Dünya siyaseti Rusya'nın çöküşünden sonra yeni bir şekil almaya başladı. Şüphesiz bu yeni dünya siyasetinin şekillenmesinde ABD'nin kendisine karşı koyacak olan güçlere karşı tahammülsüzlüğü yatmaktadır. Dünya siyasetinin yeni şekillendiği bu dönemde ABD'nin bu zorba yönetimine karşı koyabilecek güç de görülmüyor. Sadece Asya'da bir kaç tepe konumunda ülke görünüyor. Bu ülkeler Çin, Hindistan, belki Pakistan olabilir. Fakat bu devletlerin şu an için mücadele edecek bir konumları yok. Fakat ABD belki de stratejik bir hesaplamayla ileriyi tahmin etmiş olacak ki, bu çoğrafyada fesat tohumları ekti bile. ABD bu tehlikeye karşı Güney Asya'da yeni hamleler peşinde. Bu oyunun temel espirisi ise "El dövüşsün ben seyredeyim" mantığında.
ABD bu oyunu oynarken eski İngiliz sömürgesi yeni İsrail işbirlikçisi Hindistan'ı seçti. Hindistan'ı İsrail ve İngiltere üzerinden destekleyerek yeni bir şer üçgeni oluşturdu bile. ABD, Hindistan kozunu kullanarak hem İslam dünyasının güçlü ülkesi Pakistan'ı köşeyi sıkıştıracak; hem de muzaffer Hindistan'ı Çin tehlikesine karşı kalkan olarak kullanacak. Aynı zamanda Irak harekatında Pakistan'ın sesini kısarken Türkiye'ye de gözdağı verecek. Bu şekilde kendisine gelecek tepkiyi kademeli olarak ortadan kaldırırken tek kutuplu dünyada, dünya borazancılığına devam edebilecek.
Bütün bu olaylar Asya kazanında kaynatıldı ve kotarıldı bile. Hindistan Başbakanı Atal Behari Vajpayi şu ifadelerle ateşe daha fazla odun sürdü. Hint askerlerine karşı yaptığı konuşmada savaş çığlıkları attı. Gerilimin arttığı bir zamanda Keşmir'de şu ifadeleri kullandı:
"Kurban olmaya hazır olun. Hindistan halkı ordunun arkasındadır. Savaşta amacımız zafer olmalı. Çünkü sonuca götüren bir savaşın zamanı geldi ve geçti".
1971 yılından bu yana Hindistan-Pakistan sınırına ilk defa milyon civarında asker yığıldı. Bu olaylar olurken İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw bir açıklama yaparak Pakistan da'ki diplomatlarını ve ailelerini geri çekeceklerini söyledi.
AB Komisyonunun dışilişkilerinden sorumlu üyesi Chris Patten Güney Asya gezisinde sürpriz bir karar vererek Hindistan'a gideceğini açıkladı. Bütün bu olanlar karşısında ingiltere, ABD ve İsrail hem kotarıyor hem de bir şeyden haberleri yokmuş gibi kenardan seyrediyor.
Bütün bu yapılanlara karşı Pakistan da önemli bir hamle yaptı. Pakistan eski devlet başkanı Nawaz Şerif belki de bugünkü olacak olayları farketmişti ki şöyle demişti: "Bekli benim halkım ot yiyecek fakat nükleer silah üretecek". Bugün ise bunların ne kadar isabetli olduğu ise aleni bir şekilde ortada duruyor.
Peki ya bundan sonra neler olacak? Türkiye'nin tavrı bu konuda ne olacak? Batılı devletler bulanık suda balık avlarken ne tür bir tavır takınacağız? Taraf mı olacağız, veya tarafsızmı kalacağız? Ben Türkiye'nin tarafsız kalacağı veya kalması gerektiği kanaatinde değilim. Çünkü bu millet kurtuluş savaşını batılılara karşı verdi. O dönemde de en fazla yardım gördüğü Hintli müslümanlar diye tabir edilen Pakistan-Keşmir müslümanlarıydı. Düşünün kurtuluş savaşını İngiliz ve yandaşlarına karşı verirken Pakistanlılar bize kadınlarının kollarındaki bileziklerini yolladılar. Aynı zamanda Pakistanla bağımsızlık yolunda aynı kaderi oynadık. Bağımsızlık için onlar bize maddi destek verdi. Biz de onlara bu konuda model olduk.
