Bor madeni, B simgesiyle gösterilen sert yapılı ve ısılara karşı dayanıklı olan bir elementtir. Adı son yılllarda oldukça gündeme gelmesine rağmen, bor madeninin geçmişi 4000 yıla dayanır.
Tarihçesinde ilk kez Tibet'te kullanıldığı ifade ediliyor.
Daha sonraları Hititler ve Sümerliler gümüş ve altın işçiliğinde; Araplar ilaç ile alakalı işlerinde, eski Yunanlılar temizlikte; Romalılar cam işlemelerinde, Mısırlılar mumyalamada kullanmışlar.
Bor tabiatta saf halde bulunmuyor, değişik bileşikler halinde bulunuyor. Örneğin, boraks, kermit, kolemanit, borasit gibi…
Türkiye bor zengini; dünya bor rezervinin yüzde 74'ü ülkemizde… Üstelik her geçen gün yeni rezervler bulunmaya devam ediyor, yani bu oran giderek artıyor.
Ülkemizde bor çıkan yerler; Bigadiç, Emet, Kırka, Kestelek, Bandırma'dır.
Ülkemizde 1 milyar ton B2O3 bulunmaktadır.
Peki, bor madenini ne kadar çıkartıyoruz, nasıl satıyoruz?
Bor pazarında yüzde 57 ile zirvede olan Eti Maden İşletmeleri, 2017 yılında 2,2 milyon ton bor satışıyla tüm zamanların en büyük satış rekorunu kırdı.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Saç bu konuda şunları söyledi:
"Ürettiğimiz ürünlerin yüzde 97'sini 100'den fazla ülkeye ihraç ederek ülke ekonomisine ve refahına katkı sağlıyoruz…2017 yılında 2,2 milyon ton bor madeni satışıyla tüm zamanların en büyük satış rekorunu kırdık. 890 milyon dolar hâsılat elde edilmiş, bunun da 823 milyon doları yurt dışı satışlarından elde edilerek ülkemize döviz girmesine ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlanmıştır." (https://www.dunya.com/sirketler/bor-madeni-satislari-tum-zamanlarin-rekorunu-kirdi-haberi-405704)
Bor zenginiyiz ama maalesef bor madenini işleyip satmak yerine, ağırlıklı olarak rafine edip hammadde şeklinde satıyoruz. Bu sebeple dünyada satılan bor madeninin yüzde 95'i bizim ama karın sadece yüzde 5'i bize ait.
Bor madeni işlendiği zaman bakın hangi fiyatlardan satılıyor:
Amorf bor, askeri sahada, 2 milyon dolar/ton
Kristalin bor, lazer teknolojisinde, 5 milyon dolar/ton
Ferrobor, trafolarda elektronik cihazlarda, 200 bin dolar/ton
Bor triklorür, 63 bin dolar/ton
Sodyum bor hidrür, 46 bin dolar/ton
Çinko borat, 2500 dolar/ton…
2017 yılında 2,2 milyon ton bor satmışız. Değil yukarıdaki fiyatlardan, tonunu 1000 dolara satabilmiş olsaydık en az 2,2 milyar dolar bir gelirimiz olurdu.
Ki 1 tonu 2 milyon dolar olan bor mamülleri var. Ve yetkililerin açıklamalarına bakılırsa bizler sadece 890 milyon dolar gelir elde edebilmişiz.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'ne baktığınızda özelde bor madeni, genelde ise madencilik politikası ile ilgili çok önemli bilgilere ulaşabilirsiniz. (Bakınız, Milli Ekonomi Modeli, s.269-290)
Bor kullanıldığı sahalarda alternatifi olmayan bir maddedir.
Bor madeninin başlıca kullanım sahaları şunlardır:
Cam sanayi, seramik sanayi, nükleer sanayi, uzay ve havacılık sanayi, askeri ve zırhlı araçlar, elektronik-elektrik ve bilgisayar sanayi, iletişim araçları, inşaat-çimento sektörü, metalürji, enerji sektörü, otomobil sanayi, tekstil sektörü, ilaç ve kozmetik sanayi, tıp, kimya sanayi, temizleme ve beyazlatma sanayi, tarım sektörü, kağıt sanayi, koruyucu, fiber optik, kauçuk ve plastik sanayi, fotoğrafçılık, patlayıcı maddeler, petrol boyaları, zımpara ve aşındırıcılar, manyetik cihazlar, otomotivde hidrojen yakıt pilleri…
Esasen kullanım alanları, değeri ve alternatifsizliği açıkça göstermektedir ki, bor madeni altından da, elmastan da değerli ve stratejik öneme sahip bir madendir ve dünya rezervinin çoğu bizdedir.
Ülkelerin sadece doğalgaz ve petrolle dünya politikalarına yön verdiği düşünüldüğünde, teknolojinin olmazsa olmazı, geleceğin de yakıtı olan bor madeninde, en fazla rezerve sahip olmasına rağmen Türkiye'nin "etkisiz eleman" olması gerçekten düşündürücüdür.
Kaynak arıyorsunuz, alın size kaynak…
Hidrojen pilleri hariç bor cevherimizin işlenmiş piyasa değeri 1 katrilyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Hidrojen yakıt pili olarak değerlendirildiğinde, değeri hesaplanamayacak kadar büyüktür.
Elimizin altındaki bu cevheri gören Prof. Dr. Haydar Baş cevherini görecek bir millet lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025