Cumhuriyet'in 80. yaşında Türkiye'nin manzarası kadar, 30. kurultayını geçen hafta yapan "CHP'nin manzarası"nın ele alınması gerektiği kanaatindeyim.
Zira CHP, Türkiye'nin bugün gelinen noktalara sürüklenişine "kamu gücüyle hatırı sayılır nispette katkı"da bulunan en köklü siyasi kurumlardan biridir.
CHP kurultayı, parti programı ve kurmayları bağlamında ciddi bir oto kritik imkânı sağlamaktan uzaktı. Kurultay, adeta "şef seçimi"ni garanti edecek tüzük değişikliği ve blok liste tartışmalarına kilitlendi. CHP'nin programını ve Halk Fırkası'na nispetle çoook ama çok değişime uğramış söylemlerini tartışmaya, projelerinin olup olmadığını sormaya bile vakit kalmadı.
Bu CHP, Halk Fırkası değil?
Kuruluş, ilk program ve ilkesel bağlamda ele alındığında Mustafa Kemal Atatürk'ün fırkası olarak bilinen CHP, Deniz Baykal'ın CHP'si olamaz. Ya da bu CHP, eskinin Halk Fırkası değildir.
Türk Milleti'nin egemenliğine kast eden AB'ye en az AKP kadar teşne olmuş CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün fırkası olamaz. Sevr'in hortlatılması sürecine dönüşen Kopenhag kriterleri dayatmacısı AB'nin talimatları ve manda baskıları karşısında "tık" bile demeyen, bilakis eski koalisyon ortakları gibi bu uğurda "uyum"u asla elden bırakmayan CHP, bağımsızlık sevdalısı Atatürk'ün fırkası olamaz. Duyun-i Umumiye edasıyla ülke kaynaklarımızı tüketmeye kararlı IMF'nin yoldaşı olan, IMF'nin dervişlerini baştâcı edinerek hayatını devam ettirmeye çalışan CHP, "Askeri zaferlerimizi iktisadi ve siyasi bağımsızlığımızla taçlandırmamız şarttır, iktisadi bağımsızlığı olmayan milletin siyasi bağımsızlığı olmaz" diyen Atatürk'ün fırkası olamaz. Hele de Milli Ekonomik modelsiz bir parti, Kemal Atatürk'ün fırkası olamaz. Halk Partili dostlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz hiiiç kendilerini avutmasınlar.
Bu bağlamda halkın tek partisi vardır o da BTP'dir.
CHP ve AKP aynı
akıntıya kürek çekiyorlar
CHP ile AKP arasında, belki renk tonu hariç hiçbir fark yoktur. CHP, halkın partisi olmaktan ziyade en az AKP kadar AB'nin, IMF'nin partisi konumundadır.
Bu biraz da uzun süreden beri CHP'ye damgasını vuran sayın Deniz Baykal'ın ilke ve idaresinden kaynaklanmaktadır herhalde.
Nitekim Milletimizin dini ve değerleri hususunda, "Pavlov'un denekleri kabilinden irtica hassasiyetli halktan kopuk ve cahil kimi mahut odaklar"dan daha ziyade "irtica fobisi" taşıyan CHP kurmayları, mesela misyonerlik ve Moon hususunda aynı hassasiyeti taşımamaktadırlar. İlginçtir, AB'ci AKP de bu hassasiyetten yoksundur.
"Unification Church-Birleşik Kilise" öğretisinin sahibi Moon'un kurumlarında başköşede adı geçtiği halde milletimize kendini öz be öz Türk diye takdim etme maharetini gösterenler, CHP'nin baş köşesinde işgal etmektedirler. AKP'de de benzer durum hâkimdir.
Moon'un toplantılarını onurlandırdığı konuşulan liderlerden biri de Baykal'dır. Bu çizgi, sayın Baykal'ı, Türkiye'yi Vatikan vizesiyle AB'ye sokmada kararlı "diyalogcu kadrolar"la, Başbakan Tayyip Erdoğan'la aynı adreste buluşturabilir. Ama Halk Fırkası'nın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'le asla buluşturamaz.
Bu çağda hâlâ şeflik özlemi?
Kurultay'daki söylemlerinin satıraraları, Baykal'ın CHP'yi Atatürk'ün idaresindeki Halk Fırkası'ndan ziyade İsmet İnönü'nün şefliğindeki fırkaya dönüştürmeye çalıştırdığının ipuçlarını sunuyor. Baykal, CHP'ye yazık ediyor, halka yazık ediyor.
Şef seçimi, pardon Genel Başkan adaylığı ve seçimine ilişkin tüzük değişikliğinin yanı sıra Baykal'ın kurultaydaki söylemi, CHP'de Mustafa Kemal çizgisinden İsmet İnönü çizgisine tam çark sinyalleri verdi.
