Ankara'da işler yolunda... Özellikle AB işleri. Başkent'te, Ankara'nın taşına bak, türküsü yerine, Avrupa Birliği'nin taşına bak, senfonisi çalınıyor. Herkes memnun ve mesrur. AB yolunda arka arkaya 'cesur adımlar' atılıyor.
Azınlık vakıflarının daha önce yasadışı yollarla edindikleri taşınmazların kendi adlarına tesciline imkan tanıyan yasaya 18 aylık ek süre tanınıyor? Cesaretli bir adım.
İl ilçe ve beldelerin imar planında, farklı inançlara ait kilise, havra, ayinevi gibi ibadethanelerin istenilen yerlerde sadece mülki amirin onayıyla açılabilmesine imkan veren düzenleme yasalaşıyor? Doğrusu, cesaretli bir adım.
Farklı etnik kültürlere ve alt kültürlere mensup insanlarımızın artık diledikleri gibi isim takma ve kullanma hakları geliyor. Bu düzenleme şüphesiz milletimizin karnını doyurmayacak; ama artık Fatıma, Melek, Ayşegül, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin, Hakan, Okan, Oğuz'larımızın yanı sıra Zoha, Almara, Agopa, Hansa gibi AB korumalı yeniyetmelerimiz olacak.
Diyeceksiniz ki, 750 metre rakımlı köylerin hayat hakkı ile bu gelişmelerin ne alakası var?
Vaaar; bal gibi var. Taban biraz da kendilerine ilişkin cesur adımlar bekliyor Ankara'dan.
Tavanda bu AB işleri ve ekonomiyle ilgili buna benzer barış ve af kabilinden işler rahatlıkla kotarılırken, taban biraz da kendisine selam verilmesini istiyor.
Mesela Karadeniz'de çay üreticileri, fiyatlarının asgari 500 bin lira olmasını istiyor. Fındık üreticileri taban fiyatın vaad edildiği üzere asgari 2 milyon olmasını bekliyor. Buğday çiftçisi 400 bin lira... Şekerpancarı, tütün çiftçisi de nefes almamız lazım diyor. Dahası, IMF'nin prangalarından köylümüz, çiftçimiz, tarım üreticimiz kurtulmak istiyor? En azından şimdili birkaç prangadan.
Karadeniz'i turladığımızda fındık üreticisine bir dokunduk bin ah işittik. Meğer 750 metre rakımlı ve yukarısı köylerde fındık üretimi yasak. 2844 sayılı yasa ve buna bağlı mevzuat bunu amir. Giresun'un Bulancak ilçesinde Gündoğdu, Muratlı, Ahırlı gibi? 30'u aşkın köy bu mağduriyeti yaşıyor. Siz buna bir de diğer il ve ilçelere bağlı köyleri ilave edin; hesabı öyle yapın. Karadeniz'de 750 m. ve yukarısının yeme, içme, geçinme ve hayat hakları IMF tarafından adeta ellerinden alınmış; ancak Kızılağaç yaprakları serbest?
Hatta 1. ve 2. sınıf tarım alanlarında ve yüzde 6'dan daha az eğimli 3. sınıf tarım arazilerinde fındık bahçesi tesis edilemiyor, halıhazırdakilerin de yenilenmesine de izin verilmiyor.
Bu arada, ek ödemelerden sadece sözkonusu IMF mevzuatına uygun arazi sahipleri yararlanabiliyor. Çiftçi, köylü ne anlar mevzuattan; ek ödeme almak için 'mevzuata uygunluk taahhütnamesi' imzalamışlar. Taahhütnameye aykırı ve mevzuat dışı ek ödemeler alınmış. Problem çok; işler karışık. Anlayacağınız IMF, dağ köylerine kadar karıştırmadık yer bırakmamış.
Taban, iktidardan bu alanda da cesur adımlar bekliyor.
Çiftçinin, köylünün ve 750 m. rakım ve yukarısının IMF'nin prangalarından kurtarılmasını arzuluyor.
Bir selam da bu tarafa lütfen, diyor.
Bu alanlarda, tavandaki AB cesaretinin serpintisi bile yeter tabana?
