Bugün, dünya üzerinde bir medeniyetler çatışması yaşanıyor. Medeniyetlerin temelini de din oluşturuyor.
O zaman, dünya üzerinde yapılan savaşların ve mücadelenin temelinde din var. Hıristiyan inancına göre Allah yeryüzünde şeytan ile mücadele halindedir. İsa Mesih'e inananlar ve vaftiz olanlar, Allah'ın yanında iyilik taraftarlarıdır. İsa Mesih'e inanmayan ve vaftiz olmayanlar ise şeytanın taraftarlarıdır. Hz. Adem ile Hz. Havva, haram olan meyveden yedikleri için günahkardırlar. Yani şeytanın tarafındadırlar. Allah bu yüzden onları cennetinden kovmuş ve cezalandırmıştır. Onlardan meydana gelenler de aynı bu hükümdedir. Ancak vaftiz olanlar ve İsa Mesih'e inananlar hariç. Bundan dolayıdır ki iyiliği bu dünyada hakim olması için, şeytanın ve onun taraftarlarının yeryüzünden silinmesi ve vaftiz olanların (Hıristiyanların) hakim olması gerekir. Böylece Hıristiyanlık, dünyaya hakim olacak ve şeytanlar ile onun taraftarları (diğer dinler) mağlup edilecektir.
George W. Bush'un yapmış olduğu savaş açıklaması, bunun en sağlam delilidir. Bush, açıklamasında "Ben bu savaşı İsa Mesih adına yapıyorum" demişti. Savaşla ilgili yaptığı her açıklamada Irak'ta adaletin, barışın, huzurun ve demokrasinin hakim olacağından bahsetmektedir.
Fakat kimi zaman Avrupa'da kapitalist düşünce dini duyguların önüne geçmektedir. İşte bunun içindir ki Avrupa Birliği ülkeleri dini duyguları bir kenara bırakarak kendi aralarında iki büyük kutba ayrıldı. Tıpkı Birinci ve İkinci dünya savaşlarında olduğu gibi. Bir tarafta dünyanın jandarmalığına soyunmuş ve dünya üzerinde en büyük organizeli devlet terörünü estiren ABD ve onun yanında Anglo Sakson ırkının önde gelen güçlü devleti ve dünyanın en sinsi, en büyük sömürgesi İngiltere var. İspanya ise Latin Amerika'daki yarı sömürge olan uydu devletlerini ABD'ye kaptırmamak için de olsa kerhen ABD tarafında yer alıyor. Kanada, Avustralya ise her zamanki gibi saflarını almışlar ABD yanındalar.
Diğer tarafta ise, her iki dünya savaşında başrol oynamış, eski düşman; yeni dost Almanya ve Fransa var. Tabii ki, yanlarında AB ülkelerinin, AB'yi bir Hıristiyan kulübü gören ve bu konuda AB'yi tek devlet olarak telakki eden diğer devletler. Irak savaşı Hıristiyan dünyasını ikiye böldü; çünkü Irak pastası iştah kabartıcı, neresinden bakarsan bak kazançlı bir pasta...
Irak dünyanın merkezi, İslam dünyasının kalbi, zengin petrol yataklarına sahip, enerji kaynaklarını geçit yeri, dahası: bu bölgede İran, Basra, Suriye, Türkiye, Türk Cumhuriyetleri gibi hassas noktaları kontrol etme imkanı var.
Fakat ortada başka bir gerçek daha var. ABD bu sefer baltayı taşa vurdu. Bir defa savaşın en başında savaşı psikolojik olarak kaybetti. Çünkü bundan önceki Irak harekatında olsun, diğer savaşlarda olsun, savaş haberlerini ABD hep kendi direktifinde veriyordu. Girdiği savaşta katliamlar yapıyor, fakat bunu, güç veren ABD askeri olarak gösteriyordu. Sivil halkın tepesine binlerce ton bomba yağdırıyor bunu halka gıda dağıtıyorum olarak kamuoyuna yutturuyordu. Bu savaşta ise ABD'nin isteği şekilde kullandığı medya yaya kaldı. Gerek Türk medyası ve gerekse Arap televizyonları yapılan zulümleri, halkın üzerine yağdırılan bombaları; çölde kalmış, askerleri, çaresizlik içinde kıvranan ABD askerlerini dünyaya tanıtma imkanı buldu. ABD bir defa daha çok iyi anladı ki, silah ve teknoloji her şey değilmiş. Savaşı sadece bu iki unsur kazanmıyormuş. Her şeyin temelinde yetmiş ve inanan insan unsuru ön plana çıkıyormuş.