Baykal konuşmasının en vurgulu yerinde "Biz değişmeye değil, toplumu değiştirmeye geldik" diye haykırıyordu. Bu "toplumu değiştirme" vurgusu, AKP'nin "Hıristiyan AB" sevdasını andıran AB'sel dönüşümü kadar, milletimizin köklerinden kopuk ve halkımızın onayından uzak AB'sel dayatmaları onaylamaya içeriyordu. Bu bağlamda AB'ci ve toplumu değiştirme sevdalısı CHP, bu söylemle milletimizden de kopup uzaklaşıyordu.
"Kimse işitmesin, millet düşmanınızdır"
Milli Mücadele yılları ve Lozan günlerindeki bağımsızlık gayreti içindeki İnönü'nün eline bugünün AB'ci-IMF'ci CHP kurmayları su bile dökemezler? Lakin, vakıayı tespit bağlamında CHP'deki bu halktan kopma ve milletimizden uzaklaşma tablosu, bana İnönü'nün temel çizgisini bir estantaneyle hatırlattı?
Hikmet Bila'nın Taner Timur'dan naklen "CHP: 1919-1999" adlı çalışmasının başına (s. 13) aldığı ilginç tablo şu:
"İsmet Paşa, İnönü Savaşları sırasında, Bursa'dan geriye dönen bir kafileyi durdurarak, subayları bir taraf çeker ve onlara şöyle der: 'İçinde bulunduğunuz vaziyeti bilesiniz. Padişah düşmanınızdır. Yedi düvel düşmanınızdır. Bana bakın, kimse işitmesin, millet düşmanınızdır."
Cumhuriyetimizin 80. yılında milletimiz, AB'ci, IMF'ci CHP ve AKP arasında adeta can çekişmektedir.
Baykal, eski tüfek sol cenahtan din düşmanlığı ve irtica şamarlarıyla bunaltılan milletimizin, yeni yetme sağ taraftan AB bahanesiyle Vatikan rıhtımına ve papazların kucağına sürüklenmesi oyununu fark ettiği an, AB'ye hayır dediği ve topyekün halkla kucaklaştığı gün Türkiye rahat bir nefes alacaktır. Milletimiz, devletimiz, Cumhuriyetimiz, topraklarımız ve kaynaklarımız üzerinde hesabı olanlar sukût-i hayale uğrayacaklardır.
Ancak 30. kurultayındaki tablosu ve işbaşındaki ahvali ile CHP milletimizin değil, hesabı olanların iştahlarını kabartıyor. Evet, Cumhuriyetimizin 80. yılında CHP de bu muhasebeyi çok iyi yapmalı.
80. yılında Cumhuriyet Bayramınızı kutlar, Bağımsız Türkiye yolunda daha nice nice bayramlar yaşamanızı dilerim...
Zira CHP, Türkiye'nin bugün gelinen noktalara sürüklenişine "kamu gücüyle hatırı sayılır nispette katkı"da bulunan en köklü siyasi kurumlardan biridir.
CHP kurultayı, parti programı ve kurmayları bağlamında ciddi bir oto kritik imkânı sağlamaktan uzaktı. Kurultay, adeta "şef seçimi"ni garanti edecek tüzük değişikliği ve blok liste tartışmalarına kilitlendi. CHP'nin programını ve Halk Fırkası'na nispetle çoook ama çok değişime uğramış söylemlerini tartışmaya, projelerinin olup olmadığını sormaya bile vakit kalmadı.
Bu CHP, Halk Fırkası değil?
Kuruluş, ilk program ve ilkesel bağlamda ele alındığında Mustafa Kemal Atatürk'ün fırkası olarak bilinen CHP, Deniz Baykal'ın CHP'si olamaz. Ya da bu CHP, eskinin Halk Fırkası değildir.
Türk Milleti'nin egemenliğine kast eden AB'ye en az AKP kadar teşne olmuş CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün fırkası olamaz. Sevr'in hortlatılması sürecine dönüşen Kopenhag kriterleri dayatmacısı AB'nin talimatları ve manda baskıları karşısında "tık" bile demeyen, bilakis eski koalisyon ortakları gibi bu uğurda "uyum"u asla elden bırakmayan CHP, bağımsızlık sevdalısı Atatürk'ün fırkası olamaz. Duyun-i Umumiye edasıyla ülke kaynaklarımızı tüketmeye kararlı IMF'nin yoldaşı olan, IMF'nin dervişlerini baştâcı edinerek hayatını devam ettirmeye çalışan CHP, "Askeri zaferlerimizi iktisadi ve siyasi bağımsızlığımızla taçlandırmamız şarttır, iktisadi bağımsızlığı olmayan milletin siyasi bağımsızlığı olmaz" diyen Atatürk'ün fırkası olamaz. Hele de Milli Ekonomik modelsiz bir parti, Kemal Atatürk'ün fırkası olamaz. Halk Partili dostlarımız, ağabeylerimiz, kardeşlerimiz hiiiç kendilerini avutmasınlar.
Bu bağlamda halkın tek partisi vardır o da BTP'dir.
