Başbakan Davutoğlu, seçimlere yaklaştığımız şu günlerde bir takım sosyal yardımlar yapacağını açıklıyor. Neymiş efendim, doğum yapan ailelere "çocuk yardımı" yapılacakmış; ilk çocukta 300 TL, ikincide 400 TL ve üçüncüde ise 600 TL doğrudan anneye yardım yapılacakmış. Davutoğlu sonradan yaptığı açıklamada da bu çocuk yardımının gurbetçi annelere de verileceğini ifade etti. AKP hükümeti bunu verebilir mi ya da verirse sürekli olur mu, bunun faturasını kim öder dilerseniz ekonomi rakamlarıyla bir değerlendirelim.Bir düşünün? 1 trilyon 600 milyar lira civarında milli gelirimiz var.İktisat kurallarına göre bu milli gelirin tüketim karşılığının olabilmesi için piyasada dolaşması gereken para en az bunun yüzde 35'i kadar olmalı, yani 560 milyar lira piyasada para dolaşmalı.Fakat Aralık 2014 itibarıyla emisyon hacmi yani piyasada dolanan para 80 milyar lira?Ülkemizde emek ve üretim devreye konulmuş ama onu satın alabilecek para piyasada yok, en az 480 milyar lira eksik var. Bu talep açığı, dışarıdan alınan faizli borçlarla, kredi kartları ve kredilerle kapatılmaya çalışıldı. Üreten borçlanarak ürettiği gibi, tüketen de borçlanarak tüketti.Hükümet açığı borç alarak kapatmaya çalıştığı için borçlar 800 milyar doları aştı.Geliri adil bir şekilde paylaştırması gerekirken, vatandaşlarına sosyal devlet olmanın gereğini yapmayarak borç yükünü ve bu borçların faizlerini tabana yaydı.Hükümet bir taraftan senyoraj gelirini kullanmadı, bir taraftan karlı kamu kuruluşlarını haraç mezat satarak gelir elde etme yoluna gitti, diğer taraftan da madenlerini toprak fiyatına yabancılara devretti.Geriye sadece ağırlığı tüketim üzerinden alınan vergiler ve de cezalar kaldı.Şimdi bu tabloyu önünüze koyun ve lütfen Başbakan Davutoğlu'nun yukarıdaki vaadini bir değerlendirin.Senyoraj gelirlerinin, maden gelirlerinin kullanılmadığı, karlı kamu kuruluşlarının ise elimizden çıktığı, alınan faizli borçlarla dönen bir ekonomide, bütçe her geçen gün daha da fazla açık verirken bu ekstra gider nasıl karşılanacak?Elbette ki vatandaştan alınan vergi ve cezaları artırarak?Yani hükümet bir taraftan sosyal bir proje uyguluyormuş gibi seçimde parsayı toplayacak, diğer taraftan ise bunun faturasını yine millete ödettirecek.TOKİ projesini bir hatırlayın. Normalde bu proje durumu olmayan vatandaşlara ev sağlama amaçlıydı. Ama zaman içerisinde gördük ki 50-60 milyar liraya mal edilen daireler 150-200 milyar liraya satılarak birileri için ayrıca bir gelir kapısı haline geldi. Sonradan öğreniyoruz ki bu binalarda kullanılan malzemeler de kaliteli değilmiş. Vatandaş hem kalitesiz binalara mahkum edildi hem de faizli kredi batağının içine çekildi.Bu sosyal projelerin asılları elbette ki böyle değil, hükümet Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden (MEM) aşırarak bunları açıklıyor ama Sayın Baş'ın dediği gibi sadece sonucu kopya çekiyor. Halbuki bu projeleri ve çok daha ötesini gerçekleştirebilmek için Milli Ekonomi Modeli'nin diğer kurallarının da uygulanması gerekiyor. Bunu da ancak bu modelin Sahibi ve O'nun kadrosu gerçekleştirebilir.Davutoğlu'nun açıkladığı projenin orijinali MEM'de şöyle:Doğum yapan her anneye 15 bin lira doğum ikramiyesi, doğan her çocuğa 18 yaşına gelinceye kadar 250 TL her ay çocuk parası, annelere ise Ev Hanımı Meslek Maaşı ve Vatandaşlık Maaşı olarak her ay 1000 lira maaş bağlanacak.Davutoğlu 300 TL bile veremez verse de bunun faturasını vergi ve ceza olarak vatandaşın sırtına yükler ama Prof. Dr. Baş Milli Ekonomi Modeli ile bu bahsedilen maaşların çok daha fazlasını rahatlıkla verebilir, neden mi?Çünkü MEM'de emek ve üretimin karşılığı senyoraj devreye konulacak ve bu gelir bri vesileyle, bu tür sosyal projelerle tabana yayılacak, vatandaşın cebine konulacak. Dahası, devlet 3 katrilyon dolarlık maden rezervini devlet-millet ortaklığıyla işleterek hem kendisi güçlü olacak hem de vatandaşını zengin yapacak.MEM'de sosyal devlet projelerinin hayata geçirilmesi üretilen mal ve emeğin talep bulması için olmazsa olmaz bir ekonomi kuralıdır.Yani hükümet vatandaşına sadece bir seçim yatırımı olarak içi boş vaatlerde bulunurken, MEM, sosyal devlet projelerini ekonomi sisteminin bir gereği olarak görüyor.Bu açıdan da bakıldığında, "oylar boşa gitmesin" mantığıyla AKP hükümetine verilen her oy boşa giden oydur; MEM'i hayata geçirecek tek siyasi hareket olan Bağımsız Türkiye Partisi'ne (BTP) atılan bir oy dahi olsa doludur.Seçimimiz, "projesi olan" olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025