Müslüman bir ülkenin, haçlılarca işgal edilmesine yardım etmek için bir tezkere hazırlanır. "Hayır" diyemezsiniz. Diyecek olursanız bir daha vekil olamazsınız?
Aynı şekilde hükümet, Allah'ın (c.c) hükümlerine aykırı kanun hazırlar, çıkartır ama aykırı ses çıkmasına izin vermez?
Savcının biri, cemaat hakkında araştırma, soruşturma başlatır (kardeş oldukları dönemde) soluğu doğu illerinde alır. Yetmez! Bir başka savcıya da, "bu savcıyı araştır" talimatı verilir?
Bir kaç savcı, denizde gizli fener görür. Araştırmaya kalkar. Ortaya iğrenç şeyler de çıkar. Ama savcılar bu iğrençliklerin oluşumunu açıklayamadan, pisliklerin sahiplerini delillerle ispat edemeden uzaklaştırılır. Uzaklaştırma yetmez, bir de haddi aşmadan (!) suçlanırlar?
Bir vali vardır! Hep boynu büküktür. Bu boynu büküklük onu taaa vekillik, bakanlığa kadar götürür. Bir başka vali veya yardımcısı vardır, sosyal olayları, hükümetin istediği şekilde izah etmez. Haliyle ya terfisi durdurulur, ya da fizana sürülür?
Kamu görevlisi vardır! Pos veya hilal bıyıklıdır. Dosyasına "x" işareti konulur. Kamu görevlisi vardır! Badem bıyıklıdır. Dosyası yeşildir?
İş adamı vardır! Trilyonları bağışlar. Haliyle önü açıktır. İş adamı vardır! Damgayı yemiştir, müfettişler başından eksik olmaz?
Medya vardır! Hizadadır. Yanlışlıkla hizadan sapacak olursa, "bir aloyla" hizaya gelir. Medya vardır! Hizaya girmemiştir. Onun için bölücüdür, din ve millet düşmanıdır?
Yazar, çizer vardır! Kuştan yağ çıkarır. Allar, pullar, fetvası her daim cebindedir. Haliyle kahramandır? Yazar, çizer vardır! Bildiğini, inandığını yazar. Haliyle dolma kalemdir, satılmıştır, bölücüdür, isyancıdır.
Belediye vardır, iktidarındır. İddialar gırtlağa dayanmıştır. Ama soruşturamazsın. Çünkü "ak" olduğu için otomatikman "ak"lanmıştır. Bir başka belediye ise adı "ak" olmadığı için her daim şüpheli ve suç işlemeye meyillidir?
Başbakanın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verilir ama başbakanın işi çoktur. Soru havada kalır. Bakanlar için gensoru verilir, etkili bakan geri gönderir. Küfürbaz vekiller için takdir mahiyetinde kınama cezaları verilir.
Muhalefet parti ve vekilleri için gensoru verilir. Anında kabul görür. Hele küfür veya sataşma varsa ahlaksızdır, Meclis'te yeri yoktur?
Meramımı binlerce yaşanmış fiillerle örneklendirebilirim. Ama daha birkaç gün önce yaşadığımız HSYK fiili, 11 yıllık iktidarın demokrasi profilidir.
Son gelişmelere binaen İktidar partisi bir HSYK kanunu hazırladı, vekillerinin kaldırdıkları ellerle bu kanun kabul edildi. İktidar artık HSYK'da son rötuşlarını yapacaktı.
Muhalefetin itirazı vardı. Kanun "Resmi Gazetede" yayınlanır, yayınlanmaz Anayasa Mahkemesine iptal davası açacaktı. O da nesi! Kanun Meclis'ten çıktı ama Resmi gazetede çıkmadı. Neden? Çünkü iktidar istediği kanunu çıkarmış ama HSYK'da henüz istediği rötuşları gerçekleştirmemişti. Son rötuşları da yapıldıktan sonra kanun yayınlandı ve yürürlüğe girdi.
Yaşadığımız bu olayların hepsi demokrasi çatısı altında gerçekleşiyor. İktidar tüm icraatlarına demokrasi patenti vuruyor ve sandığı gösteriyor. Bu olayların demokrasiyle, hukukla bağdaşmayacağı, tanımlanamayacağı, aklanamayacağı çok açık.
Ülkemiz demokrasisinin içine güve girmiş durumda. Ülkemiz demokrasisinde bir çeteleşme, şebekeleşme var. Ülkemiz demokrasisi bir çete anlayışıyla yönlendiriliyor. İtirazı olan?
Cevaplarımız hazır
Erdoğan son yolsuzluk ve rüşvet olaylarında mahkemenin bütün zanlıları serbest bırakmasını "adalet yerini buldu" diye yorumladı. Doğru söylemiş. Çünkü Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde tatile gönderilen adalet (!) geri döndü ve yerini buldu!!!