CHP ve AKP aynı
akıntıya kürek çekiyorlar
CHP ile AKP arasında, belki renk tonu hariç hiçbir fark yoktur. CHP, halkın partisi olmaktan ziyade en az AKP kadar AB'nin, IMF'nin partisi konumundadır.
Bu biraz da uzun süreden beri CHP'ye damgasını vuran sayın Deniz Baykal'ın ilke ve idaresinden kaynaklanmaktadır herhalde.
Nitekim Milletimizin dini ve değerleri hususunda, "Pavlov'un denekleri kabilinden irtica hassasiyetli halktan kopuk ve cahil kimi mahut odaklar"dan daha ziyade "irtica fobisi" taşıyan CHP kurmayları, mesela misyonerlik ve Moon hususunda aynı hassasiyeti taşımamaktadırlar. İlginçtir, AB'ci AKP de bu hassasiyetten yoksundur.
"Unification Church-Birleşik Kilise" öğretisinin sahibi Moon'un kurumlarında başköşede adı geçtiği halde milletimize kendini öz be öz Türk diye takdim etme maharetini gösterenler, CHP'nin baş köşesinde işgal etmektedirler. AKP'de de benzer durum hâkimdir.
Moon'un toplantılarını onurlandırdığı konuşulan liderlerden biri de Baykal'dır. Bu çizgi, sayın Baykal'ı, Türkiye'yi Vatikan vizesiyle AB'ye sokmada kararlı "diyalogcu kadrolar"la, Başbakan Tayyip Erdoğan'la aynı adreste buluşturabilir. Ama Halk Fırkası'nın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'le asla buluşturamaz.
Bu çağda hâlâ şeflik özlemi?
Kurultay'daki söylemlerinin satıraraları, Baykal'ın CHP'yi Atatürk'ün idaresindeki Halk Fırkası'ndan ziyade İsmet İnönü'nün şefliğindeki fırkaya dönüştürmeye çalıştırdığının ipuçlarını sunuyor. Baykal, CHP'ye yazık ediyor, halka yazık ediyor.
Şef seçimi, pardon Genel Başkan adaylığı ve seçimine ilişkin tüzük değişikliğinin yanı sıra Baykal'ın kurultaydaki söylemi, CHP'de Mustafa Kemal çizgisinden İsmet İnönü çizgisine tam çark sinyalleri verdi.
Baykal konuşmasının en vurgulu yerinde "Biz değişmeye değil, toplumu değiştirmeye geldik" diye haykırıyordu. Bu "toplumu değiştirme" vurgusu, AKP'nin "Hıristiyan AB" sevdasını andıran AB'sel dönüşümü kadar, milletimizin köklerinden kopuk ve halkımızın onayından uzak AB'sel dayatmaları onaylamaya içeriyordu. Bu bağlamda AB'ci ve toplumu değiştirme sevdalısı CHP, bu söylemle milletimizden de kopup uzaklaşıyordu.
"Kimse işitmesin, millet düşmanınızdır"
Milli Mücadele yılları ve Lozan günlerindeki bağımsızlık gayreti içindeki İnönü'nün eline bugünün AB'ci-IMF'ci CHP kurmayları su bile dökemezler? Lakin, vakıayı tespit bağlamında CHP'deki bu halktan kopma ve milletimizden uzaklaşma tablosu, bana İnönü'nün temel çizgisini bir estantaneyle hatırlattı?
Hikmet Bila'nın Taner Timur'dan naklen "CHP: 1919-1999" adlı çalışmasının başına (s. 13) aldığı ilginç tablo şu:
"İsmet Paşa, İnönü Savaşları sırasında, Bursa'dan geriye dönen bir kafileyi durdurarak, subayları bir taraf çeker ve onlara şöyle der: 'İçinde bulunduğunuz vaziyeti bilesiniz. Padişah düşmanınızdır. Yedi düvel düşmanınızdır. Bana bakın, kimse işitmesin, millet düşmanınızdır."
Cumhuriyetimizin 80. yılında milletimiz, AB'ci, IMF'ci CHP ve AKP arasında adeta can çekişmektedir.
Baykal, eski tüfek sol cenahtan din düşmanlığı ve irtica şamarlarıyla bunaltılan milletimizin, yeni yetme sağ taraftan AB bahanesiyle Vatikan rıhtımına ve papazların kucağına sürüklenmesi oyununu fark ettiği an, AB'ye hayır dediği ve topyekün halkla kucaklaştığı gün Türkiye rahat bir nefes alacaktır. Milletimiz, devletimiz, Cumhuriyetimiz, topraklarımız ve kaynaklarımız üzerinde hesabı olanlar sukût-i hayale uğrayacaklardır.
Ancak 30. kurultayındaki tablosu ve işbaşındaki ahvali ile CHP milletimizin değil, hesabı olanların iştahlarını kabartıyor. Evet, Cumhuriyetimizin 80. yılında CHP de bu muhasebeyi çok iyi yapmalı.
80. yılında Cumhuriyet Bayramınızı kutlar, Bağımsız Türkiye yolunda daha nice nice bayramlar yaşamanızı dilerim...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019