Parkta oynayan çocuğa maymun saldırdı!
Nerede mi? Vahşi Afrika'da değil, Hindistan'da da değil, İstanbul'da elbette, Huzurlu-İstikrarlı Türkiye'de!..
Şaşırdım mı? Hayır! "Şaşırırsam Şaşırın!" demiştim zamanından çok önce!
Şaşıran var mı? Ona da hayır!
Bir memleketteyiz ki:
Kadın, erkekler tarafından öldürülüyor, adına "Töre" veya "Namus" deniliyor!
Evine barkına düşkün evcimen adamlar, hırsız tarafından öldürülüyor! Katil, yatak odasına girmemişse, müdahale bile edemiyor yasalar gereği!
Alemci, gezme-tozmayı, yiyip-içmeyi seven, şehir zorbaları tarafından öldürülüyor adına racon veya kabadayılık deniliyor!
Sürücü, şoför, bir başka kural tanımaz şoför tarafından öldürülüyor, adına trafik kazası deniliyor!
Yaya kaldırımında, otobüs durağında bekleyenler, parayla ehliyet almış maganda sürücüler tarafından öldürülüyor, adına kader deniliyor!
Toplu Taşıma Aracı metrobüs, hareket halindeki aracın şoförüne saldıran bir beyni yanmış bir psikopat yüzünden iki katlı Halk Otobüsüne çarpıp duruncaya kadar 4-5 arabayı eziyor içinde sürücüleri ve yolcularıyla adı kaza!
Çocuklar; sokakta trafik kazalarında veya cinsi sapık saldırılarında veya düğünde coşan şehir magandalarının kurşunlarıyla ölüyor, yetmez gibi parkta maymun saldırısına uğruyor! Hayrettir ki, Afrika'nın vahşi maymunları saldırmıyor, İstanbul'un evcilleşmiş maymunu saldırıyor!
Askerler, Polisler; terörist veya eşkıya mermileriyle, bombalarıyla, kahpe tuzaklarıyla her gün üçer-beşer can veriyor, "Şehit oldu!" tesellisiyle...
Milletvekili dokunulmaz, bir başka milletvekili dokunulmazın yumruğuyla ölüyor adına demokrasi münakaşası deniliyor!
Ölümden kaçışın mümkün olmadığını biliyoruz ama çok zor yaşadığımız bir ülkede, çok kolay ölüyoruz yahu!
Gâvuristanda gâvur ellerinde ölüm döşeğinde bir insan aylarca, hatta yıllarca yaşarken aslan gibi adamlar olarak ayakta ve çok kolay ölüyoruz yahu!
Ve bütün bunların olduğu, artık 8-10 Şehit haberinin sıradanlaştığı bir ülkedeyiz ve şükürler olsun ülkemizde "Huzûr ve İstikrar" var!
Çıkardıkları âdil olmayan "Torba Yasalar"la kuru ile yaşı aynı ateşte yakan; suçlu ile Güvenlik görevlisini aynı şartlarda yargılayan; kazanan-çalanlardan vergi alamayan, vergi kaçıranı üç-beş oy uğruna affeden ve kazanan-çalanlardan değil kazanamayan bordro mahkumlarından vergi adıyla haraç alan; vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlayamayan ama; "Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin" diye dayatan; "Ya bizdensin, ya da düşman" zorbalığı ile ülkeyi yönetemeyenleri, girdikleri bütün seçimlerde açık ara kazandırarak seçen ve can yakan bu uygulamalara; "Huzur ve İstikrar" dedirttiren de "İleri Demokrasi" bekleyen sarhoş ahâli!..
Ölmenin-öldürmenin sıradan, hayatta kalmanın yaşamanın mucizeden sayıldığı, Müslüman İleri Demokratlar tarafından yönetilen bir ülkede, "Huzur ve İstikrar" içinde bir an önce ölmek için yarıştayız!
Zor Dostum, zor!
Hayatta kalmanın, akşam ayrıldığın arkadaşınla ertesi gün canlı olarak görüşmenin mucizeden ve şanstan sayıldığı günler yaşıyoruz!
İçişleri-Dahiliye bu haldeyken Hariciyemiz ne halde?
Kavgalı olmadığımız komşumuz yok!