Amerika dünyanın neresinde, kiminle savaşırsa savaşsın köşeye sıkıştığını anladığı zaman bütün insani değerlerini unutur. Elinde bulunan ve imha gücü en yüksek olan silahını kullanmaktan çekinmez. Bunu girmiş olduğu bütün savaşlarda gösterdi. Atom silahını ilk kullana güç olmasıyla dünya harp tarihinde yerini aldı. 220 yıllık bir tarihe 250 gibi bir savaş sığdırarak ne kadar saldırgan ve acımasız olduğunu dünyaya ispatladı. Yine siviller üzerine yağdırdığı bombalarla, yakıp yıktığı eserler ile ABD bir ilki daha yapıyor. Hatta tarihte Bağdat'ı işgal eden ve etrafı yakıp yıkan Moğollar, 1258 yılında Abbasi Devleti'nin başkenti Bağdat'ı istila etmişti. Medeniyetten anlamayan Moğol askeri, Bağdat'ta bulunan yüzbinlerce yağma eseri Fırat'ın sularına dökmüştü. Fırat nehri bu kitaplardan akan mürekkepten haftalarca mavi akmıştı. Bağdat'ta bulunan mektep, medrese, türbe, cami, han, han, hamam ne bulmuşsa hepsini ortadan kaldırdı. Ayrıca Bağdat'ta öyle büyük katliama girişti ki tarih böyle bir katliama şahit olmadı. Tarihçilerin ifadesiyle "taş üstünde taş; gövde üstünde baş kalmadı." İşte dönemin modern silahlarıyla donatılmış yüzyılın Moğolları, 1258'de yapılan katliamlara taş çıkartıyor. ABD, dünyanın en güçlü imha silahlarıyla ortalığı kasıp kavuruyor. Sivil, asker gözetmeden yakıyor, yıkıyor, öldürüp imha ediyor.
O zaman, dünya üzerinde yapılan savaşların ve mücadelenin temelinde din var. Hıristiyan inancına göre Allah yeryüzünde şeytan ile mücadele halindedir. İsa Mesih'e inananlar ve vaftiz olanlar, Allah'ın yanında iyilik taraftarlarıdır. İsa Mesih'e inanmayan ve vaftiz olmayanlar ise şeytanın taraftarlarıdır. Hz. Adem ile Hz. Havva, haram olan meyveden yedikleri için günahkardırlar. Yani şeytanın tarafındadırlar. Allah bu yüzden onları cennetinden kovmuş ve cezalandırmıştır. Onlardan meydana gelenler de aynı bu hükümdedir. Ancak vaftiz olanlar ve İsa Mesih'e inananlar hariç. Bundan dolayıdır ki iyiliği bu dünyada hakim olması için, şeytanın ve onun taraftarlarının yeryüzünden silinmesi ve vaftiz olanların (Hıristiyanların) hakim olması gerekir. Böylece Hıristiyanlık, dünyaya hakim olacak ve şeytanlar ile onun taraftarları (diğer dinler) mağlup edilecektir.
George W. Bush'un yapmış olduğu savaş açıklaması, bunun en sağlam delilidir. Bush, açıklamasında "Ben bu savaşı İsa Mesih adına yapıyorum" demişti. Savaşla ilgili yaptığı her açıklamada Irak'ta adaletin, barışın, huzurun ve demokrasinin hakim olacağından bahsetmektedir.
Fakat kimi zaman Avrupa'da kapitalist düşünce dini duyguların önüne geçmektedir. İşte bunun içindir ki Avrupa Birliği ülkeleri dini duyguları bir kenara bırakarak kendi aralarında iki büyük kutba ayrıldı. Tıpkı Birinci ve İkinci dünya savaşlarında olduğu gibi. Bir tarafta dünyanın jandarmalığına soyunmuş ve dünya üzerinde en büyük organizeli devlet terörünü estiren ABD ve onun yanında Anglo Sakson ırkının önde gelen güçlü devleti ve dünyanın en sinsi, en büyük sömürgesi İngiltere var. İspanya ise Latin Amerika'daki yarı sömürge olan uydu devletlerini ABD'ye kaptırmamak için de olsa kerhen ABD tarafında yer alıyor. Kanada, Avustralya ise her zamanki gibi saflarını almışlar ABD yanındalar.
