Yazını başlığını gören AKP'li bazı dostlarımız bize kızacaklar tabii...
Ama biraz sabır...
Bu tespit, bu temenni bana ait değil.
Tayyip Erdoğan'ın bizzat gönlünden geçen niyet, kafasında kurduğu denklem bu...
Hatta Erdoğan'ın, gazeteci refikimiz Mustafa Ünal'a bizzat itirafıdır bu. Erdoğan aynen diyor ki; Derviş partimize çok yakışır.
Ben hep şunu söylerdim; Erdoğan'ı konuşturun. O'nun konuşması değil, konuşmaması risk.
O konuştukça, ne olmadığını, ne olduğunu anlayacak toplum.
Erdoğan-Derviş muhabbeti, benim için hayreti mucip bir iş değil. Niye mi?
Derviş'le Erdoğan aslında aynı adreste buluşuyorlar da ondan.
Hatırlarsanız Erdoğan, Derviş'i ekonomimizin başına konduran adreslerde "ikbal ve icazet arayışı"na çıkmıştı geçen Ocak ayının son haftası.
Dolayısıyla, Derviş partimize çok yakışır, dediği için Erdoğan'ı yadırgamıyorum.
Basit bir beyan değil bu cümle. Aynı zamanda bir "çözümsüzlük itirafı"dır.
AKP'deki "çözümsüzlük çıkmazı"nın herkes farkında. Sadece tabanları değil bundan rahatsız olan.
Kurmaylar da arayış içinde...
Fakat Erdoğan, önceki günkü beyanatıyla kendisine körükörüne umut bağlayan herkesi ters köşeye yatırdı.
Diyor ki Erdoğan; Derviş'in ekonomi politikalarını büyük oranda benimsiyorum. Bir bakıma iktidara geldiğimizde bizim uygulayacağımız ekonomi programının zeminini oluşturuyor. Derviş partimize çok yakışır.
İşte konuştukça ortaya çıkan tablo bu. Profil bu.
Bu profilin Derviş'inkinden farkı ne?
Ben, "Haftalardan beri dinliyoruz; Erdoğan'ın konuşmalarında çözüm kırıntısına benzer bir şeye rastladınız mı? Hortumları keseceğiz cümlesi nakarat oldu" diye aralarında günlerden beri fısıldaşan AKP'li tabana hak veriyorum.
Belki biraz daha yüksek sesle konuşmaları gerekiyor, o kadar.
Önceki gün AKP İlçe yönetiminden bir hemşehrim, biraz da hinliği üstünde bir vaziyette "Bizim başkan, Melih Gökçek kadar da olamadı. Adam, Haydar Hoca'nın Milli Ekonomi Modeli kitapçığından ezberledikleriyle ekrana çıkıyor. Esip gürlüyor. Bari, şu kitapçığa biraz da sen göz gezdir..." diyerek "çözümsüzlük" espirisi yapınca, AKP'li dostlarımızın da bulunduğu ortam, bir anda buz kesti. Bir daha böyle konuşma, yönetimden atarlar, ben de sana iş bulamam, dedim.
Sancılı bir gülüşmeden sonra IMF ve Derviş'in politikalarında hayır olmadığında, topyekün meclistekiler olarak ittifak ettik. BTP'nin projelerinden gayrı da çözüm hususunda bir satır kelam eden çıkmadı.
Tabandaki tablo da bu.
Bu taban tablosu ile "Derviş'in ekonomi politikalarını büyük oranda benimsiyorum. Bir bakıma iktidara geldiğimizde bizim uygulayacağımız ekonomi programının zeminini oluşturuyor. Derviş partimize çok yakışır" diyen Erdoğan profili, örtüşmüyor. Erdoğan konuştukça toplum tanıyacak; tanıdıkça da makas açılacak. Bu sebeple Erdoğan konuşmalı.
Derviş'in bile "ekonomik enkaz"ın altında kalmamak için "erken seçim'e kaçtığı bir konjonktürde, Erdoğan, IMF'ci ve Derviş'çi olarak ortaya çıkabiliyorsa, Atlantik ötesi rüzgar çok ağır çarpmış demektir. Ya da heybesinde hiçbir şey olmayıp da siyasete düşen IMF'ye sarılır, kabilinden bir izah getirmek gerekir bu işe.
Az-çok AKP'nin arka planını bildiğim için, Erdoğan gibi ben de 'Derviş AKP'ye yakışır' diyorum.
Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu geçen gün hani dedi ya; "Bu seçim, AB'cilerle AB karşıtları arasında olacaktır." Çok doğru... Karakoyunlu'nun tespitinde "Bu seçim, aynı zamanda IMF'cilerle IMF karşıtları arasında olacaktır" hükmü de saklı.
AB'cilerle IMF'cilerin ortak "manda adresleri" de Karakoyunlu'yu doğruluyor.
