Uzun zamandır konuşulan, üzerinde yoğunca fikir ve düşünce üretilen sokak hayvanları hakkında yazmak istedim.
Özellikle şehir yaşantısında sıkça karşılaştığımız kedi ve köpekler...
Onlar mı bizim yaşam alanımıza giriyor yoksa biz mi onların alanlarını çok daralttık?
Genelde, insanların özellikle köpeklerden korkması ve saldırı tehdidi endişesi ile şikayet üzerine belediye ekiplerine haber veriliyor.
Ekipler sokaklardan hayvanları topluyor. Sonra...
Hayvan severler ve o mahallenin insanları süreci takip edemedikleri için alınan hayvanların akıbeti ile ilgili şüphelere düşüyorlar.
Hatta şüphe biraz ileri gidiyor ve olumsuz yorumlar artıyor.
Acaba ne oldu, hayvanlar nereye götürüldü, itlaf mı edildiler?
İnsanların maalesef son zamanlarda yaşanan barınak sıkıntıları sebebi ile güveni azalmış durumda.
Bir mahalleden veya bir sokaktan genelde şikâyet üzerine alınan kedi ve köpekler, hastalıkları var mı herhangi bir şekilde insanlara ve hayvanın kendisine zarar verecek problemi var mı diye veteriner hekimler neticesinde değerlendiriliyor.
Ama alınma zamanları bilinmediğinden, süreci takip edilemediğinden ve herhangi bir şekilde muhtara ya da mahalledeki insanlara bilgi verilmediğinden kuşkulanmalar artıyor.
Tuba öğretmenimiz ve hayvan sever dostları, yıllardır "Sokak hayvanlarının hayatlarını nasıl kolaylaştırırız, ölmelerine nasıl dur deriz, hak ettikleri şekilde yaşamalarını nasıl sağlarız, şiddetten ve açlıktan uzak nasıl tutarız?" diyorlar.
Hayvanların derdine derman olmayı amaçlıyorlar.
Fakat ne yazık ki önlerine engeller de çıkartılıyor.
Kaymakamlık ve belediye yetkililerine seslerini yeterince duyuramıyorlar.
Randevu alamıyorlar.
Zaten zat-ı şahanelerinin makamına çıkmak hak getire.
Öyle kolay değil.
Hele muhalifsen hiç kolay değil.
Dün "Ayrım yapılıyor bizi yok sayıyorlar" diyenler, statüko ve bürokrasiden şikayet eden abiler, bugün idare ellerinde iken, aynı problemleri tekerrür eder oldular.
Ama olsun.
Bu da bizim dönemin sınavı.
Tuba hocamız gibi yılmadan , yorulmadan demokratik ve hukuk kuralları çerçevesinde mücadelemize devam edeceğiz.
Tuba hocamızın bir projesi var.
Madem ki hayvanların bu sıkıntılarına çözüm yetersiz kalıyor, o halde bize uygun yerde kamu arazisi gösterin.
Hayvan yaşam alanları oluşturalım.
Masraflarını biz karşılayalım.
Siz de veteriner desteği verin.
Denetleyin, belediye ve ilçe tarım müdürlükleri eli ile...
Ya da özel bir mülk arazisi kiralayalım, köy mücavir alanları sınırlarında, bütün giderlerini gönüllülerin karşılayacağı bir sistem kuralım, diyorlar.
Yok olmaz .
Tarım arazisi sayılan yerlerde bu olmaz.
Nerde olur peki diye soruyoruz.
Tipik eski kafa...
İstemezüüükkk.
Sonra ne oluyor?
Belediye ya da taşeron eli ile hayvanların başına bir iş geldiğinde buna tepki gösteren, toplanan, hak arama mücadelesine giren insanlar göz altına alınıyor, su sıkılıyor üzerlerine.
Anayasal hakkı olan toplantı ve gösteri hakkı yasaklanıyor.
Gençler fişleniyor, tutuklanıyorlar.
Devletimizin polisine ve askerine saygımızın ölçüsü sonsuzdur, bilenler bilir.
Kanunsuz ve kuralsız hiç bir durumun içinde olmadık, olmayacağız da, Allahın izniyle.
Fakat istekler ve talepler karşısında, halka arz makamında oturanlar, talep edenleri şeytanlaştırmaya çalışırsa milletin vicdanında yargılanmaya ve suçlu bulunmaya maruz kalacaklardır.
Çözüm mü?
Biraz anlayış, hoşgörü veeeee birbirini amasız fakatsız dinlemekten geçiyor .
Sayın Kaymakamımız ve Sayın Belediye Başkanım...
Bekliyoruz...
- Şam - p i y o n / 16.04.2025
- Yorgan için pireyi yakmak / 15.04.2025
- Gülhan / 13.04.2025
- Kirazpınar / 11.04.2025
- Kreş / 10.04.2025
- Tavşanlı Köyü / 09.04.2025
- Dört ayaklı canlılar / 08.04.2025
- Torpil ve kızkaçıran / 07.04.2025
- Kadıllı Köyü / 05.04.2025