel vermemeli.
Bu çok önemli farktır. Lakin Türkiye'nin düzlüğe çıkması için yeterli değildir.
Doğru; geçmiştekiler, ne hortumlayacak, ne kaynak yapacak bir şey bırakmadılar...
Ancak bu, politik çaresizliğin bahanesi olamaz. İcraat makamında, şikayete ve sızlanmayla vakit geçirmeye yer yoktur.
Türkiye'yi baş aşağı gitmekten kurtaracak milli model şarttır ve vardır.
Ülkeyi içine düştüğü badireden kurtaracak köklü, yerli kaynaklara dayalı ve ayakları yere basan projelerle oluşturulmuş bir kalkınma programı şarttır ve vardır.
BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş herkesin anlayacağı dilden bunu haykırmaktadır.
Bu model dışındaki arayışlar, eskilerden farklı olmayacaktır. Hepsi IMF ma'lûlü.
Tek farklı model BTP'nin programıdır. Bu sebeple kurtuluşun tek adresi BTP'dir. Türkiye, bu milli adrese gelinceye kadar can çekişecektir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019