ABD İran konusunda destek arayışında

ABD, AB ve İsrail bugünlerde İran gündemiyle yatıyor, kalkıyor. Yapılan bütün uluslar arası görüşmelerin merkezinde İran var.Tabii bu konuyu pişirip pişirip gündeme getiren ülke, Büyük Ortadoğu Projesi'nin taşeronu olan ABD? Taşeronu, çünkü projenin gerçek mimarı İsrail? Kanada'da yapılan G-8 zirvesinin ana gündem maddesi İran'dı. Ayrıca bu gündemle ilgili ABD Başkanı Obama ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de bir araya geldi.ABD İran üzerinde her türlü siyasi, ekonomik, psikolojik baskıyı kurmaya çalışıyor. Gayesine ulaşmak için her türlü yöntemi masada tutuyor.İran aleyhine dünya kamuoyu ikna edilmeye çalışılıyor. He ne kadar ülkeler ABD'ye müttefik olsalar da İran kolay bir düşman değil. Ortadoğu bölgesinin en kadim ülkelerinden birisi. Diplomaside başarılı olduğu kadar, savaş konusunda da yakın geçmişte tecrübeleri var. İran'daki birlik ve beraberlik de ülkeleri korkutuyor.Yapılan denetimlerde İran'ın nükleer çalışmalar konusunda barışçıl olmasının dışında bir niyeti olduğuna dair başka bir delilin bulunmaması da ülkelerin kafasını karıştırıyor.İran'ın Rusya, Çin gibi ABD'nin rakibi olan ülkelerle de diyaloglarının iyi olması, ABD'yi İran'a müdahale konusunda yalnız bırakıyor.Hatta ABD, kendi vatandaşlarını bile bu konuda tam inandırabilmiş değil. Çünkü zayıf ve parçalanmış olan Irak ve Afganistan'da işgal süreci tam başarılmış değil. Yüz binlerce askere, son teknolojik silahlara ve her türlü vahşete rağmen hala direniş devam ediyor. Gelen ABD'li askerlerin cesetleri ABD halkını tedirgin ediyor. ABD yönetimi savaş ve işgal konusunda bir taraftan diğer ülkeleri ikna etmeye çalışırken, eforunun çoğunu da kendi insanına ayırıyor.Dikkat ederseniz ABD'nin kullandığı argümanlar hep küresel tehdit boyutunda. Neymiş efendim İran nükleer güç olursa küresel barış bozulurmuş, ABD'yi tehdit edermiş, terörizm canlanırmış vs. Halbuki dünyada bugüne kadar nerede terör ve işgal varsa arkasında İran'ın değil, ABD'nin imzası çıktı. Bu gerçek ama ABD bu gerçekleri gizlemek, saptırmak için her türlü metodu kullanıyor. Bir bakıyorsunuz, bir İranlı nükleer fizikçi Umre seyahati sırasında kayboluyor; ABD basını bunu fırsat bilerek o nükleer fizikçinin ABD'ye iltica ettiğini, CIA için çalıştığını ve İran'ın nükleer faaliyetleri hakkında ABD'li yetkililere bilgi verdiğini falan açıklıyor. Bu şekilde hem dünyaya, "bak biz haklıyız, İran'ın niyeti kötü" demeye getiriyor, hem de İran'a blöf yaparak gözdağı vermeye çalışıyor. Bunların hepsi soğuk harp tekniği?ABD'nin derdi, İran'a tek başına müdahale etmekten çekiniyor olması. Böyle bir yükü kaldıramayacağını çok iyi biliyor. Bunun için yaptırım kararlarının BM tarafından devreye konulmasını, G-8 ülkelerinin bu konuya odaklanmasını istiyor.Hatta uzunca süre Türkiye'yi İran'la kapıştırmak için uğraştı, ama siyasilerimizin bu konuda tam teslim olmasına rağmen, kendini milletine adamış sağduyulu insanlarımız sayesinde bu adımı şimdiye kadar attıramadı.Bu, bundan sonra da attıramaz anlamına gelmiyor, bundan sonraki süreç Türk milletinin duyarlılığına bağlı. Eğer milletimiz duyarsız olmaya devam ederse, AB, ABD'ye her konuda teslim olmuş siyasilerle "yola devam" derse, bu karanlık savaşın içine, aynen Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi bizi çekerler. Ne olduğunu bile anlayamayız.Birlik ve beraberliğini muhafaza ettikçe İran'a yine bir şey olmaz, ama emin olun ki, etnik bölünmenin tartışıldığı, borçları milli gelirine yaklaşan, her konuda AB ve ABD'ye bağımlı bulunan, madenlerini, şirketlerini yabancılara devreden, vatandaşları borç batağı içinde yüzen Türkiye bu süreçten pek sağlam çıkamaz.Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Oyun Türkiye üzerine oynanıyor" diyerek boşuna uyarmıyor.