Geri bırakılmış ülkelerin durumun görüyorsunuz. Gelişmekte olan ülkeler ve ülkemizin getirildiği nokta ise ayan beyan ortada.
Nedir o ayan beyan? Öyle laf ile 'artık emir almıyoruz, emir veriyoruz' demekle bu işler olmuyor. Borç alan, emir alır. Emir veren olmak için ekonomin güçlü olacakmış. Emir almaman için masaya kendi paranla oturacakmışsın.
Kısaca 'biz bağımsız bir devletiz' diyorsan cebinde (merkez bankanda) kendi paran olacak.
Bir kere, 'kapitalizm bitti' gerçeğini kabul edeceksiniz. İkincisi ise gönüllerinizdeki 'ABD izin vermez, onlarla ters düşmemek lazım, AB kabul etmez' gibi putları yıkacaksınız.
Bunları yaptıktan sonra zaten kalbiniz açılır, aklınız çalışmaya başlar ve anlamaya başlarsınız.
Neyi mi?
"Milli Ekonomi Modeli, insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması ilmi ve ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olması, iç ve dış harcamalarının borçlanmadan temin edebilmesinin adı ve formülüdür.
Bu manada Milli Ekonomi Modeli ülkelerin kalkınmasının, ekonomik bağımsızlığın tek (yegane) yoludur.
Milli Ekonomi Modeli, ekonominin sadece bir meselesine odaklanmak yerine, bütününü kucaklayan bir modeldir.
Hedefleri, dayanakları ve işleyiş mekanizmaları ile başlı başına bir sistem olan Milli Ekonomi Modeli, hayallerden değil, var olan gerçeklerden yola çıkarak, bunlara uygun bir modeli hayata geçirmeyi amaçlamıştır.
İnsanı tam manası ile tarif etmeden onunla ilgili hiçbir meseleyi çözüme kavuşturamayız. Oysa kapitalist anlayış insanı anlamak yerine kendi sistemine uygun bir insan tarifi yapmıştır.
İnsanın fıtratından yola çıkarak ona uygun bir modeli hayata geçirmeden ona faydalı olmak mümkün değildir.
"Kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı ama ihtirasların sınırsız" olduğunu tespit ettiğimizde, kapitalist modellerin daha temelden meseleye yanlış yaklaştığını görmek zor olmayacaktır.
Çünkü kapitalist anlayışlar, kaynakları sınırlı görürken, insan ihtiyaçlarını sınırsız görmektedirler.
Bireyler, kendi ihtiyaçlarından çok daha fazla bir değer oluşturma kabiliyetindedir.
Ancak var olan ekonomi modelleri insanların kabiliyetlerini devreye koymak yerine, onları devre dışı bıraktığı için sınırsız kaynaklara rağmen insanlığın büyük bir kesimi yokluk içerisindedir.
Artan nüfusun ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla karşılanamayacağı yanılgısı, kapitalist anlayışı toplumun çok az bir kesiminin çıkarlarına odaklanmaya yöneltmiştir.
Bu sebeple kapitalist anlayış, azınlıkların mutlu olduğu fakat çoğunluğun fakirlik ve açlık çektiği bir modeldir.
Gerçekte artan dünya nüfusu bir tehlike değildir, kaynakların kıt olmadığından yola çıkılarak bu kaynaklardan optimal ve adilane bir şekilde herkesin istifade edeceği bir sistem hayata geçirmek mümkündür.
Zaten Milli Ekonomi Modeli'nde yaptığımız da bundan ibarettir.
Kapitalist anlayışların, kendi yapılarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı, şu üç meseleyi çözmesi mümkün değildir; kapitalizmin hâkim olduğu son 150 yıllık dönem de bunun ispatıdır:
1) Gelir dağılımında denge,
2) Sürekli büyümenin yakalanması,
3) Tam istihdamın sürekli sağlanması.
Her üçü de ekonomi politikaları için olmazsa olmaz hedeflerdir. Ancak, kapitalist modeller bunlara ulaşamadığı gibi artık gelir dağılımında dengesizliği, eksik istihdamı ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaktadır.
Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğundan yola çıktığı için üretime odaklanmıştır. Elde edilen mal ve hizmetlerin adilane dağıtılması yerine, mutlu bir azınlığın faydasına sunulması da bu mantığın sonucudur.
Oysa Milli Ekonomi Modeli "tüketim yanlısı bir modeldir'. Tüketim yanlısı olmaktan kastımız, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır. En azından "kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği seviye" asgari hedef olarak kabul edilmiştir." (Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli eserinden derlenmiştir)
Bak ne diyorlar?
Yer Almanya Heidelberg. Tarih 2007 ve 3. Milli Ekonomi Modeli Kongresi.
Alman Profesör Martin Maier, "Ülkelerin küresel tuzaklardan kurtulmaları için Milli Ekonomi Modeli tek şanstır".
Estonyalı Prof. Maldus Uustalu, "Batı doğrudan yatırımı da emperyalizmin aracı olarak kullanıyor. Kuzey Avrupa ülkeleri ve Almanya bankaları Baltık ülkelerinin bankalarını satın aldılar. Bu ülkeler Milli Ekonomi Modeli'ne ihtiyaç duyuyor".
Hollandalı Profesör Cornelia Versteegh: "Kitabın, bize sunduğu perspektif sadece ekonomik değil, ekonomiden öteye bir açılım sunmakta. Bence, AB olarak bu kitabı çok iyi değerlendirmeliyiz. AB ayakta kalmak istiyorsa Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin kurallarını hayata geçirmelidir".
Finlandiyalı Profesör Juhani Tamminen, "Finlandiya'da Prof. Haydar Baş'ın birçok kuralı koruyucu tedbir olarak uygulanmaya alındı. Örneğin bazı Fransız şirketleri uranyum madenlerini topyekûn almaya kalkıştılar. Hükümet buna izin vermedi".
Duma sonrası
Putin'in danışmanı Profesör Korotkoi, Putin adına: "Putin bir devletin kalkınması için sosyal adaleti sağlayacak, adil paylaşımı verecek, sosyal hakları sunacak, harcama yapan kesime tüketim imkânı sunacak, halka huzur getirecek sistem arayışında.
Sayın Putin, Milli Ekonomi Modeli bunların hepsini sağladığı için biz de Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayacağız, diyor".
Rus Prof. Dr. Lebedev: "Ben dünyanın bir numaralı iktisat matematikçisiyim. Bu tezde esrarengiz kodlar var. Her okuyuşta yeni bir kodla karşılaşıyorum... Üstelik sadece bugüne değil, geleceğe de ışık tutuyorlar. Rusya'nın buna ihtiyacı var" demişti.
Artık karar ver: 2053 diyenlere mi inanıyorsun yoksa senin için tam bağımsızlık, diyenlere mi?
- Şara, İsrail’e ne zaman saldıracak? / 09.02.2025
- Akıllı bir insan bilmediği bir şeyi inkâr eder mi? / 08.02.2025
- Adı ‘adalet’ soyadı ‘kalkınma’ / 07.02.2025
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025