15 Ağustos 2010 Erdoğan’ın Gaziantep’teki referandum konuşması…
“Yıllar boyunca Türkiye sanal korkularla uğraştı. Türkiye’yi içine kapattılar. Ne dediler; Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle, 4 tarafı düşmanlarla çevrili dediler…
Biz geldik, Gaziantepliler bilir, Suriye ile oturduk konuştuk. Esad kardeşimle ekonomiden sanata birçok konuda iş birliği anlaşmaları imzaladık. Suriye ile aramızdaki vizeleri kaldırdık mı? Şimdi benim Antepli vatandaşım pasaportunu cebine koyup Halep’e gidiyor. Soruyorum, kim kazandı? Antep kazandı, esnaf kazandı, tüccar kazandı… Korkuyla hareket edenler hiç bir zaman adım atamadılar. Biz büyük düşünüyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz…”
Utku Çakırözer’in Esad ile yaptığı röportajdan…
Utku Bey: “Siz ve Başbakan Erdoğan, ailelerinizle birlikte tatil yapacak kadar yakındınız. Ne oldu da bu hale geldiniz?”
Esad: “Bunu anlamak için sorulması gereken şudur: Kim değişti? Ben mi, o mu? Bölgemizde yaşanan değişime bakarak bazı sonuçlar çıkarabilirsiniz. Örneğin, çevremizdeki ülkelere bir bakın. Suriye’nin; İran, Irak ve Lübnan ile ilişkilerinde bu süreçte hiçbir değişiklik olmadı. Şimdi bir de tersine bakın. Türkiye’nin İran, Irak, Lübnan ve Ürdün ile ilişkilerinin seyrine bakıp, kendiniz bir sonuca varabilirsiniz. Tüm bu ülkelerle Ankara’nın arası kötüleşmiş durumda. Demek ki değişen Erdoğan…
Utku Bey: “Başbakan son açıklamasında kendisine verdiğiniz sözleri tutmadığınızı söyledi. O ne istedi? Siz ne söz verdiniz?”
Esad: “Bu sözleri bile içişlerimize karışmasının yeterince kanıtıdır. Eğer Başbakan, Suriye içi politikaların tarafı değilse, ben nasıl olur da ona söz veririm? O, bana birtakım sorular soruyordu. Tavsiyelerde bulunuyordu. Ben de olaylara ilişkin kendi görüşlerimi anlatıyordum. Sohbet ediyorduk. Bize reform tavsiyesinde bulunuyordu. Ama ben zaten onunla konuştuklarımı, halkıma da anlatıyor ve o yönde adımlar atıyordum. Suriye’de olayların başladığı 15 Mart’tan, 6 gün sonra reform yönünde önemli adımlar atmaya başladık. Şimdi Erdoğan’a gidip sorsanız yine “reform” diyecektir. Oysa eğer samimi olmuş olsa, bugün anlattıklarını 2004’teki görüşmelerimizde de anlatırdı. Şimdi bu kadar reformlardan bahsediyor. Ama 2004’te neden hiç reformu dillendirmiyordu? Burada bir çifte standart, ikiyüzlülük var…
Önceden Suriye halkına duyarlı değildi de, birdenbire mi kabardı bu duygular? Sonradan vahiy mi geldi kendisine? Suriye halkını benden daha mı çok seviyor? Burada bir ikiyüzlülük var. Erdoğan başkalarınınkine karışmak yerine, kendi içişlerine baksın. Bizi bıraksın da “komşularla sıfır sorun” politikasından, geriye ne kaldıysa onu uygulamaya baksın…”
Evet, Erdoğan hükümetlerinin ortaya koyduğu politikalar neticesinde ülkemizin daha önce yaşadığı sanal korkular gerçek oldu. Üç tarafımız denizle, dört tarafımız düşmanla çevrildi.
