Daha bunlar iyi günler!
Hatta bunlar bize az bile!
Sistem diye dayatılan sistemsizliği, kendilerine ikbâl/istikbâl bilen ve yapan siyâset korsanlarına alkış vuranlar; onlara hizmeti, devrimcilik-ülkücülük, sosyal demokratlık-demokratik solculuk ve nihayetinde İleri Demokratlık zannedenler, bu memlekette iki kişiden biri çünkü...
Bunlar bize az bile!
Bu memlekette; İleri Demokrasi diye iftira edilen, 'Genel Başkan Tiranlığı'nı kullanarak; partisinin il başkanlığını maaşla yaptığını basından, ayakkabısının delik olduğunu, kendisinden duyduğumuz biri, bir-kaç yılda dünyanın en zengin sekiz lideri arasına girebilir!
Askerlik yapamayacak derecede mesaneden çürük raporlu ama İtalya Başbakanının da katıldığı düğünle evlenecek kadar sağlıklı oğullarına, milyon dolarlık gemicikler kazandırabilir!..
Başı örtülü olduğu için Türkiye'de okutamadığı ama ABD'nin en pahalı okullarında dost yardım paralarıyla okuttuğu kızına, partili-partisiz bütün siyasilerden ve bürokratlardan esas duruş alabilir!
Yağan yağmurda beraber ıslandığı yol arkadaşlarına, -basın haberlerine göre- adaylığında arkadaşının ceketiyle dolaşan birine, bir dönem Bakanlık süresinde çocuklarına yüzlerce daire kazandırabilir!
Hayır-hasenât parası, milyon dolarları ayakkabı kutusunda saklayabilirler!
700 bin liralık hediye saat takabilirler!
"Bu milletin ...na koyacağız" diyen yandaşa, Yeşil Artvin'in maden yataklarını vererek, yemyeşil doğayı katlettirebilirler!
"Çalıyorlarsa da çalışıyorlar!" deyip, "Bal tutan parmak yalar!" deyip bu Siyaset Korsanlarını, "Dokunmanın ibadetten sayıldığı Dünya Lideri" ile birlikte baş tâcı ederiz ama Prof. Dr. Haydar Baş Hoca; "Sadece Gümüşhane'deki altın madeniyle bu ülkeye yüz sene bakarım" der duymayız bile!
"Ülkede maden yok, varsa da kullanmamız Lozan'a göre mümkün değil" yalanını söyleyenler, cumhuriyet tarihinin en fazla maden ruhsatını verirler; biz de onlara artırarak oy veririz!
Biz bu olanlara müstahakız!
Çünkü bu, 'sistemsizlik" adındaki sistem; böylesine bâkir ve talana müsâitken, Haydar Baş adlı bir "Türkoğlu Türk", kendini millet ve devlete hasrederek onlarca eser üretir!
Bütün dünya ekonomist ve sosyologlarının dikkatini çeker! "Milli Ekonomi Modeli" adıyla bütün sömürü sistemlerini ve kapitalizmi deliğe süpürecek kudrette bir model çıkartır!
Uygulamasını da "Sosyal Devlet/Millî Devlet" programıyla sadece Türk milletine değil, bütün insanlığın istifâdesine sunar!
Sadece Çin Devlet Başkanı'na açılan Rusya DUMA'sı, bu Türk bilim adamına kapılarını açar. Dört-beş saat bütün ekonomistleri, hocaları ve siyasetçileri, bu Türkoğlu Türk'ü dinlerler! Programını, bizzat kendisinden öğrenirler.
Bu Türkoğlu Türk'ü, BRICS Ülkeleri duyar, 120'den fazla dünya ülkesi duyar, öğrenir, uygular ama biz görmeyiz, biz duymayız!
Biz, bugünleri hatta daha fazlasını hak ettik!
Üç bin yıl önce, Oğuz Kağan'ın; "Güneş bayrak, gök kurıkan" ideâlini sürdürerek "Kâinat Devleti" iddiâsıyla meydana çıkar! Sistemsizliğin ve Haçlı Müslümanların unutturmaya çalıştıkları "Millî Kahramanlar"ın unutturulmasına izin vermez!
Kendi veciz söylemleriyle; "Böylesi bağ bozumu sürecinde -elhamdülillah- Türk Devleti, Türk milleti ve medeniyetine ait bütün değerleri koruyarak, YAŞAYARAK-YAŞATARAK dim dik ayakta" kalır.
"Sistemsizlik" adındaki "yalan-dolan-talan düzeni"nin tekerine çomak sokar, dolayısıyla tahkîr ve tahrîke muhatap olurlar!
Bu "yalan-dolan-talan düzeni", senden korkmasın, sindirmek için sana saldırmasın da ne yapsın A Haydar Hoca'm?
Seni engellemeselerdi, Allah rızâsı için millete ve devlete hizmet teamülleşseydi; özel yasalarla korunan bakan yardımcıları, danışmanlar, vekiller, bürokratlar olur muydu? Olsa da böylesine dünyalık kazanabilirler miydi?
Biz de bugünleri hak ettik!