Bilmem anlatabildim mi?
Ama biraz sabır...
Bu tespit, bu temenni bana ait değil.
Tayyip Erdoğan'ın bizzat gönlünden geçen niyet, kafasında kurduğu denklem bu...
Hatta Erdoğan'ın, gazeteci refikimiz Mustafa Ünal'a bizzat itirafıdır bu. Erdoğan aynen diyor ki; Derviş partimize çok yakışır.
Ben hep şunu söylerdim; Erdoğan'ı konuşturun. O'nun konuşması değil, konuşmaması risk.
O konuştukça, ne olmadığını, ne olduğunu anlayacak toplum.
Erdoğan-Derviş muhabbeti, benim için hayreti mucip bir iş değil. Niye mi?
Derviş'le Erdoğan aslında aynı adreste buluşuyorlar da ondan.
Hatırlarsanız Erdoğan, Derviş'i ekonomimizin başına konduran adreslerde "ikbal ve icazet arayışı"na çıkmıştı geçen Ocak ayının son haftası.
Dolayısıyla, Derviş partimize çok yakışır, dediği için Erdoğan'ı yadırgamıyorum.
Basit bir beyan değil bu cümle. Aynı zamanda bir "çözümsüzlük itirafı"dır.
AKP'deki "çözümsüzlük çıkmazı"nın herkes farkında. Sadece tabanları değil bundan rahatsız olan.
Kurmaylar da arayış içinde...
Fakat Erdoğan, önceki günkü beyanatıyla kendisine körükörüne umut bağlayan herkesi ters köşeye yatırdı.
Diyor ki Erdoğan; Derviş'in ekonomi politikalarını büyük oranda benimsiyorum. Bir bakıma iktidara geldiğimizde bizim uygulayacağımız ekonomi programının zeminini oluşturuyor. Derviş partimize çok yakışır.
İşte konuştukça ortaya çıkan tablo bu. Profil bu.
Bu profilin Derviş'inkinden farkı ne?
Ben, "Haftalardan beri dinliyoruz; Erdoğan'ın konuşmalarında çözüm kırıntısına benzer bir şeye rastladınız mı? Hortumları keseceğiz cümlesi nakarat oldu" diye aralarında günlerden beri fısıldaşan AKP'li tabana hak veriyorum.
Belki biraz daha yüksek sesle konuşmaları gerekiyor, o kadar.
Önceki gün AKP İlçe yönetiminden bir hemşehrim, biraz da hinliği üstünde bir vaziyette "Bizim başkan, Melih Gökçek kadar da olamadı. Adam, Haydar Hoca'nın Milli Ekonomi Modeli kitapçığından ezberledikleriyle ekrana çıkıyor. Esip gürlüyor. Bari, şu kitapçığa biraz da sen göz gezdir..." diyerek "çözümsüzlük" espirisi yapınca, AKP'li dostlarımızın da bulunduğu ortam, bir anda buz kesti. Bir daha böyle konuşma, yönetimden atarlar, ben de sana iş bulamam, dedim.
Sancılı bir gülüşmeden sonra IMF ve Derviş'in politikalarında hayır olmadığında, topyekün meclistekiler olarak ittifak ettik. BTP'nin projelerinden gayrı da çözüm hususunda bir satır kelam eden çıkmadı.
Tabandaki tablo da bu.
Bu taban tablosu ile "Derviş'in ekonomi politikalarını büyük oranda benimsiyorum. Bir bakıma iktidara geldiğimizde bizim uygulayacağımız ekonomi programının zeminini oluşturuyor. Derviş partimize çok yakışır" diyen Erdoğan profili, örtüşmüyor. Erdoğan konuştukça toplum tanıyacak; tanıdıkça da makas açılacak. Bu sebeple Erdoğan konuşmalı.
Derviş'in bile "ekonomik enkaz"ın altında kalmamak için "erken seçim'e kaçtığı bir konjonktürde, Erdoğan, IMF'ci ve Derviş'çi olarak ortaya çıkabiliyorsa, Atlantik ötesi rüzgar çok ağır çarpmış demektir. Ya da heybesinde hiçbir şey olmayıp da siyasete düşen IMF'ye sarılır, kabilinden bir izah getirmek gerekir bu işe.
Az-çok AKP'nin arka planını bildiğim için, Erdoğan gibi ben de 'Derviş AKP'ye yakışır' diyorum.
Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu geçen gün hani dedi ya; "Bu seçim, AB'cilerle AB karşıtları arasında olacaktır." Çok doğru... Karakoyunlu'nun tespitinde "Bu seçim, aynı zamanda IMF'cilerle IMF karşıtları arasında olacaktır" hükmü de saklı.
AB'cilerle IMF'cilerin ortak "manda adresleri" de Karakoyunlu'yu doğruluyor.
Bilmem anlatabildim mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019