ABD bu oyunu oynarken eski İngiliz sömürgesi yeni İsrail işbirlikçisi Hindistan'ı seçti. Hindistan'ı İsrail ve İngiltere üzerinden destekleyerek yeni bir şer üçgeni oluşturdu bile. ABD, Hindistan kozunu kullanarak hem İslam dünyasının güçlü ülkesi Pakistan'ı köşeyi sıkıştıracak; hem de muzaffer Hindistan'ı Çin tehlikesine karşı kalkan olarak kullanacak. Aynı zamanda Irak harekatında Pakistan'ın sesini kısarken Türkiye'ye de gözdağı verecek. Bu şekilde kendisine gelecek tepkiyi kademeli olarak ortadan kaldırırken tek kutuplu dünyada, dünya borazancılığına devam edebilecek.
Bütün bu olaylar Asya kazanında kaynatıldı ve kotarıldı bile. Hindistan Başbakanı Atal Behari Vajpayi şu ifadelerle ateşe daha fazla odun sürdü. Hint askerlerine karşı yaptığı konuşmada savaş çığlıkları attı. Gerilimin arttığı bir zamanda Keşmir'de şu ifadeleri kullandı:
"Kurban olmaya hazır olun. Hindistan halkı ordunun arkasındadır. Savaşta amacımız zafer olmalı. Çünkü sonuca götüren bir savaşın zamanı geldi ve geçti".
1971 yılından bu yana Hindistan-Pakistan sınırına ilk defa milyon civarında asker yığıldı. Bu olaylar olurken İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw bir açıklama yaparak Pakistan da'ki diplomatlarını ve ailelerini geri çekeceklerini söyledi.
AB Komisyonunun dışilişkilerinden sorumlu üyesi Chris Patten Güney Asya gezisinde sürpriz bir karar vererek Hindistan'a gideceğini açıkladı. Bütün bu olanlar karşısında ingiltere, ABD ve İsrail hem kotarıyor hem de bir şeyden haberleri yokmuş gibi kenardan seyrediyor.
Bütün bu yapılanlara karşı Pakistan da önemli bir hamle yaptı. Pakistan eski devlet başkanı Nawaz Şerif belki de bugünkü olacak olayları farketmişti ki şöyle demişti: "Bekli benim halkım ot yiyecek fakat nükleer silah üretecek". Bugün ise bunların ne kadar isabetli olduğu ise aleni bir şekilde ortada duruyor.
Peki ya bundan sonra neler olacak? Türkiye'nin tavrı bu konuda ne olacak? Batılı devletler bulanık suda balık avlarken ne tür bir tavır takınacağız? Taraf mı olacağız, veya tarafsızmı kalacağız? Ben Türkiye'nin tarafsız kalacağı veya kalması gerektiği kanaatinde değilim. Çünkü bu millet kurtuluş savaşını batılılara karşı verdi. O dönemde de en fazla yardım gördüğü Hintli müslümanlar diye tabir edilen Pakistan-Keşmir müslümanlarıydı. Düşünün kurtuluş savaşını İngiliz ve yandaşlarına karşı verirken Pakistanlılar bize kadınlarının kollarındaki bileziklerini yolladılar. Aynı zamanda Pakistanla bağımsızlık yolunda aynı kaderi oynadık. Bağımsızlık için onlar bize maddi destek verdi. Biz de onlara bu konuda model olduk.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Sarıhan / diğer yazıları
- Millet zengin olursa, devlet de zengin olur / 07.01.2011
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002