Çünkü, biz de, "Bal tutan parmak yalar" bonkörlüğündeki dünyalıkçıları bırakıp, Baştürk Haydar Hoca'nın peşinden çileye koştuk!
Size de hak ettiniz; "Ergenekon" kumpaslarıyla "Devlet Yanlısı Çete" ilan edilen NATO Generallerinin oduna yakılan aslanlar, siz de hak ettiniz!
Senaryo gereği, 4 ay hapis yatıp mazlûmlaşmak varken, mazlûmca yalvar-yakar hayalindeki sistemin başına geçmek varken; canınız pahasına, bölücülerle savaştınız!
Kınalı Mehmetçikleri, "Yan gelip yatmak" göreviyle "Peygamber Ocağı"nda şehâdete gönderdiniz! Hâlâ aklınız başınıza gelmedi!
Birileri, her geçen gün karunlaşırken siz; Haçlı taşeronu bölücülerle mücadele edip her gün üçer-beşer can verdiniz! Tarihî bir hatâ yaptınız!
Görmediniz mi; Pây-tahtı işgalden kurtarıp susturulan Ezânı yeniden inleten, camileri Haçlı ahırı olmaktan kurtaran, müttefik(!)lerin dansöz oynatmalarına son verip ibâdete açan Muhteşem Türk Atatürk'ü, bu sistem mensûpları nasıl inkâr ettiler?
Duymadınız mı; Peygamber (s.a.v)'in Kabri'ni yıkmak isteyen Suûdileri; "Taşına el sürerseniz orduları aşağı gönderirim!" telgrafıyla durduran bir "Cihat Müslümanı"na dinsiz dediler!
İkbâli, parayı, kurnazlığı akla tercîh edemeyenler, siz de hak ettiniz!
Ama 'Korkma!'yın!
Dünyanın en büyük ve en modern cezaevlerinde, hayatınız garanti!
Hastalanıp ölmezseniz, intihâr etmezseniz size bir şey olmaz! İdam cezasını da "bebek katili sayın"ı kurtarmak için milliyetsiz milliyetçilerle el-ele vererek kaldırdılar, 'Korkma!'yın!..
Daha neler olacak neler de, şu "Başkanlık" ve Yeni Türkiye'nin Tüzükat-ı Tayyip'i yeni anayasa bir gerçekleşsin, daha neler olacak!
"Biz dünyamızı, ahiretimiz için yaşarız!" diyerek bütün emperyalistlerin ve işbirlikçilerin inâdına var olmaya devâm eden, "Türkoğlu Türk Bir Kişi"ye selâm olsun!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Hatta bunlar bize az bile!
Sistem diye dayatılan sistemsizliği, kendilerine ikbâl/istikbâl bilen ve yapan siyâset korsanlarına alkış vuranlar; onlara hizmeti, devrimcilik-ülkücülük, sosyal demokratlık-demokratik solculuk ve nihayetinde İleri Demokratlık zannedenler, bu memlekette iki kişiden biri çünkü...
Bunlar bize az bile!
Bu memlekette; İleri Demokrasi diye iftira edilen, 'Genel Başkan Tiranlığı'nı kullanarak; partisinin il başkanlığını maaşla yaptığını basından, ayakkabısının delik olduğunu, kendisinden duyduğumuz biri, bir-kaç yılda dünyanın en zengin sekiz lideri arasına girebilir!
Askerlik yapamayacak derecede mesaneden çürük raporlu ama İtalya Başbakanının da katıldığı düğünle evlenecek kadar sağlıklı oğullarına, milyon dolarlık gemicikler kazandırabilir!..
Başı örtülü olduğu için Türkiye'de okutamadığı ama ABD'nin en pahalı okullarında dost yardım paralarıyla okuttuğu kızına, partili-partisiz bütün siyasilerden ve bürokratlardan esas duruş alabilir!
Yağan yağmurda beraber ıslandığı yol arkadaşlarına, -basın haberlerine göre- adaylığında arkadaşının ceketiyle dolaşan birine, bir dönem Bakanlık süresinde çocuklarına yüzlerce daire kazandırabilir!
Hayır-hasenât parası, milyon dolarları ayakkabı kutusunda saklayabilirler!
700 bin liralık hediye saat takabilirler!
"Bu milletin ...na koyacağız" diyen yandaşa, Yeşil Artvin'in maden yataklarını vererek, yemyeşil doğayı katlettirebilirler!
"Çalıyorlarsa da çalışıyorlar!" deyip, "Bal tutan parmak yalar!" deyip bu Siyaset Korsanlarını, "Dokunmanın ibadetten sayıldığı Dünya Lideri" ile birlikte baş tâcı ederiz ama Prof. Dr. Haydar Baş Hoca; "Sadece Gümüşhane'deki altın madeniyle bu ülkeye yüz sene bakarım" der duymayız bile!
"Ülkede maden yok, varsa da kullanmamız Lozan'a göre mümkün değil" yalanını söyleyenler, cumhuriyet tarihinin en fazla maden ruhsatını verirler; biz de onlara artırarak oy veririz!
Biz bu olanlara müstahakız!
