Başbakan R. T. Erdoğan ve AKP hükümetine göre “ekonomik büyümenin” yegane göstergesi bankalardır. Bankalar kar etmiş ise olay bitmiştir. Ekonomi büyümüştür.
2012 yılında “ekonomik büyüme” olağanüstü gerçekleşmiştir.
Devlet hazinesi 750 milyar dolarlık borca
batmış.
Devlet böyle de, vatandaş farklı mı... Bilakis, daha beter!
MB’nın yılın ikinci Finansal İstikrar Raporu’na göre, hane halkının borcu, 9 ayda yüzde 12.9 artarak 252 milyardan 284.4 milyara TL’ye çıktı. 270 milyar TL’si tüketici ve kredi kartı borcu!
Cari açık almış başını gidiyor, rekor üstüne rekor kırıyor.
Vatandaşın satın-alma gücü, tüketicinin alım gücü sıfırlanmış… Olsun; daha iyi… kan deveranı azalınca, nabız ve tansiyon düşer. Aynen bunun gibi, tüketicinin alım gücü azalınca, enflasyon aşağı çekilir.
Bitkisel hayattaki hastaların bulunduğu yoğun bakımda enflasyon yüzde 0.5 veya yüzde 1 civarında, kabristanda ise enflasyon sıfır olarak gerçekleşir.
AKP’nin enflasyon rakamı da yüzde 5’lerden aşağıya doğru, bitkisel hayat oranına doğru
geliyor.
Sendikalar ve TÜİK’in ittifakla “açlık sınırı”nı 1025 TL olarak ilan ettikleri bir süreçte; asgari ücret 774 TL belirlenebiliyorsa; göreceksiniz, enflasyon sıfırı bile aşacak, eksilere düşecek. Evet, kabristanda enflasyon sıfır; ama mezarın derinliğine göre enflasyon eksi rakamlara doğru iniyor.
Erdoğan ve AKP’ye göre bunların hiçbiri önemli değil… Ekonomideki büyümenin temel kriteri, “bankaların kar edip etmediği”dir.
Devlet ve millet meteliğe kurşun atarken, borca ve faize batarken; bankaların kazancına diyecek yoktur.
AKP’nin bağımlı olduğu Papaz Malthus ekonomisi sürecinde bankalar, 2009 yılında 18.7 milyar TL, 2010’da 21.9 milyar TL, 2011’de 19.8 milyar TL, 2012’de 27.3 milyar TL kâr etmişlerdir…
Bankaların, yüzde 20’leri aşan oranda bir kârlılıkları var!
Hangi tüccar, hangi sanayici, hangi emek ve alın teri sahibi, hangi çiftçi bu oranda kar ediyor?!
Türkiye’deki 48 bankanın 35’inin sermayesinde yabancı sermaye (küresel sermaye) varlığını göz önüne alısanız; ülkede parayı kimin vurduğunu anlarsınız!
BDDK Başkanı, Türkiye’de 11 yeni bankaya daha kuruluş izini verileceğini açıklıyor.
Bankacılar kimleri söğüşlüyor? Devleti ve milleti elbette…
Devlet ne kadar faiz ödemiş; 2008 yılında 50.6 milyar TL, 2009’da 53.2 milyar TL, 2010’da 48.2 milyar TL, 2011’de 42.2 milyar TL, 2012’de 50.3 milyar TL… Bu borçlanma mantığı ve para politikası sürdüğü müddetçe daha çok faiz ödeyecek.
2013 yılında ne kadar faiz ödenecek? 53.5 milyar TL.
Ya vatandaşın ödediği faiz… Merkez Bankası’nın açıkladığı yılın ikinci Finansal İstikrar Raporu’na göre, vatandaşın faiz yükü Eylül sonu itibarıyla yüzde 27 yükselerek 29.3 milyara çıktı.
AKP enflasyon rakamlarıyla cambaza bak oyunu oynuyor!
Türk devleti ve milleti soyuluyor, söğüşleniyor, borca ve faiz batırılıyor, elde-avuçta ne varsa özelleştirme furyasıyla elden çıkartılıyor. Buna, kalkınma denmez, batmak denir.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bu vahameti anlatıyor; fakat millet bunu anlamıyor.
Hükümet enflasyon rakamıyla cambaza bak oyununa deva ediyor!
Devletin 2012 yılındaki vergi geliri 299 milyar TL… 2013 yılı bütçe geliri vergi kalemi ise 347.8 milyar TL.
Sadece vergi kaleminden vatandaşın sırtına yüzde 12 oranında bir artışla 48 milyar TL yükleniyor. Bu rakam ortada iken, hükümet yüzde 5-6’lik enflasyondan söz ediyor.
AKP hükümeti, ya sayı saymayı bilmiyor yahut hiç dayak yememiş. Bunlar pişkin pişkin milletle dalga geçiyorlar.
Milli Ekonomi Modeli’nin çeşitli projeleri dünyanın 120’yi aşkın ülkesinde uygulanan Haydar Baş hocayı dinlemek yerine; Papaz Malthus’un liberal zırvalarına bağlanırsan, Papaz Malthusçu AKP’ye yetki verirsen, olacak olan budur, hatta daha beteridir.
Bankaya, borca, hacze, icraya gömülen Türk milleti, bunları sandığa gömdüğü gün kurtulmaya başlayacak. Aksi halde faizciler ve bankacılar bayram yapacak, millet de açlık ve yoksulluk içinde haciz ve icralarla boğuşacak.
Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Baş, 2001 yılından beri milletimize bu ekonomi tablolarını tek tek anlatmıştı… Tercih milletin!
2012 yılında “ekonomik büyüme” olağanüstü gerçekleşmiştir.
Devlet hazinesi 750 milyar dolarlık borca
batmış.
Devlet böyle de, vatandaş farklı mı... Bilakis, daha beter!
MB’nın yılın ikinci Finansal İstikrar Raporu’na göre, hane halkının borcu, 9 ayda yüzde 12.9 artarak 252 milyardan 284.4 milyara TL’ye çıktı. 270 milyar TL’si tüketici ve kredi kartı borcu!
Cari açık almış başını gidiyor, rekor üstüne rekor kırıyor.
Vatandaşın satın-alma gücü, tüketicinin alım gücü sıfırlanmış… Olsun; daha iyi… kan deveranı azalınca, nabız ve tansiyon düşer. Aynen bunun gibi, tüketicinin alım gücü azalınca, enflasyon aşağı çekilir.
Bitkisel hayattaki hastaların bulunduğu yoğun bakımda enflasyon yüzde 0.5 veya yüzde 1 civarında, kabristanda ise enflasyon sıfır olarak gerçekleşir.
AKP’nin enflasyon rakamı da yüzde 5’lerden aşağıya doğru, bitkisel hayat oranına doğru
geliyor.
Sendikalar ve TÜİK’in ittifakla “açlık sınırı”nı 1025 TL olarak ilan ettikleri bir süreçte; asgari ücret 774 TL belirlenebiliyorsa; göreceksiniz, enflasyon sıfırı bile aşacak, eksilere düşecek. Evet, kabristanda enflasyon sıfır; ama mezarın derinliğine göre enflasyon eksi rakamlara doğru iniyor.
Erdoğan ve AKP’ye göre bunların hiçbiri önemli değil… Ekonomideki büyümenin temel kriteri, “bankaların kar edip etmediği”dir.
Devlet ve millet meteliğe kurşun atarken, borca ve faize batarken; bankaların kazancına diyecek yoktur.
AKP’nin bağımlı olduğu Papaz Malthus ekonomisi sürecinde bankalar, 2009 yılında 18.7 milyar TL, 2010’da 21.9 milyar TL, 2011’de 19.8 milyar TL, 2012’de 27.3 milyar TL kâr etmişlerdir…
Bankaların, yüzde 20’leri aşan oranda bir kârlılıkları var!
Hangi tüccar, hangi sanayici, hangi emek ve alın teri sahibi, hangi çiftçi bu oranda kar ediyor?!
Türkiye’deki 48 bankanın 35’inin sermayesinde yabancı sermaye (küresel sermaye) varlığını göz önüne alısanız; ülkede parayı kimin vurduğunu anlarsınız!
BDDK Başkanı, Türkiye’de 11 yeni bankaya daha kuruluş izini verileceğini açıklıyor.
Bankacılar kimleri söğüşlüyor? Devleti ve milleti elbette…
Devlet ne kadar faiz ödemiş; 2008 yılında 50.6 milyar TL, 2009’da 53.2 milyar TL, 2010’da 48.2 milyar TL, 2011’de 42.2 milyar TL, 2012’de 50.3 milyar TL… Bu borçlanma mantığı ve para politikası sürdüğü müddetçe daha çok faiz ödeyecek.
2013 yılında ne kadar faiz ödenecek? 53.5 milyar TL.
Ya vatandaşın ödediği faiz… Merkez Bankası’nın açıkladığı yılın ikinci Finansal İstikrar Raporu’na göre, vatandaşın faiz yükü Eylül sonu itibarıyla yüzde 27 yükselerek 29.3 milyara çıktı.
AKP enflasyon rakamlarıyla cambaza bak oyunu oynuyor!
Türk devleti ve milleti soyuluyor, söğüşleniyor, borca ve faiz batırılıyor, elde-avuçta ne varsa özelleştirme furyasıyla elden çıkartılıyor. Buna, kalkınma denmez, batmak denir.
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, bu vahameti anlatıyor; fakat millet bunu anlamıyor.
Hükümet enflasyon rakamıyla cambaza bak oyununa deva ediyor!
Devletin 2012 yılındaki vergi geliri 299 milyar TL… 2013 yılı bütçe geliri vergi kalemi ise 347.8 milyar TL.
Sadece vergi kaleminden vatandaşın sırtına yüzde 12 oranında bir artışla 48 milyar TL yükleniyor. Bu rakam ortada iken, hükümet yüzde 5-6’lik enflasyondan söz ediyor.
AKP hükümeti, ya sayı saymayı bilmiyor yahut hiç dayak yememiş. Bunlar pişkin pişkin milletle dalga geçiyorlar.
Milli Ekonomi Modeli’nin çeşitli projeleri dünyanın 120’yi aşkın ülkesinde uygulanan Haydar Baş hocayı dinlemek yerine; Papaz Malthus’un liberal zırvalarına bağlanırsan, Papaz Malthusçu AKP’ye yetki verirsen, olacak olan budur, hatta daha beteridir.
Bankaya, borca, hacze, icraya gömülen Türk milleti, bunları sandığa gömdüğü gün kurtulmaya başlayacak. Aksi halde faizciler ve bankacılar bayram yapacak, millet de açlık ve yoksulluk içinde haciz ve icralarla boğuşacak.
Milli Ekonomi Modeli sahibi Prof. Dr. Baş, 2001 yılından beri milletimize bu ekonomi tablolarını tek tek anlatmıştı… Tercih milletin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019