Birileri, "Suriye'de genişliyoruz" iddiasında bulunduklarında aklıma hep Saddam geliyor ne hikmetse.
Hatırlarsanız, ABD Saddam'a "Kuveyt senin arka bahçendir, girebilirsin" demişti, Saddam da ABD'ye güvenerek Kuveyt'e girdiğinde, bu sefer ABD, "Vay sen nasıl Kuveyt'i işgal edersin" diyerek Irak'a Körfez Harekatı'nı başlatmıştı.
Bunu, başımıza aynı şeyler gelir diye hatırlatmıyorum, buradan çıkartmamız gereken en büyük ders, ABD'nin ipiyle asla kuyuya inilmez.
Bugün Suriye'deki gelişmelerle alakalı olarak Türkiye'ye övgüler dizenler, yarın bir anda celladımız kesilebilirler.
Hiç dikkatinizi çekmiyor mu, Esad yönetimini devirdi diye ilk günlerde HTŞ'ye ve liderine yönelik memnuniyetlerini ifade eden ABD ve İsrail ikilisi, sonrasında frene basıp bu örgüte temkinli davranmaya başladılar.
Üstelik Suriye'den asker çekeceğiz diyen ABD'li yetkililer, bugünlerde bu söylemlerinden de vazgeçmiş görünüyor.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından terör örgütü DEAŞ tehdidinin yeniden güçlenmesini önlemek amacıyla askerlerinin Suriye'deki varlığını sürdürmesi gerektiğini söyledi.
Hatırlarsanız, geçtiğimiz günlerde ABD'de peş peşe terör saldırıları yaşandı ve bu saldırılarda DEAŞ imzası görüldü. Yıllardır ortalıkta görünmeyen DEAŞ, Suriye'deki ABD askeri varlığı ve PYD-YPG'nin durumu sorgulanmaya başlandığında bir anda hortlayıverdi. Tesadüf mü?
Almanya'daki Ramstein Hava Üssü'nde Associated Press'e (AP) konuşan Austin, özellikle terör örgütü DEAŞ'ın mensupları ve ailelerinin tutulduğu kampların güvenliği için ABD askerlerinin bölgede kalmasının önemli olduğunu, aksi takdirde DEAŞ'ın yeniden tehdit oluşturacak seviyeye gelebileceğini belirtti.
Yıllardır Suriye'deki asker sayısını 900 olarak açıklayan ABD, son açıklamalarda 2 bin askeri olduğunu belirtmişti. ABD askerleri durdukça çoğalıyorlar!
Suriye'deki ABD askeri varlığı konusunda en çok merak edilen de Trump'ın 20 Ocak'tan sonra nasıl bir tavır sergileyeceği elbette. Pentagon'dan ve ABD'li yetkililerden peş peşe yapılan DEAŞ ve SDG açıklamalarına bakılırsa, Trump döneminde de ABD'nin askeri varlığı Suriye'de devam edecek gibi görünüyor.
ABD, şu sıralar hem askeri, hem de finansal olarak desteklediği PKK'nın Suriye uzantısı olan Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG), Suriye'deki siyasi sürece dahil etmek için uğraşıyor. Sonraki süreçte SDG'yi bir devlet mi yapacak, yoksa Irak benzeri bir federatif yapıya mı dönüştürecek şimdilik belli değil.
Eğer Esad yönetimi devam etseydi, devletleştirmeyi daha büyük bir seçenek olarak düşünecekti. Şimdi yönetimi devralan HTŞ, zaten ABD'nin kontrolünde olduğu için sanki federatif yapı seçeneği biraz daha önde duruyor gibi.
İhtimalli konuşuyoruz, çünkü her an her şey değişebiliyor, fakat değişmeyen bir şey var o da ABD-İsrail ikilisinin bölgedeki hakimiyet planları.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, "SDG'nin yabancı üyelerinin ülkesine dönmesi ve grubun Suriye ulusal güçlerine dâhil edilmesi için Türkiye ile çalışıyoruz" açıklamasında bulundu.
Blinken, DEAŞ'ın yeniden canlanması konusundaki kaygılarını dile getirerek "PKK ve terörizm konusunda son derece meşru kaygıları olan müttefikimiz, ortağımız Türkiye ile de bu geçişi, bu kaygıların birçoğunun çözümünü sağlayacağını düşündüğüm bir şekilde yönlendirmek için çok yakın bir şekilde çalışıyoruz" dedi.
Blinken, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyiyle ilgili görüşlerine paralel olarak SDG içindeki yabancı militanların ülkelerine geri dönmesi için çalıştıklarını ancak bunun "zaman alacak bir süreç" olduğunu kaydetti.
Blinken'ın bu sözlerinden de anlıyoruz ki, "SDG içindeki yabancı militanların ülkelerine geri dönmesi" adı altında "SDG'den PKK unsurları temizlendi" sürecine geçilecek. Görünüşte Türkiye'nin talebi yerine getirilmiş olacak.
ABD, HTŞ konusunda temkinli davranıyor dedik, bakın HTŞ lideri Colani sakalını kısaltıp, takım elbise giymesine rağmen, HTŞ'yi terör örgütü listesinden çıkarmadı, hemen çıkarmayı da düşünmüyor.
Joe Biden yönetimi yetkilileri Al Arabiya English'e yaptıkları açıklamada, "Suriye'deki yeni yönetimin neyi nasıl yapmayı planladığını anlamaya çalıştıklarını" ifade etti. Yetkililer, Trump yönetiminin göreve başlamasına iki haftadan az bir süre kala, "değerlendirme yapmak ve karar vermek için yeterli zaman olmadığını" kaydetti ve Biden döneminde böyle bir kararın alınmayacağını belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı, HTŞ'yi, bir dönem El Kaide'ye bağlı Nusra Cephesi ile olan bağlantısı nedeniyle Mayıs 2018'de "yabancı terör örgütleri" listesine almıştı.
Yani ABD, Suriye'de yaşanan süreçte HTŞ'yi kullanmasına rağmen, terör örgütü listesinden çıkarmayarak aba altından sopasını da göstermeye devam ediyor.
Böyle birçok kirli hesabın döndüğü tuzaklarla dolu bu coğrafyada Türkiye son derece dikkatli olmalıdır. Mevcut bağımlı siyaset anlayışıyla ne kadar dikkatli olunabilir bilemeyiz ama ABD-İsrail ikilisinin nihai hedefinin Türkiye ve Anadolu coğrafyası olduğunu da asla unutmamalıyız.
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Güçlü devlet, milletine hizmet edendir / 28.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024
- BTP lideri Hüseyin Baş Türk milletinin sesidir / 27.12.2024