Dün 41.yılıydı askeri darbenin. Aslında dün bugünün aynasıdır. Adı, askerler yaptığı için askeri müdahale olsa da, ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan sonuçları günümüzde hâlâ etkisini sürdürmektedir.
Kırk yıl önce göz yaşı ah vardı…Bugün ne değişti?
O gün idamlar vardı, bugün müebbetler var!
Binlerce kişi işinden atılırken, yüzlerce gazeteci cezalandırılıyor, kitaplar toplatılıp yasaklanıyor, aylarca süren gözaltı sürelerinde insanlar örseleniyor; dahası binlerce kişi vatandaşlıktan atılıyordu o günlerde. Tarih olabilseydi keşke yaşananlar…Ne gezer…Tarih tekerrür etmekte.
1980 Darbesi silindir gibi toplumu ezdi geçti. İşçi, öğrenci, demokratik sivil toplum örgütleri, tüm kesimler zarar gördü.
Aralarında siyasi partiler ve sendikaların da olduğu binlerce sivil toplum örgütü kapatıldı. Temel hak ve özgürlükler tırpanlandı. İki milyona yakın kişi fişlendi. 650 bin kişi göz altına alındı ve bu yurttaşların tamamına yakını işkence gördü.
Tarihler bir başka 12 Eylül'ü gösterdiğinde 2010 yılında, anayasa referandumu ile bu kez, yargı, ağır darbe yedi…Devletin yargı erki Gülen cemaatine teslim edildi. Bu 12 Eylül darbesi askeri değil, sivil darbe görünümündeydi. Sonrası çorap söküğü gibi geldi; Balyoz ve Ergenekon kumpasları gibi.
CIA destekli FETÖ'cü grup ile AKP ortaklığında ve de "yetmez ama evetçiler"in işbirliği ile dokunan tezgahta yargı hallaç pamuğu gibi atıldı. Siyaset yargıyı kuşatmıştı.
12 Eylül'ün genetiğini yokladığımızda:
Askeri cephenin liderinin Kenan Evren, siyasi cephenin temsilcisinin Turgut Özal ve sermaye cephesinin temsilcisinin de TUSİAD olduğunu görüyoruz. Nitekim TÜSİAD'ın Ecevit hükûmetini hedef alan gazetelerdeki çarşaf çarşaf ilanları bu hükûmetin devrilmesine yol açmıştır. Bu ilanların mimarı da Turgut Özal'dı.
12 Eylül, 41 yıllık rejimdir. Bu rejimin hedefi Cumhuriyetin birikimlerini, KİT'leri (kamu iktisadi teşekkülleri) özelleştirmektir. Turgut Özal başlatmış, Tansu Çiller geliştirmiş, çoğunu Tayyip Erdoğan özelleştirerek ve yabancılaştırarak tamamlamıştır.
12 Eylül rejimi sendikaları bitirme rejimidir. 1980'de 2.2 milyon işçinin iki milyonu sendikalıydı. Bugün işçi sayısı 14 milyona yakındır ama sendikalı işçi sayısı iki milyon bile değildir.
12 Eylül, TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) içindeki Kemalistlere karşıdır.
Okulların açıldığı şu günlerde 12 Eylül'ün eğitime etkisine de değinelim;
12 Eylül'den sonra laik, Cumhuriyet eğitimi adım adım paralı duruma getirildi. Atatürk ilkelerinden uzaklaştırıldı.
Atatürkçü, demokrat eğitim yöneticileri görevden alınarak yerine yandaş kadrolar getirildi.
1981 yılında YÖK (Yükseköğretim Kurulu) kurularak üniversite özerkliğine son verildi. 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası ile yüzlerce, binlerce kişi işinden, aşından oldu.
Sonuç; günümüzde baskılar, 12 Eylül 1980'deki darbe döneminden farksız, sadece yöntemler değişti!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023