Avrupa Birliği'nin dağılma süreci hızlanıyor. Artık Ankara'dakiler, AB içinde yaşanan bölünme ve dağılmanın üstüne şal çekemiyorlar. Vaziyet bu olunca, milletimizin büyük çoğunluğu, AKP kurmaylarına, hala hangi akılla batan ve dağılan Avrupa Birliği'ne hayali ile geziniyorsunuz, diye sormaya başladı.AB üyeleri, "borç batakları"na çare için yaptıkları toplantıda birbirleriyle kapışırken; aynı saatlerde Türkiye'de gençler, AKP'nin Avrupa Birliği'nden sorumlu Bakanı Egemen Bağış'ın gözünün üstünde yumurta kırıyorlardı.Prof. Dr. Haydar Baş bey, Avrupa Birliği'nin bugün geldiği batma ve dağılma kaderini, Euro'ya geçtikleri gün Berlin'den dünyaya ilan etmişti. AB'nin niçin ve nasıl dağılacağına dair iktisadî gerekçelerini madde madde açıklamıştı.Hatta Avrupa Birliği adına 2007 yılında Almanya Heidelberg'te gerçekleştirilen 3. Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongresine Hollanda'dan katılan Prof. Dr. Cornelia Versteegh'ın şu açıklamaları herkesin hafızasındadır: "Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin beni en çok çarpan yönü, "AB, 15 yıldan daha kısa bir sürede dağılacaktır" öngörüsü olmuştur. Kitabın tamamını okuyuncaya kadar bu şaşkınlığım devam etti. Kitabın bize sunduğu perspektif sadece ekonomi değil, ekonomiden öteye bir açılım sunmakta. Bence AB olarak bu kitabı okuyarak nerede yanlış yaptığımızı bir an önce bulmalıyız."Liberal-Kapitalizmin çatırdama süreci, adeta Milli Ekonomi Modeli kongreleriyle başlar.Rusya başta olmak üzere 104 ülke, Prof. Dr. Baş'ın modelinden istifade ederek ekonomilerini düze çıkardılar. Rusya, borç batağında boğulmak ve dünya arenasından silinmek üzere iken, Rusya gerçeği fark etti; Pror. Dr. V. Lisiçkin, Prof. Dr. V. Lebedev, Prof. Dr. Y. Kavriles gibi dünya çapında ekonomistleriyle Prof. Dr. Baş'ın modelinden istifade etti. Rusya, "süper güç" niteliğine yeniden kavuştu; dünya tek kutuplu olmaktan kurtuldu.Bugün, Amerika ve onun Türkiye gibi bölgedeki aymaz ortakçıları, ayyuka çıkarttıkları savaş tamtamlarına rağmen Suriye'ye yönelik bir işgale tevessül edemiyorlarsa, Rusya'nın ağırlığını koyması sebebiyledir.Avrupa Birliği devletlerinden ekonomistler de katıldılar Uluslararası Milli Ekonomi Modeli kongrelerine? İstisnasız hepsi modeli baştacı ettiler, başka çare olmadığını itiraf ettiler. Lakin intibak etmekte, modelden istifade etmekte geciktiler. Asıl zokayı o zaman yuttular. Batışları ve dağılmaları daha çok hızlandı.Türkiyenin aymazları ise o gün bugündür, hızla batan, öken ve dağılan Avrupa Birliği'nin peşine körü körüne takılarak batmaya devam ediyor.Avrupa Birliği üyeleri, "çözüm için bir araya geldikleri" önceki günkü toplantıda, resmen dağılma ve bölünmenin startını verdi. İngiltere, sizinle yokum, dedi. 10 üye devlet de, "Yeni Mali Programı" biz de millete soracağız, sormadan onay veremeyiz, dediler. Resmen AB'nin dağılma süreci ilan edildi.Avrupa'nın mali rekabet gücü bitti. Büyüme ve istihdam yaratmak hali kalmadı. Yunanistan, İspanya, İtalya başta olmak üzere tamamına yakın üye devletler, borç batağına battılar, çırpınıyorla, çırındıkça batıyorlar. Bu tablonun doğal sonucu olarak, halk hareketleri ve meydan işgalleri başladı, istikrarsızlığın güçlü sinyalleri geliyor.Çareleri var mı? Yok?Canı gırtlağına dayanmış son nefes halindeki bir hastanın belindeki kemeri sıkar gibi, Avrupa ekonomisinin güya kemerini sıkıyorlar.AB ekonomistleri, meseleyi "finansal problem" olarak görüyorlar.Prof. Dr. Baş'a göre AB ekonomisinin asıl problemi "yapısal"dır. Bu can alıcı "asıl mesele"nin yanında "finansal problemler"in esamasi bile okunmaz. Avrupa ülkeleri, tüketim kabiliyetini kaybetti. AB Merkez Bankası, üye ülkelerin emek ve üretimlerini karşılayacak, tüketici kesimin kabiliyetini artıracak likidite dahi oluşturamıyor. Bu yapı, AB'nin büyük devletlerini küçültüyor; küçüklerini de büyük ekonomilere yapışmış birer "asalak" haline getiriyor.Ankara'daki aymazlar ise, sadece "AB? AB?" diye sayıklıyor.Ankara'dakilerin hali Karadenizli Temel'in halini andırıyor.Karadenizli, ormandan topladığı çalıları-dalları yüklemiş eşeğine. Yük, ağır mı ağır, yayvan mı yayvan... Yol, patika ve dikenli, yolun aşağısı ise uçurum. Sağa-sola çarpa çarpa zor bela yürüyor eşek.Yular, güya Karadenizlinin elinde; lakin patika yol, adım attırmıyor ki yüklü eşeğe...Eşek bir uçuruma bakıyor, bir önüne... Derken olan oluyor.Yükü, yol kenarındaki "kaful"a çarpan eşek, uçuruma doğru bel verir. Eline takılı yuların çekiştirdiği Karadenizli, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar: "Koşun ey melekler, yardum edun ey melekler! Eşek yuvarlaniyi..." Ne gelen var, ne giden! Eşek, uçuruma doğru yol alır. Artık eşeği kurtarmak mümkün değil; bari, kolum kopmasın diye yuları da salıverir Karadenizli. Eşek uçurumu boylarken yine avazı çıktığı kadar şöyle bağırır Karadenizli: Kaçun ey melekler, eşek celiyi eşek, kaçuuun... Ustunuze düşmesun!Türkiye bu vahim hali yaşamadan, Ankara'daki şu AB'ci aymazlardan kaçın ey millet!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019