Biz o meseleyi geçen sene ilan edilen 'Emekliler Yılı'ndan çok iyi hatırlıyoruz.
İlan edilen o yıl dolayısıyla sütten ağzımız o kadar yandı ki, yoğurdu üfleyerek yemek bir yana, ismini dahi anmak ve yüzünü dahi görmek istemiyoruz.
Ağzımızı korkunç derecede yakan sütten ötürü yoğurdun semtimize dahi uğramasını istemiyoruz.
Zaten, emeklinin de, emekçinin de ve dahi yüzde doksan ailelerin de süte ve yoğurda ulaşım yolları tamamen kapanmıştır bu şartlarda.
Giden sene Emekliler Yılı ilan edilmişti ne gördük, ne bulduk ki, şimdi içine girdiğimiz yılın 'Aile Yılı' ilan edilmesinden ne umalım?
Milyonlarca emekli ve emekli ailesi, Emekliler Yılı ilan edilen 2024 yılında yaşadıkları sefaletten ve rezaletten dolayı, 2025 yılının 'Aile Yılı' ilan edildiğini duyar duymaz, hiç kuşkusuz ağızlardan çıkan ilk cümle bu olmuştur; eyvahlar olsun.
70'li yıllarda okula gidip gelirken sabah akşam Taşlıtarla minübüslerinde zorunlu olarak dinlediğimiz; 'Neden saçların beyazlamış arkadaş/ Sana da benim gibi çektiren mi var?' şarkısını hatırladık, artık hem aileler hem de emekliler, birbirlerine bu şarkıyı armağan edebilirler.
Neden saçların beyazlamış arkadaş
Sana da benim gibi çektiren mi var?
Çektirmek ne kelime, adeta kök söktürüyorlar.
Yeni yılda açıklanan maaş artışlarına bakan, bir de dönüp yağmur gibi yağan zamlara bakıyor ve defalarca 'eyvahlar olsun' cümlesini tekrarlıyor.
Çeyrek asırdan beri ülkeyi yöneten iktidarın eliyle sefalete mahkum edilen emeklilere, emekçilere ve kendileri adına yıl ilan edilen ailelere, Aşık Reyhani'nin nice on yıllar evvel yazdığı bir şiiri armağan ediyorum, ezberlemekte fayda var, gün gelir lazım olur:
Bir Abdullah vardı öldü dediler
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Kefenini komşular aldı dediler
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Zaten senin köyde neyin var idi
Herkes sana baş hizmetkâr der idi
Kazancını köy ağası yer idi
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Bir ineğin vardı suya gitmezdi
Ahırdan çıkmaya dizi tutmazdı
Bu yoksulluk seni heç unutmazdı
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Kelepçeler açılmazdı kolundan
Hâkim savcı anlamazdı dilinden
Köyde zalim ağaların elinden
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Gömleğin yok haziranda üşürdün
Arkan ile kuru geven taşırdın
Her battıkça acı acı kaşırdın
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Üç yüz altmış beş gün oruç tutardın
Senede bir defa iftar ederdin
Et görseydin çiğnemeden yutardın
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun
Reyhani'yim ıskatına oturduk
Yarı buçuk bir salavat getirdik
Şeker çuvalına sardık götürdük
Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun.
- Farklı bir ses farklı bir soluk / 08.01.2025
- Sebep ne ki, kimine bin kimine de bir verile? / 07.01.2025
- Hayret! Bunca minareye kılıf mı yetişir? / 06.01.2025
- 2025 geldi hoş geldi / 02.01.2025
- Cümle yolsuzluğu yol eylemişler / 01.01.2025
- Buharlaştırılan B’ler… / 31.12.2024
- Ağalar doyunca duyacaklar yoksulu / 29.12.2024
- Gözü açlarda da, karnı açlarda da bir değişme yok / 28.12.2024
- Bir yolsuzluk bir yoksulluk bir yasak / 26.12.2024