Diğer tarafta ise, her iki dünya savaşında başrol oynamış, eski düşman; yeni dost Almanya ve Fransa var. Tabii ki, yanlarında AB ülkelerinin, AB'yi bir Hıristiyan kulübü gören ve bu konuda AB'yi tek devlet olarak telakki eden diğer devletler. Irak savaşı Hıristiyan dünyasını ikiye böldü; çünkü Irak pastası iştah kabartıcı, neresinden bakarsan bak kazançlı bir pasta...
Irak dünyanın merkezi, İslam dünyasının kalbi, zengin petrol yataklarına sahip, enerji kaynaklarını geçit yeri, dahası: bu bölgede İran, Basra, Suriye, Türkiye, Türk Cumhuriyetleri gibi hassas noktaları kontrol etme imkanı var.
Fakat ortada başka bir gerçek daha var. ABD bu sefer baltayı taşa vurdu. Bir defa savaşın en başında savaşı psikolojik olarak kaybetti. Çünkü bundan önceki Irak harekatında olsun, diğer savaşlarda olsun, savaş haberlerini ABD hep kendi direktifinde veriyordu. Girdiği savaşta katliamlar yapıyor, fakat bunu, güç veren ABD askeri olarak gösteriyordu. Sivil halkın tepesine binlerce ton bomba yağdırıyor bunu halka gıda dağıtıyorum olarak kamuoyuna yutturuyordu. Bu savaşta ise ABD'nin isteği şekilde kullandığı medya yaya kaldı. Gerek Türk medyası ve gerekse Arap televizyonları yapılan zulümleri, halkın üzerine yağdırılan bombaları; çölde kalmış, askerleri, çaresizlik içinde kıvranan ABD askerlerini dünyaya tanıtma imkanı buldu. ABD bir defa daha çok iyi anladı ki, silah ve teknoloji her şey değilmiş. Savaşı sadece bu iki unsur kazanmıyormuş. Her şeyin temelinde yetmiş ve inanan insan unsuru ön plana çıkıyormuş.
Amerika dünyanın neresinde, kiminle savaşırsa savaşsın köşeye sıkıştığını anladığı zaman bütün insani değerlerini unutur. Elinde bulunan ve imha gücü en yüksek olan silahını kullanmaktan çekinmez. Bunu girmiş olduğu bütün savaşlarda gösterdi. Atom silahını ilk kullana güç olmasıyla dünya harp tarihinde yerini aldı. 220 yıllık bir tarihe 250 gibi bir savaş sığdırarak ne kadar saldırgan ve acımasız olduğunu dünyaya ispatladı. Yine siviller üzerine yağdırdığı bombalarla, yakıp yıktığı eserler ile ABD bir ilki daha yapıyor. Hatta tarihte Bağdat'ı işgal eden ve etrafı yakıp yıkan Moğollar, 1258 yılında Abbasi Devleti'nin başkenti Bağdat'ı istila etmişti. Medeniyetten anlamayan Moğol askeri, Bağdat'ta bulunan yüzbinlerce yağma eseri Fırat'ın sularına dökmüştü. Fırat nehri bu kitaplardan akan mürekkepten haftalarca mavi akmıştı. Bağdat'ta bulunan mektep, medrese, türbe, cami, han, han, hamam ne bulmuşsa hepsini ortadan kaldırdı. Ayrıca Bağdat'ta öyle büyük katliama girişti ki tarih böyle bir katliama şahit olmadı. Tarihçilerin ifadesiyle "taş üstünde taş; gövde üstünde baş kalmadı." İşte dönemin modern silahlarıyla donatılmış yüzyılın Moğolları, 1258'de yapılan katliamlara taş çıkartıyor. ABD, dünyanın en güçlü imha silahlarıyla ortalığı kasıp kavuruyor. Sivil, asker gözetmeden yakıyor, yıkıyor, öldürüp imha ediyor.
Recep Sarıhan / diğer yazıları
- Millet zengin olursa, devlet de zengin olur / 07.01.2011
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002