Yarın 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü. Tüm dünyada her yıl 10 Temmuz tarihi Hukuk Günü olarak kutlanır.
Kavramsal yaklaşırsak "hukuk", hakkın çoğulu yani haklar anlamındadır. Dar anlamda yargı-mahkeme-yasa gibi kavramlar anlaşılsa da geniş anlamda hukuk, haktır, adalettir. Hukuksuzluk ise haksızlıktır.
Hukukun zorunlu ve gerekli şartı adalettir.
Bakınız, Mustafa Kemal Atatürk ne diyor: "İstiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir."
Adalet, başkasının hakkını tanımak, gereğini yapmak, bireyler arası ve bireyle toplum arasındaki ilişkilerde eşitlik ve hakkaniyeti sağlamak, denkleştirici (eşitlik), paylaştırıcı (orantılı) olmaktır.
Hukukun üstünlüğü varsa adalet gerçekleşir.
Futbolda durumumuz belli de hukuk liginde sınıfı geçebildik mi?
Ne gezer… Dünya Adalet Projesi'nin açıkladığı "Hukukun Üstünlüğü Endeksi"nde Türkiye 109. olabildi.
Listede geçebildiğimiz ülkeler: Myanmar, Angola, Bangladeş, Uganda, Nikaragua, Honduras, Zimbabve, Pakistan, Etiyopya, Bolivya, Kamerun, Mısır, Moritanya, Afganistan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kamboçya ve Venezuela oldu.
Neden? Hukuksuzluğu "yap yasa-boz yasa" taktiği ile "meşrulaştırma" çabasına girdiğimizden. Yasa, hukuk demek değildir. İktidar mücadelesini hukuku kullanarak, siyasete alet ederek yaparsak, "hukuk devleti" yerine "yasa devleti" ile yetinmiş oluruz. Ve adalet güme gider.
Peki toplumumuzda hukukun karşılığı ne durumda?
Hukukla ilişkisi zayıf üç kesim karşımıza çıkıyor:
1.Grup, toplum yaşamında böyle bir sorun olduğunun farkında bile olmayanlar. Bunlar çoğunluktadırlar; böyle bir konu ya da sorun olduğunu ancak haksız ya da adil olmayan bir yasanın bizzat kendisine doğrudan uygulanmaya kalkışılması halinde anlarlar. Bunun dışında kalan hallerde kendisine yapılacak peşin uyarıların hiçbir yararı yoktur; söylenecek her şey duvara çarpmış gibi sana geri döner.
2.Kesim, "çokbilmişler" grubudur. Bunların bir bölümü her şeyi bildiklerini sanan "andavallılar"dır; mahalle kahvelerinde yüksek sesle bağıra çağıra konuşanlar, anayasada kaç madde olduğunu ve bunlarda nelerin, nasıl düzenlendiğini hiç bilmedikleri halde, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının ne kadar yanlış olduğunu bilgiç tavırlarla açıklayanlar bu takımdandır.
3.Gruptakiler ise, her nasılsa bir mevki kapmış cahil politikacılardır. Bunların ortak yanı, bugünün dünyasında gelişmiş düzeydeki ülkelerde oluşmuş politik kavramların ve siyasal yapılaşmaların ne olduğunu bilmemektir. Örneğin Fransız Devrimi'nin ürünü "milli irade" söyleminin çağdaş anlamını bilmedikleri veya kavrayamadıkları için, bunun içeriğinin padişah iradesi ve buyruğu gibi bir şey olduğunu zannederler. Bunun için, yasama meclisindeki bir çoğunluğa sahip iseler, hazırladıkları bir yasa tasarısının hukuka uygun olmadığını söyleyen muhalefet çevrelerinin "milli iradeye karşı çıktığını" ilan ederler.
Her şeye rağmen Dünya Hukuk Günü'nü kutlarken, hukuku söyleyebilmekten vazgeçmeyelim.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023