Türkiye'de 750 metre rakım ve yukarısının da hayat hakkının var olduğunu IMF'ye bildirmeli Ankara.
Azınlık vakıflarının daha önce yasadışı yollarla edindikleri taşınmazların kendi adlarına tesciline imkan tanıyan yasaya 18 aylık ek süre tanınıyor? Cesaretli bir adım.
İl ilçe ve beldelerin imar planında, farklı inançlara ait kilise, havra, ayinevi gibi ibadethanelerin istenilen yerlerde sadece mülki amirin onayıyla açılabilmesine imkan veren düzenleme yasalaşıyor? Doğrusu, cesaretli bir adım.
Farklı etnik kültürlere ve alt kültürlere mensup insanlarımızın artık diledikleri gibi isim takma ve kullanma hakları geliyor. Bu düzenleme şüphesiz milletimizin karnını doyurmayacak; ama artık Fatıma, Melek, Ayşegül, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin, Hakan, Okan, Oğuz'larımızın yanı sıra Zoha, Almara, Agopa, Hansa gibi AB korumalı yeniyetmelerimiz olacak.
Diyeceksiniz ki, 750 metre rakımlı köylerin hayat hakkı ile bu gelişmelerin ne alakası var?
Vaaar; bal gibi var. Taban biraz da kendilerine ilişkin cesur adımlar bekliyor Ankara'dan.
Tavanda bu AB işleri ve ekonomiyle ilgili buna benzer barış ve af kabilinden işler rahatlıkla kotarılırken, taban biraz da kendisine selam verilmesini istiyor.
Mesela Karadeniz'de çay üreticileri, fiyatlarının asgari 500 bin lira olmasını istiyor. Fındık üreticileri taban fiyatın vaad edildiği üzere asgari 2 milyon olmasını bekliyor. Buğday çiftçisi 400 bin lira... Şekerpancarı, tütün çiftçisi de nefes almamız lazım diyor. Dahası, IMF'nin prangalarından köylümüz, çiftçimiz, tarım üreticimiz kurtulmak istiyor? En azından şimdili birkaç prangadan.
Karadeniz'i turladığımızda fındık üreticisine bir dokunduk bin ah işittik. Meğer 750 metre rakımlı ve yukarısı köylerde fındık üretimi yasak. 2844 sayılı yasa ve buna bağlı mevzuat bunu amir. Giresun'un Bulancak ilçesinde Gündoğdu, Muratlı, Ahırlı gibi? 30'u aşkın köy bu mağduriyeti yaşıyor. Siz buna bir de diğer il ve ilçelere bağlı köyleri ilave edin; hesabı öyle yapın. Karadeniz'de 750 m. ve yukarısının yeme, içme, geçinme ve hayat hakları IMF tarafından adeta ellerinden alınmış; ancak Kızılağaç yaprakları serbest?
Hatta 1. ve 2. sınıf tarım alanlarında ve yüzde 6'dan daha az eğimli 3. sınıf tarım arazilerinde fındık bahçesi tesis edilemiyor, halıhazırdakilerin de yenilenmesine de izin verilmiyor.
Bu arada, ek ödemelerden sadece sözkonusu IMF mevzuatına uygun arazi sahipleri yararlanabiliyor. Çiftçi, köylü ne anlar mevzuattan; ek ödeme almak için 'mevzuata uygunluk taahhütnamesi' imzalamışlar. Taahhütnameye aykırı ve mevzuat dışı ek ödemeler alınmış. Problem çok; işler karışık. Anlayacağınız IMF, dağ köylerine kadar karıştırmadık yer bırakmamış.
Taban, iktidardan bu alanda da cesur adımlar bekliyor.
Çiftçinin, köylünün ve 750 m. rakım ve yukarısının IMF'nin prangalarından kurtarılmasını arzuluyor.
Bir selam da bu tarafa lütfen, diyor.
Bu alanlarda, tavandaki AB cesaretinin serpintisi bile yeter tabana?
Türkiye'de 750 metre rakım ve yukarısının da hayat hakkının var olduğunu IMF'ye bildirmeli Ankara.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019