Yanılmıyorsam 1991 yılı Aralık ayı idi. Merhum Üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Akçaabat Halk Eğitim Konferans Salonunda "İslam ve Hz. Mevlana" konulu bir konferans vermişti. Ben de Arsin ilçesinden bir minibüs dolusu arkadaş ile konferansa iştirak etmiştim. Katılımcılar arasında merhum babam Hasan Birinci de vardı. Hocam'ı en önde pür dikkat bir şekilde ilk kez dinlemişti.
Evimize dönüp rahmetli babamla hasbihal ederken konferansı ve Haydar Baş hocamızı nasıl bulduğunu sormuştum kendilerine… Cevaben babacığım; "Evladım Haydar Baş hoca insan değil O, Allah'ın meleği… Dünya âlem bir araya gelse onun eline su dökemez…" şeklinde cevap vermişti. Sevgili babam o günden sonra gittiği her yerde ve mekânda muhterem üstadımızı anlatıp insanları bağımsız Türkiye yolunda BTP saflarına davet etmişti. Rahmetli babacığım üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamız için sürekli, "O misali Atatürk gibidir, bu ülkenin tek kurtarıcısı odur" derdi. Rahmetli babamın sevgili Hocamız hakkındaki betimlemesini hiç unutmadım ve unutamam… "O Allah'ın meleğidir…"
Evet sevgili okurlar 14 Nisan günü Hakk'a uğurladığımız sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamız Yüce Rabbimizin tertemiz kıldığı, bir bebek kadar masum dünyalar güzeli bir insandı… Dünya durdukça hep O'nun güzelliklerini, iyiliklerini ve devrimlerini konuşup nesilden nesile aktaracağız… O bizim ekmeğimiz, aşımız, işimiz, bolluk ve bereketimiz idi. O dünyanın en cömert insanı idi… Yapmış olduğu ikramlarla bizleri et yemekten bıktırmıştı adeta… Çocuklarımızı okutmuş ve evlendirmişti… İyiliğinin ve ihsanının dokunmadığı bir insan gösteremezsiniz… Öyle kaliteli insanlar ve gençler yetiştirmişti ki, dünyada eşi ve emsalini gösteremezsiniz… İslam'ı aşk boyutunda tüm zerreleri ile yaşayan ulu bir Allah adamı idi O…
Allah'ın, Peygamber'in ve Ehl-i Beyt'in nispet kokularını alırdınız Ondan… Düştüğünüzde elinizden tutan, yanıldığınızda tatlı bir şekilde uyaran büyük bir mürebbi idi O… Bağlılarını son derece kıskanan ve kendilerine bir şey olduğunda dünyaları yıkacak bir BABA HAYDAR idi…
Tüm yaşamı boyunca yüce Türk milletinin tarihte olduğu şekliyle ağa, paşa ve bey olmasını istiyordu. Milletinin zengin olmasını ve veren el olmasını istiyordu. Türk milletinin elini dünyaya öptürtmek hedefleri arasında idi. Türk Yurdunun zenginler yurdu olması en büyük ideali idi. Değil Türk insanını, tüm dünya açlarını doyurmaktı hedefi…
Dünyanın en beyefendi, en nazik, en kibar, en güzel, en görgülü, en şık, en yakışıklı insanı idi… O, İmam Ali'nin himmetiyle, Hz. Fatıma ananın nazarıyla, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in nefesiyle konuşandı…
Yaşayışı da ölümü gibi bir 'sır'dı… O Yüce Rabbimizin, Hz, Peygamber Muhammed Mustafa (s.a.a.)'nın ve Fatıma anamızın sırrı idi… Sır oldu gitti Yüce Âlâ'ya…
Ardından her arkadaşım gibi ben de binlerce taziye mesajı aldım. Bir diğer yazımda taziye mesajlarını sizlerle paylaşacağım sevgili okurlar. Aşağıdaki şiir her şeyi özetliyor olsa gerek…
GİTTİ
Suret- i Ademden Ervah- ı Haktan
Varlık makamına sır olup gitti.
Bir ömür yağdırdı rahmet yağmuru
Rahmet- i Rahmana yar olup gitti.
Hırkayı Ali'den kuşanmış idi
Hüseyni duruşla yaşamış idi
Halkına hizmete döşenmiş idi
Badeyi zemzemden nuş edip gitti.
(Ali Benli Buca / İzmir)
- Hz. Hamza / 30.01.2025
- Devletin dini adalettir / 27.01.2025
- Muhtar Sekafi / 25.01.2025
- Namaz dualarının anlamları / 24.01.2025
- Hucr bin Adiyy / 23.01.2025
- İmam Ali efendimizin anneleri / 21.01.2025
- Hz. Peygamberi gölgeleyen bulutlar / 20.01.2025
- Kamu malı talancıları / 16.01.2025
- İnsan niçin YezİT yolundan gider ki? / 08.01.2025