Batmış Yunan, gözlerimizin içine bakarak adalarımıza bayrak dikti. Bir avuç Rum, Türkiye’yi kale bile almıyor. Musul ve Kerkük, Kuzey Irak’ta kurulan, PKK’ya ev sahipliği yapan Kürt Devletinin kontrolünde. Kürecik, İran’ı ve Rusya’yı hedef aldığı için onlar da Türkiye’yi hedefe oturttular. Ermenistan gençleri Ağrı’yı alma hayallerinde. Azerbaycan küs. Türk Cumhuriyetleri “nerde ağabeyimiz” arayışında. Pasaportla, kimlikle Suriye’ye rahatça girebilen Antepli, Kilis’li, Hatay’lı kardeşlerimiz ise artık kendi sokaklarında bile rahat yürüyemiyorlar. Bunun bir nedeni olması lazım?…
“Yıllar boyunca Türkiye sanal korkularla uğraştı. Türkiye’yi içine kapattılar. Ne dediler; Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle, 4 tarafı düşmanlarla çevrili dediler…
Biz geldik, Gaziantepliler bilir, Suriye ile oturduk konuştuk. Esad kardeşimle ekonomiden sanata birçok konuda iş birliği anlaşmaları imzaladık. Suriye ile aramızdaki vizeleri kaldırdık mı? Şimdi benim Antepli vatandaşım pasaportunu cebine koyup Halep’e gidiyor. Soruyorum, kim kazandı? Antep kazandı, esnaf kazandı, tüccar kazandı… Korkuyla hareket edenler hiç bir zaman adım atamadılar. Biz büyük düşünüyoruz. Hedeflerimize ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz…”
Utku Çakırözer’in Esad ile yaptığı röportajdan…
Utku Bey: “Siz ve Başbakan Erdoğan, ailelerinizle birlikte tatil yapacak kadar yakındınız. Ne oldu da bu hale geldiniz?”
Esad: “Bunu anlamak için sorulması gereken şudur: Kim değişti? Ben mi, o mu? Bölgemizde yaşanan değişime bakarak bazı sonuçlar çıkarabilirsiniz. Örneğin, çevremizdeki ülkelere bir bakın. Suriye’nin; İran, Irak ve Lübnan ile ilişkilerinde bu süreçte hiçbir değişiklik olmadı. Şimdi bir de tersine bakın. Türkiye’nin İran, Irak, Lübnan ve Ürdün ile ilişkilerinin seyrine bakıp, kendiniz bir sonuca varabilirsiniz. Tüm bu ülkelerle Ankara’nın arası kötüleşmiş durumda. Demek ki değişen Erdoğan…
Utku Bey: “Başbakan son açıklamasında kendisine verdiğiniz sözleri tutmadığınızı söyledi. O ne istedi? Siz ne söz verdiniz?”
Esad: “Bu sözleri bile içişlerimize karışmasının yeterince kanıtıdır. Eğer Başbakan, Suriye içi politikaların tarafı değilse, ben nasıl olur da ona söz veririm? O, bana birtakım sorular soruyordu. Tavsiyelerde bulunuyordu. Ben de olaylara ilişkin kendi görüşlerimi anlatıyordum. Sohbet ediyorduk. Bize reform tavsiyesinde bulunuyordu. Ama ben zaten onunla konuştuklarımı, halkıma da anlatıyor ve o yönde adımlar atıyordum. Suriye’de olayların başladığı 15 Mart’tan, 6 gün sonra reform yönünde önemli adımlar atmaya başladık. Şimdi Erdoğan’a gidip sorsanız yine “reform” diyecektir. Oysa eğer samimi olmuş olsa, bugün anlattıklarını 2004’teki görüşmelerimizde de anlatırdı. Şimdi bu kadar reformlardan bahsediyor. Ama 2004’te neden hiç reformu dillendirmiyordu? Burada bir çifte standart, ikiyüzlülük var…
Önceden Suriye halkına duyarlı değildi de, birdenbire mi kabardı bu duygular? Sonradan vahiy mi geldi kendisine? Suriye halkını benden daha mı çok seviyor? Burada bir ikiyüzlülük var. Erdoğan başkalarınınkine karışmak yerine, kendi içişlerine baksın. Bizi bıraksın da “komşularla sıfır sorun” politikasından, geriye ne kaldıysa onu uygulamaya baksın…”
Evet, Erdoğan hükümetlerinin ortaya koyduğu politikalar neticesinde ülkemizin daha önce yaşadığı sanal korkular gerçek oldu. Üç tarafımız denizle, dört tarafımız düşmanla çevrildi.
Batmış Yunan, gözlerimizin içine bakarak adalarımıza bayrak dikti. Bir avuç Rum, Türkiye’yi kale bile almıyor. Musul ve Kerkük, Kuzey Irak’ta kurulan, PKK’ya ev sahipliği yapan Kürt Devletinin kontrolünde. Kürecik, İran’ı ve Rusya’yı hedef aldığı için onlar da Türkiye’yi hedefe oturttular. Ermenistan gençleri Ağrı’yı alma hayallerinde. Azerbaycan küs. Türk Cumhuriyetleri “nerde ağabeyimiz” arayışında. Pasaportla, kimlikle Suriye’ye rahatça girebilen Antepli, Kilis’li, Hatay’lı kardeşlerimiz ise artık kendi sokaklarında bile rahat yürüyemiyorlar. Bunun bir nedeni olması lazım?…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025