Çünkü bu, 'sistemsizlik" adındaki sistem; böylesine bâkir ve talana müsâitken, Haydar Baş adlı bir "Türkoğlu Türk", kendini millet ve devlete hasrederek onlarca eser üretir!
Bütün dünya ekonomist ve sosyologlarının dikkatini çeker! "Milli Ekonomi Modeli" adıyla bütün sömürü sistemlerini ve kapitalizmi deliğe süpürecek kudrette bir model çıkartır!
Uygulamasını da "Sosyal Devlet/Millî Devlet" programıyla sadece Türk milletine değil, bütün insanlığın istifâdesine sunar!
Sadece Çin Devlet Başkanı'na açılan Rusya DUMA'sı, bu Türk bilim adamına kapılarını açar. Dört-beş saat bütün ekonomistleri, hocaları ve siyasetçileri, bu Türkoğlu Türk'ü dinlerler! Programını, bizzat kendisinden öğrenirler.
Bu Türkoğlu Türk'ü, BRICS Ülkeleri duyar, 120'den fazla dünya ülkesi duyar, öğrenir, uygular ama biz görmeyiz, biz duymayız!
Biz, bugünleri hatta daha fazlasını hak ettik!
Üç bin yıl önce, Oğuz Kağan'ın; "Güneş bayrak, gök kurıkan" ideâlini sürdürerek "Kâinat Devleti" iddiâsıyla meydana çıkar! Sistemsizliğin ve Haçlı Müslümanların unutturmaya çalıştıkları "Millî Kahramanlar"ın unutturulmasına izin vermez!
Kendi veciz söylemleriyle; "Böylesi bağ bozumu sürecinde -elhamdülillah- Türk Devleti, Türk milleti ve medeniyetine ait bütün değerleri koruyarak, YAŞAYARAK-YAŞATARAK dim dik ayakta" kalır.
"Sistemsizlik" adındaki "yalan-dolan-talan düzeni"nin tekerine çomak sokar, dolayısıyla tahkîr ve tahrîke muhatap olurlar!
Bu "yalan-dolan-talan düzeni", senden korkmasın, sindirmek için sana saldırmasın da ne yapsın A Haydar Hoca'm?
Seni engellemeselerdi, Allah rızâsı için millete ve devlete hizmet teamülleşseydi; özel yasalarla korunan bakan yardımcıları, danışmanlar, vekiller, bürokratlar olur muydu? Olsa da böylesine dünyalık kazanabilirler miydi?
Biz de bugünleri hak ettik!
Çünkü, biz de, "Bal tutan parmak yalar" bonkörlüğündeki dünyalıkçıları bırakıp, Baştürk Haydar Hoca'nın peşinden çileye koştuk!
Size de hak ettiniz; "Ergenekon" kumpaslarıyla "Devlet Yanlısı Çete" ilan edilen NATO Generallerinin oduna yakılan aslanlar, siz de hak ettiniz!
Senaryo gereği, 4 ay hapis yatıp mazlûmlaşmak varken, mazlûmca yalvar-yakar hayalindeki sistemin başına geçmek varken; canınız pahasına, bölücülerle savaştınız!
Kınalı Mehmetçikleri, "Yan gelip yatmak" göreviyle "Peygamber Ocağı"nda şehâdete gönderdiniz! Hâlâ aklınız başınıza gelmedi!
Birileri, her geçen gün karunlaşırken siz; Haçlı taşeronu bölücülerle mücadele edip her gün üçer-beşer can verdiniz! Tarihî bir hatâ yaptınız!
Görmediniz mi; Pây-tahtı işgalden kurtarıp susturulan Ezânı yeniden inleten, camileri Haçlı ahırı olmaktan kurtaran, müttefik(!)lerin dansöz oynatmalarına son verip ibâdete açan Muhteşem Türk Atatürk'ü, bu sistem mensûpları nasıl inkâr ettiler?
Duymadınız mı; Peygamber (s.a.v)'in Kabri'ni yıkmak isteyen Suûdileri; "Taşına el sürerseniz orduları aşağı gönderirim!" telgrafıyla durduran bir "Cihat Müslümanı"na dinsiz dediler!
İkbâli, parayı, kurnazlığı akla tercîh edemeyenler, siz de hak ettiniz!
Ama 'Korkma!'yın!
Dünyanın en büyük ve en modern cezaevlerinde, hayatınız garanti!
Hastalanıp ölmezseniz, intihâr etmezseniz size bir şey olmaz! İdam cezasını da "bebek katili sayın"ı kurtarmak için milliyetsiz milliyetçilerle el-ele vererek kaldırdılar, 'Korkma!'yın!..
Daha neler olacak neler de, şu "Başkanlık" ve Yeni Türkiye'nin Tüzükat-ı Tayyip'i yeni anayasa bir gerçekleşsin, daha neler olacak!
"Biz dünyamızı, ahiretimiz için yaşarız!" diyerek bütün emperyalistlerin ve işbirlikçilerin inâdına var olmaya devâm eden, "Türkoğlu Türk Bir Kişi"ye selâm olsun!
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017