Onlarca yıldır fiilen savaştığımız teröristlere silah ve mühimmat desteği yapan müttefik(!)imiz var!
Düşmanımızı silahlandıran Hıristiyan müttefikimiz(!)in Müslüman müttefikinin millî gününde kılıçla yaş pasta kesen müthiş hariciyecilerimiz var!
Ağlanacak halimize gülen, gülünmesi gereken istisnai hallerde sinir krizi geçirip hıçkırıklarla ağlayan; ne zaman, nerede, ne yapacağı asla tahmin edilemeyen çılgın bir toplum olduk!
Milletliğimizi kaybettik!
Hakimiyetin kimde olduğu belli olmayan bir yönetimsizlikle Devletliğimiz can çekişiyor!
Kaçan, kovalayan belli değil!
Kaçan da, kovalayan da "Allah" diyor!
Oy vermediğimiz ama seçilmiş dokunulmazların, evimizde otururken bile zulmünü hak edecek ne günah işledik diye sorguluyorum!
Sorular, sorular, sorular peş-peşe, sayısız ama cevap yok!
İşsizlik % 20..
Resmî verilere göre Yoksulluk Sınırı: 4.435 TL.
Açlık Sınırı: 1.361 TL.
Ve Asgari Ücret: 1.300 TL. Açlık Sınırının da altında!
Açlığa mahkûm milyonların, yoksullaşarak 4.435 TL almalarına bile razı değiller!
Ne oluyor? Yukarıdan aşağı, tepe-taklak hızla yuvarlanarak nereye gidiyoruz?
Aynı sokakta Şehit Cenazesi varken, 50-60 metre ötede düğün yapılabilen, komşuluğun bittiği; insanlığın insanlarca katledildiği çılgın ve maalesef -80 milyonluk- çok kalabalık bir güruha dönüştük!
Oysa; "Para cimride, silah korkakta, yönetim cahilde olursa düzen bozulur" biliyoruz!
Ve "Toplumlar, layık oldukları şekilde yönetilirler" gerçeğini de biliyoruz!
Binmişiz bir alâmete... Allah sonumuzu hayretsin..
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ..
Nerede mi? Vahşi Afrika'da değil, Hindistan'da da değil, İstanbul'da elbette, Huzurlu-İstikrarlı Türkiye'de!..
Şaşırdım mı? Hayır! "Şaşırırsam Şaşırın!" demiştim zamanından çok önce!
Şaşıran var mı? Ona da hayır!
Bir memleketteyiz ki:
Kadın, erkekler tarafından öldürülüyor, adına "Töre" veya "Namus" deniliyor!
Evine barkına düşkün evcimen adamlar, hırsız tarafından öldürülüyor! Katil, yatak odasına girmemişse, müdahale bile edemiyor yasalar gereği!
Alemci, gezme-tozmayı, yiyip-içmeyi seven, şehir zorbaları tarafından öldürülüyor adına racon veya kabadayılık deniliyor!
Sürücü, şoför, bir başka kural tanımaz şoför tarafından öldürülüyor, adına trafik kazası deniliyor!
Yaya kaldırımında, otobüs durağında bekleyenler, parayla ehliyet almış maganda sürücüler tarafından öldürülüyor, adına kader deniliyor!
Toplu Taşıma Aracı metrobüs, hareket halindeki aracın şoförüne saldıran bir beyni yanmış bir psikopat yüzünden iki katlı Halk Otobüsüne çarpıp duruncaya kadar 4-5 arabayı eziyor içinde sürücüleri ve yolcularıyla adı kaza!
Çocuklar; sokakta trafik kazalarında veya cinsi sapık saldırılarında veya düğünde coşan şehir magandalarının kurşunlarıyla ölüyor, yetmez gibi parkta maymun saldırısına uğruyor! Hayrettir ki, Afrika'nın vahşi maymunları saldırmıyor, İstanbul'un evcilleşmiş maymunu saldırıyor!
Askerler, Polisler; terörist veya eşkıya mermileriyle, bombalarıyla, kahpe tuzaklarıyla her gün üçer-beşer can veriyor, "Şehit oldu!" tesellisiyle...
Milletvekili dokunulmaz, bir başka milletvekili dokunulmazın yumruğuyla ölüyor adına demokrasi münakaşası deniliyor!
