Erdoğan-Barzani benzerliği

AKP yönetiminin ve R. T. Erdoğan’ın, PKK’ya her türlü desteği ve mühimmatı sağlayan ve er-geç Irak, İran, Suriye ve Türkiye’deki parçaların bütünleştirilip Büyük Kürdistan’ın kurulacağını ilan eden İsrail destekli Mesut Barzani’yi “Kürdistan bölge devlet başkanı protokolüyle” kongrede başköşeye konuşlandırmalarına hayret etmedim. Hatta hatırlayanlarınız vardır, Barzani’nin AKP kongresinin şeref konuğu olarak ağırlanacağını epeyce zaman önce yazmıştım.
Barzanî’nin “Türkiye seninle gurur duyuyor!” nümayişiyle bağırlarına basmalarına da şaşırmadım.
Zira Erdoğan ile Barzani’nin sadece boyları-posları uyuşmuyor; misyon ve görevleri ortak, politik vaziyetleri tıpatıp!
Barzani, ABD’nin BOP maşası…
Erdoğan, ABD’nin BOP eşbaşkanı!
Barzani, Irak Başbakan’ın Malikî başta olmak üzere Ehl-i Beyt mensuplarına, Şia ve Alevî kesime tam düşman…
Erdoğan ise Suriye fitnesinde ABD ve İsrail’in safında yer alacak derecede Ehl-i Beyt sevdalılarına, Şia ve Alevî kesime karşı!
Barzanî, Irak’taki mikro milliyetçilik ve etnik bölünmenin baş aktörü…
Erdoğan ise, konuşmalarında sürekli reddetmesine rağmen hem etnik, hem mezhep milliyetçiliğiyle ma’lul!
Barzanî, Irak ve bölge için ne kadar bölücü ise; Erdoğan, BOP eksenli duruşu ve icraatlarıyla Türkiye ve bölge için maalesef o kadar ayrıştırıcı!
Her ikisi de Amerika ve İsrail’e karşı huzur duruşu içinde!
Akıl aldıkları merci aynı, ellerine rota tutturan merci aynı, her ikisinin de BOP ipleri tutan el aynı!
Dolayısıyla AKP’liler, Erdoğan ile nasıl gurur duyuyor iseler, Barzani ile de öyle gurur duyuyorlar… Kongredeki Barzanî nümayişi çok doğal!
Erdoğan, kongrede “Biz yola çıkarken etnik, bölgesel, dini milliyetçilik yapmayacağız dedik” diye hatırlatma yapıyor.
Fakat AKP, tüm iç politika, dış politika ve diplomasi oyunlarını, BOP’un etnik ve mezhep milliyetçiliği ekseninde gerçekleştiriyor.
Erdoğan’ın etnik ve mezhep milliyetçiliğinin dikâlasını yapacağını, onun “meşhur Libya çıkışı ve sonrasında sergilediği vahim duruşu”na dair tecrübeden kavramak çok kolay… Libya katliamı ve bombalamaları gerçekleştirilmeden önce, “NATO’nun Libya’da ne işi var!” dememiş miydi Erdoğan. Bu çıkışından üç-beş gün sonra İzmir’i, Libya’yı bombalarla altüst etmek üzere NATO’ya üs olarak tahsis etmediler mi?
Türk milletine sağ gösterip sol vuruyor.
İslam ülkelerine İslamcı gösterip Haçlı vuruşu yapıyor, BOP çakıyor.
Ama Suriye’de yakılan fitne ateşine ilişkin, bırakın dinsel milliyetçiliği, mezhep milliyetçiliğinin daniskasını yapıyor. Esad yönetiminin Alevî olması değil –çünkü yönetimde Alevilerden Sünnilere, hatta Hristiyanlara kadar her inanç kesiminden idareciler var-; Esad ailesinin Alevi meşrep olması gerekçesiyle AKP hükümeti ve Erdoğan, yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot gibi esip gürlüyor, eli kanlı darbeci isyankârlara kucak açıyor, Türk evlatlarına sunmadığı gıda, yemek-içmek, barınma ve Yüksek Öğretim imkanlarını Suriyeli isyancılara sunuyor. Bu vaziyet mezhep milliyetçiliğinin daniskası değil de, nedir?!
Aynı şekilde Irak’ın Caferî Başbakanı Malikî’ye karşı, terör eylemelerinde baş çekmekten idama mahkum edilen Haşimi’ye Sünni kılığına bürünmüş diye sahip çıkıp bağrına basmak, mezhep milliyetçiliğinin daniskası değil de, nedir?!
Erdoğan, Irak merkezi hükümetle, yani Malikî ile ticareti kesiyor; hukuk dışı dolaplar çevirdiği için Irak merkezi yönetim tarafından çok kere ikaz edilen Barzanî ile 10 milyar dolarlık ticaret gerçekleştiriyor. Bu anlayış, etnik ve mezhep milliyetçiliği değilse, nedir?!
Erdoğan, etnik milliyetçilik yapmayacağız, diyor; bugüne kadar işbaşına gelen hiçbir hükümetin yapmadığı kadar etnik milliyetçilik ve ayrıştırmayı yapıyor.
PKK terörü meselesini, bu mesele Kürt meselesidir, bu konu benim meselemdir, diyerek halka etnik temelli zokaları yutturan Erdoğan değil midir?!
Dağdakilerle mücadele, Meclistekilerle müzakere diye keyif bağışlayıp, düzine düzine vatan evlatlarının şehit cenazelerinin geldiği bir süreçte, Oslo’da, dağdaki PKK ile müzakere, Meclis’teki BDP ile ise mücadele eden Erdoğan ve hükümeti değil midir?!
AKP’nin bu ahvali, etnik kaşıma, etnik milliyetçiliği kışkırtma değilse, nedir?!
AKP’li Galip Ensarioğlu’nun dikkat çektiği özerkliği bile aşan “bütünşehir reformu” düzenlemeleri, etnik eksenli federatif yapılanmayla ma’lul Anayasa hazırlıkları, kamuda resmi dilleri çoğaltma manevraları etnik milliyetçilik değilse, nedir?
Gazi M. Kemal’in Lozan anlaşmasının belkemiği olarak ısrar ettiği “Azınlıklar, sadece gayr-ı müslimlerdir. Müslüman olanlar asla azınlık değillerdir, Türk milletinin kendisidirler” şeklindeki Tevhid ve birlik esasına, 36 etnik grup çomağı sokmak, 36 etnik grubun damarlarını Avrupa Birliği şerbetiyle kabartmak, etnik milliyetçilik yapmak değilse; nedir?!
AKP hükümeti, NATO’nun orada ne işi var diye gürlediği Libya’yı İzmir üzerinden ateşe verdirdiği gibi; etnik ve dinsel milliyetçilik yapmıyoruz çıkışları sonrasında, korkarım ülkemiz ve bölgemiz etnik ve mezhep milliyetçiliği ateşine sürüklenecektir. Hükümetin gidişatı maalesef bu yöndedir.
Etnik ve mezhep milliyetçiliğiyle bölgemizi ateşe sürüklemek bağlamında da Erdoğan ile Barzani birbirlerini aratmıyor. Olan, milletimize ve bölgemizdeki Müslümana oluyor!