Lübnan'da, Filistin'de canlar kıyılmaya devam ediyor. Tahrif edilmiş, batıl bir inanç uğruna masum siviller bir bir bütün dünyanın gözleri önünde ortadan kaldırılıyor.Hollywood filmlerindeki imajına göre dünyanın jandarmalığına soyunmuş olan ABD ve İsrail, yapmış oldukları soykırım ve katliamlarla esasen Mehmet Akif'in ifade ettiği "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" sözünü ispatlamakla meşguller.Demek ki teknolojiye sahip olmak her şey değilmiş, medeniyet apayrı bir şeymiş.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in sık sık verdiği önemli bir misal var. Bıçak annemizin elinde ekmek keser, yemek yapımında yardımcı olur, kasabın elinde et doğrar, ama bir katilin elinde ise insan öldürür. Yani bıçak aynı bıçaktır, ama onu kullananın niyetine ve hedefine göre işlevi değişir.
Teknoloji de aynı bıçak gibidir. Gerçekten insana değer veren, medeniyet sahibi toplumların elinde insanlığın faydasınadır, ama niyeti insanlara zulmetmek olanların elinde ise -bugün ABD'nin ve İsrail'in yaptığı gibi- katliam yapmaya vasıta olur.Kimya faydalı bir ilimdir. Bugün sağlık, gıda, tekstil, inşaat ve birçok sahada kimya ilminin sağladığı kolaylıklardan istifade ediyoruz. Ama geçtiğimiz hafta hepimiz gazetelerden okuduk, haberlerde izledik, İsrail Lübnan'da kimyasal silah kullandı. Yanmış sivil cesetlerini hepimiz seyrettik.Yine fizik, biyoloji faydalı ilimlerdir, ama gerek ABD Vietnam, Irak, Afganistan ve daha birçok yerde; gerekse İsrail Filistin ve Lübnan'da bu ilimler vesilesiyle oluşturdukları bombalarla masum insanları yok ettiler.
ABD ve İsrail'in siviller üzerinde toplu katliam için uranyum, Napalm ya da misket bombalarını, ölümcül virüs içeren biyolojik silahları kullandığını yakın tarihimiz kaydetti.ABD ve İsrail kısacık tarihlerinde, tarihte hiçbir ülkenin dökmediği kadar kan döktüler. Çünkü teknoloji ile daha hızlı hareket edebiliyor, az zahmetle daha fazla insanı katledebiliyorlardı.Üstelik yine teknolojiyi kullanarak bu katliamları örtbas edebiliyorlar ve dahası demokrasi ve insan hakları havariliğini de elden bırakmıyorlardı.Son Irak işgalinden sonra ABD ve İsrail için süreç hızla bir değişim göstermeye başladı. Hollywood imajı yavaş yavaş ortadan kayboldu. Dünya bir uykudan uyanmaya başlamıştı.
Kitle imha silahları ya da 11 Eylül bahanesiyle Irak işgal edilmiş ve yüzbinlerce masum öldürülmüştü, ama sonradan bu bahanelerin asılsız olduğu ortaya çıktı. İsrail Lübnan ve Filistin'de 1,2 asker kaçırıldı bahanesiyle terör estiriyordu. Dünyada sözde adaleti sağlamak için kurulan Birleşmiş Milletlerde çoğu ülke bu işgal ve katliamdan rahatsız olmuştu. En azından bir kınama kararı alınmak istendi, ama veto için ABD'ye sınırsız yetkiler verilmişti ve BM 4 mensubunu kaybetmesine rağmen kılını bile kıpırdatamadı. Süleymaniye'de 11 askerimizin başına geçirilen çuval, bu sefer BM'nin başına geçirilmişti.Gerek Birleşmiş milletler, gerekse NATO, çarkın kim ya da kimler için işlediği belliydi. Bu teşkilatların hedefinin dünyayı oyalamak, bugünlere hazırlamak olduğu anlaşılmaya başlanmıştı.
Dünya şu an için tepkisiz, ama içi içine sığmıyor. Çoğu ülke asırlara varan kandırılmışlığın acısını da içinde yaşayarak bir çıkış yolu arıyor.Çünkü her ülke iyi biliyor ki, ABD ve İsrail'in bu sınır tanımaz ihtiraslarının bir sonraki durağı kendi toprakları olabilir.Artık perdeler kalkmaya, sis dağılmaya, gerçek niyetler zuhur etmeye başladı. "İnsan insanın kurdudur" anlayışının ortaya çıkardığı ihtiras dolu doymak bilmeyen canavarlar, artık kartları açık oynamaktaydılar.
Yalnız önemli bir gerçek var: "Zulümle asla payidar olunmaz"Bugün herkes, insanı merkeze oturtan bir çözüm bekliyor; adaleti, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, güveni doya doya yaşamak istiyor.İşte bu toplu uyanmanın arefesinde ülkemizden bir bilge insanın -Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in- çıkarak insanların hasretle bekledikleri çözümü bilimsel gerçeklerin ışığında ortaya sunması gerçekten tesadüfi değildir. Tarih de gösterecek ki, bundan sonraki dönem, dünya insanlarının bu çözüm etrafında kenetleştikleri bir çağ, Milli Ekonomi Modeli çağı olacaktır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Güçlü devlet, milletine hizmet edendir / 28.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Güçlü devlet, milletine hizmet edendir / 28.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024