Ölümden kaçışın mümkün olmadığını biliyoruz ama çok zor yaşadığımız bir ülkede, çok kolay ölüyoruz yahu!
Gâvuristanda gâvur ellerinde ölüm döşeğinde bir insan aylarca, hatta yıllarca yaşarken aslan gibi adamlar olarak ayakta ve çok kolay ölüyoruz yahu!
Ve bütün bunların olduğu, artık 8-10 Şehit haberinin sıradanlaştığı bir ülkedeyiz ve şükürler olsun ülkemizde "Huzûr ve İstikrar" var!
Çıkardıkları âdil olmayan "Torba Yasalar"la kuru ile yaşı aynı ateşte yakan; suçlu ile Güvenlik görevlisini aynı şartlarda yargılayan; kazanan-çalanlardan vergi alamayan, vergi kaçıranı üç-beş oy uğruna affeden ve kazanan-çalanlardan değil kazanamayan bordro mahkumlarından vergi adıyla haraç alan; vatandaşın mal ve can güvenliğini sağlayamayan ama; "Dostumu dost, düşmanımı düşman belleyin" diye dayatan; "Ya bizdensin, ya da düşman" zorbalığı ile ülkeyi yönetemeyenleri, girdikleri bütün seçimlerde açık ara kazandırarak seçen ve can yakan bu uygulamalara; "Huzur ve İstikrar" dedirttiren de "İleri Demokrasi" bekleyen sarhoş ahâli!..
Ölmenin-öldürmenin sıradan, hayatta kalmanın yaşamanın mucizeden sayıldığı, Müslüman İleri Demokratlar tarafından yönetilen bir ülkede, "Huzur ve İstikrar" içinde bir an önce ölmek için yarıştayız!
Zor Dostum, zor!
Hayatta kalmanın, akşam ayrıldığın arkadaşınla ertesi gün canlı olarak görüşmenin mucizeden ve şanstan sayıldığı günler yaşıyoruz!
İçişleri-Dahiliye bu haldeyken Hariciyemiz ne halde?
Kavgalı olmadığımız komşumuz yok!
Onlarca yıldır fiilen savaştığımız teröristlere silah ve mühimmat desteği yapan müttefik(!)imiz var!
Düşmanımızı silahlandıran Hıristiyan müttefikimiz(!)in Müslüman müttefikinin millî gününde kılıçla yaş pasta kesen müthiş hariciyecilerimiz var!
Ağlanacak halimize gülen, gülünmesi gereken istisnai hallerde sinir krizi geçirip hıçkırıklarla ağlayan; ne zaman, nerede, ne yapacağı asla tahmin edilemeyen çılgın bir toplum olduk!
Milletliğimizi kaybettik!
Hakimiyetin kimde olduğu belli olmayan bir yönetimsizlikle Devletliğimiz can çekişiyor!
Kaçan, kovalayan belli değil!
Kaçan da, kovalayan da "Allah" diyor!
Oy vermediğimiz ama seçilmiş dokunulmazların, evimizde otururken bile zulmünü hak edecek ne günah işledik diye sorguluyorum!
Sorular, sorular, sorular peş-peşe, sayısız ama cevap yok!
İşsizlik % 20..
Resmî verilere göre Yoksulluk Sınırı: 4.435 TL.
Açlık Sınırı: 1.361 TL.
Ve Asgari Ücret: 1.300 TL. Açlık Sınırının da altında!
Açlığa mahkûm milyonların, yoksullaşarak 4.435 TL almalarına bile razı değiller!
Ne oluyor? Yukarıdan aşağı, tepe-taklak hızla yuvarlanarak nereye gidiyoruz?
Aynı sokakta Şehit Cenazesi varken, 50-60 metre ötede düğün yapılabilen, komşuluğun bittiği; insanlığın insanlarca katledildiği çılgın ve maalesef -80 milyonluk- çok kalabalık bir güruha dönüştük!
Oysa; "Para cimride, silah korkakta, yönetim cahilde olursa düzen bozulur" biliyoruz!
Ve "Toplumlar, layık oldukları şekilde yönetilirler" gerçeğini de biliyoruz!
Binmişiz bir alâmete... Allah sonumuzu hayretsin..
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017