Açıklanan son rakamlara göre AB’deki işsizlik oranları ortalama yüzde 11.6 olarak gerçekleşti. İspanya ve Yunanistan’da bu oranlar yüzde 25’leri aşmaktadır.
Ayrıca enflasyon almış başını giderken, bütçe açıkları tarihi rekorlar kırmaktadır.
Yunanistan’ın sağlık bütçesinin kısılması ve doktor ile hemşire kadrolarının yüzde 10 azaltılması istenmektedir. Yetmedi ilaç firmaları, Yunan SSK’sına artık ilaç vermiyor.
İtalya yıllık sadece 50 milyon avro tasarruf edebilmek için 31 vilayetini lağvetti. Böylece idari masraflardan kurtulmayı amaçlıyor. Bir İtalyan şehri olan Venedik’te İsyanlar çıkmış olup halk vergilerini merkeze göndermek yerine bağımsızlık yürüyüşleri yapmaktadır. İspanyada merkezi Barcelona olan Katalan bölgesindeki bağımsızlık talepleri dünden çok daha güçlüdür.
Bunun anlamı şudur: AB kendini feshetmiştir. Neden mi? AB’nin ekonomi kriterlerini belirleyen Maastricht kriterlerine göre
* Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.
* Üye ülke devlet borçlarının GSYİH’sına oranı %60’ı geçmemelidir.
* Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı %3’ü geçmemelidir.
* Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır.
* Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
Lüksemburg gibi nüfusu birkaç yüz bin olan küçücük bir ülkeyi hesaba katmazsak şu anda yukarıdaki kriterleri tutturan hemen hemen hiçbir ülke kalmadı.
Bu gerçekler ortada iken ve AB’nin kuruluş gayeleri olan ABD’ye rakip olacak bir birlik oluşturmak suretiyle küresel bir güç olmak ve avroyu doların karşısında güçlü bir para birimi oluşturmak hedefleri tamamen suya düşmüştür.
Sayın Başbakanımız bütün bu gerçeklere rağmen Berlin’de yapılan toplantıda AB hedeflerini hararetle savundu. 50 yıl kapısında beklettiklerinden ve liderler zirvesine almadıklarından dolayı bol bol dert yandı. Ondan sonra AB’ye 2023 yılına kadar üye olmamız gerektiğini söyledi. Bununla da yetinmeyen Erdoğan, AB’ye yük olmaya değil yük almaya geleceklerini söyleyerek, AB Türkiye’yi almazsa kendisinin kaybedeceğini sözlerine ekledi.
Çökmüş, hedeflerinin ve kuruluş gayesinin anlamını tamamen yitirdiği AB’ye girmeye çalışmanın nasıl bir siyasi duruş olduğunu izah etmek mümkün değildir. Siyasetin gayesi ülke insanına ekonomik ve sosyal refah düzeyini maksimize ederek güven içinde yaşamasını sağlamaktır. AB, kendi vatandaşlarına dahi güven vermezken bize nasıl bir fayda sağlayacak? Siyasilerimiz her attığı adımı milli fayda çerçevesinde atmak ve hesabını vermek zorundadır. AB’nin yükünü almak hangi çıkarımızla örtüşüyor? Anlayan var mı?
Ayrıca enflasyon almış başını giderken, bütçe açıkları tarihi rekorlar kırmaktadır.
Yunanistan’ın sağlık bütçesinin kısılması ve doktor ile hemşire kadrolarının yüzde 10 azaltılması istenmektedir. Yetmedi ilaç firmaları, Yunan SSK’sına artık ilaç vermiyor.
İtalya yıllık sadece 50 milyon avro tasarruf edebilmek için 31 vilayetini lağvetti. Böylece idari masraflardan kurtulmayı amaçlıyor. Bir İtalyan şehri olan Venedik’te İsyanlar çıkmış olup halk vergilerini merkeze göndermek yerine bağımsızlık yürüyüşleri yapmaktadır. İspanyada merkezi Barcelona olan Katalan bölgesindeki bağımsızlık talepleri dünden çok daha güçlüdür.
Bunun anlamı şudur: AB kendini feshetmiştir. Neden mi? AB’nin ekonomi kriterlerini belirleyen Maastricht kriterlerine göre
* Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.
* Üye ülke devlet borçlarının GSYİH’sına oranı %60’ı geçmemelidir.
* Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı %3’ü geçmemelidir.
* Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır.
* Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
Lüksemburg gibi nüfusu birkaç yüz bin olan küçücük bir ülkeyi hesaba katmazsak şu anda yukarıdaki kriterleri tutturan hemen hemen hiçbir ülke kalmadı.
Bu gerçekler ortada iken ve AB’nin kuruluş gayeleri olan ABD’ye rakip olacak bir birlik oluşturmak suretiyle küresel bir güç olmak ve avroyu doların karşısında güçlü bir para birimi oluşturmak hedefleri tamamen suya düşmüştür.
Sayın Başbakanımız bütün bu gerçeklere rağmen Berlin’de yapılan toplantıda AB hedeflerini hararetle savundu. 50 yıl kapısında beklettiklerinden ve liderler zirvesine almadıklarından dolayı bol bol dert yandı. Ondan sonra AB’ye 2023 yılına kadar üye olmamız gerektiğini söyledi. Bununla da yetinmeyen Erdoğan, AB’ye yük olmaya değil yük almaya geleceklerini söyleyerek, AB Türkiye’yi almazsa kendisinin kaybedeceğini sözlerine ekledi.
Çökmüş, hedeflerinin ve kuruluş gayesinin anlamını tamamen yitirdiği AB’ye girmeye çalışmanın nasıl bir siyasi duruş olduğunu izah etmek mümkün değildir. Siyasetin gayesi ülke insanına ekonomik ve sosyal refah düzeyini maksimize ederek güven içinde yaşamasını sağlamaktır. AB, kendi vatandaşlarına dahi güven vermezken bize nasıl bir fayda sağlayacak? Siyasilerimiz her attığı adımı milli fayda çerçevesinde atmak ve hesabını vermek zorundadır. AB’nin yükünü almak hangi çıkarımızla örtüşüyor? Anlayan var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024