Alışmış kudurmuştan beterdir derler. Yanlış teşhisler yanlış tedaviler ülkesi olmaktan, toplumu yönlendiren malum kitlenin bu alışkanlıklarını değiştirmeden, ezberini bozmadan tabandaki insanımızı aydınlatarak kurtulacağız. Bol unvanlı okumuş cahillerimiz ve akıl hocaları ezberlerini ezberletmeye, ekonomide son olarak meydana gelen dalgalı musibetten de çok kıymetli dersler çıkararak gelecek sefer gideceği adresi netleştiren ve bununla ilgili son rötuşlarını yapan milletimizin zihnini bulandırmaya çalışıyor. Şimdi de enflasyonun tırmanışa geçmesinin sanık sandalyesine iç talebi koydular. Gözleri, damarlarda ışık hızıyla dolaşmasına karşın açığı kapatamayan son yarım litrelik kanda. Esnafa, memura, çiftçiye, işçiye sorulacak şikayetler içerisinde en fazla ortak tavır alacağınız olanı, piyasada para olmaması, ürüne alıcı bulunamaması, satılabilen kısmın değerinin altında fiyatlarla elden çıkarmak zorunda kalındığı, bütün bu şartlara rağmen maliyetlerdeki artış sebebiyle can yakıcı fiyat artışlarının hem üreticiyi hem alıcıyı zor durumda bıraktığı biçiminde sıralanabilecek AKP döneminin en moda ve en işlek şikayet zinciridir. Bütün veriler, oranlar, değerler bir yana gerçekte bu zincir ekonominin gerçek ve en sağlam değerlendirme kriteridir. Ekonomi esasen yaşadığımız hayatın para, ürün ve hizmet akış grafiğidir. Esnafın nakit parayı mumla aradığı, plastik para denilen kredi kartlarıyla tüketici kesimin gelecek 24-36 ayını ipotek ettiği bir ekonomide iç talebin, enflasyonun sebebi diye takdim edilmesi olsa olsa daha sıkı maliye politikası uygulama talimatını kamçısız kabul eden hükümetimizin yeni vergilerin yerini yapma gayretidir. En az 7-8 senedir, geçim şartları yüzünden ev talebini sabırla ertelemek zorunda kalan, artık aç kalayım açıkta kalmayayım diyerek 10 yıllık kredilere gelirini bağlayıp yiyeceğinden giyeceğinden kesen halkın bu zoraki gayretini bir yıllık bir talep diye algılayarak ne kadar hesap kitaptan habersiz olduğunu gösteren bir iktidar ve borazanları var karşımızda. Görevi devredeli beri pek sesi soluğu çıkmayan eski Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti de enflasyonu iç talebe bağlamış laf arasında. Devamında mevcut programı övmüş v.s. Sayın Serdengeçti'ye bir soruyla karşılık vermek yeterli. Acaba benzin fiyatlarına şu yalancı dünyada 3,3 YTL'yi gördüren artışların sebebi de iç talep mi? Sakın aklınızdan petrolün varil fiyatının 70 dolar civarlarında demirlemesini geçirmeye teşebbüs etmeyin, zira petrol 70 doları on ay önce de görmüştü. Ama milletimiz her seferinde daha da büyüyen akaryakıt kazıklarını ömrü hayatında ilk kez görüyor.Bana bu yazım için hayıflanan okurlar olacaktır. Haklılar, ne yani, adamlar piyasada emisyon açığı olmasına rağmen maliyet kalemlerinin (özellikle kur, faiz ve vergi yükleri) artışından kaynaklanan enflasyon olduğunu, emisyon hakkının devreye konularak maliyetsiz paranın piyasaya verilmesi gerektiğini mi söylemelerini bekliyorum. Ne bileyim, yazmış bulunduk bir kere.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007