Diyarbakır savcılığı ezber bozmuş. Polisin attığı gaz sonucu ölen çocuk için 3 polis memuruna müebbet hapis istemiş. Sebep: Kasıt yok ama kasta meyil var. Demek ki! İstanbul ve diğer büyükşehirlerdeki bütün savcılar sağlam hafız. Hiç ezber bozmuyorlar?
Orman Bakanı, İstanbul için adak adamış ve su kesintisi olursa bıyıklarımı keserim, demiş. Eskiden halk için ortaya "kelle" konulurdu şimdi kıllar konuluyor. Halkımızın mı değeri düştü yoksa yönetenlerimizin mi?!
Erdoğan şimdi kavgalı olduğu yol arkadaşının CHP'ye yakınlaştığını iddia ediyor ve (1995'te) "bu şahıslar (siyasetten uzak olduklarını ifade etmek için) Cebrail gelse yine oy vermem" diyorlardı, diye iki taraflı bir kınama, aşağılama, halka şikâyet etme mantığı ortaya koyuyor.
Sayın Erdoğan! Bu kardeşleriniz 3 genel seçimde ve bilmem kaç yerel seçimde size oy verdi, ölüleri diriltmeye yeltendiler. (Haşa sümme haşa) siz, Cebrail'den üstün müsünüz?
Polis, doğu illerimizde PKK'lılar tarafından gerçekleştirilen ve BDP vekillerinin de katıldığı terör olaylarında bu vekillere; "Sizin, bunların yanında ne işiniz var, doğrusu anlamıyorum?" diyor. Zaten anlamadığınız için terör bu noktaya geldi?
Dışişleri Ukrayna ve kırım'da yaşanan son gelişmeleri endişeyle izlediğini açıkladı. BOP kapsamında İslam coğrafyasında yaşanan vahşet ve zulmü BOP sahiplerinin yanında heyecanla izleyen Dışişleri'nin şimdi Rusya'nın aktif olduğu gelişmeleri endişeyle izlemesi çok normal?
Aynı şekilde hükümet, Allah'ın (c.c) hükümlerine aykırı kanun hazırlar, çıkartır ama aykırı ses çıkmasına izin vermez?
Savcının biri, cemaat hakkında araştırma, soruşturma başlatır (kardeş oldukları dönemde) soluğu doğu illerinde alır. Yetmez! Bir başka savcıya da, "bu savcıyı araştır" talimatı verilir?
Bir kaç savcı, denizde gizli fener görür. Araştırmaya kalkar. Ortaya iğrenç şeyler de çıkar. Ama savcılar bu iğrençliklerin oluşumunu açıklayamadan, pisliklerin sahiplerini delillerle ispat edemeden uzaklaştırılır. Uzaklaştırma yetmez, bir de haddi aşmadan (!) suçlanırlar?
Bir vali vardır! Hep boynu büküktür. Bu boynu büküklük onu taaa vekillik, bakanlığa kadar götürür. Bir başka vali veya yardımcısı vardır, sosyal olayları, hükümetin istediği şekilde izah etmez. Haliyle ya terfisi durdurulur, ya da fizana sürülür?
Kamu görevlisi vardır! Pos veya hilal bıyıklıdır. Dosyasına "x" işareti konulur. Kamu görevlisi vardır! Badem bıyıklıdır. Dosyası yeşildir?
İş adamı vardır! Trilyonları bağışlar. Haliyle önü açıktır. İş adamı vardır! Damgayı yemiştir, müfettişler başından eksik olmaz?
Medya vardır! Hizadadır. Yanlışlıkla hizadan sapacak olursa, "bir aloyla" hizaya gelir. Medya vardır! Hizaya girmemiştir. Onun için bölücüdür, din ve millet düşmanıdır?
Yazar, çizer vardır! Kuştan yağ çıkarır. Allar, pullar, fetvası her daim cebindedir. Haliyle kahramandır? Yazar, çizer vardır! Bildiğini, inandığını yazar. Haliyle dolma kalemdir, satılmıştır, bölücüdür, isyancıdır.
Belediye vardır, iktidarındır. İddialar gırtlağa dayanmıştır. Ama soruşturamazsın. Çünkü "ak" olduğu için otomatikman "ak"lanmıştır. Bir başka belediye ise adı "ak" olmadığı için her daim şüpheli ve suç işlemeye meyillidir?
Başbakanın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verilir ama başbakanın işi çoktur. Soru havada kalır. Bakanlar için gensoru verilir, etkili bakan geri gönderir. Küfürbaz vekiller için takdir mahiyetinde kınama cezaları verilir.
Muhalefet parti ve vekilleri için gensoru verilir. Anında kabul görür. Hele küfür veya sataşma varsa ahlaksızdır, Meclis'te yeri yoktur?
Meramımı binlerce yaşanmış fiillerle örneklendirebilirim. Ama daha birkaç gün önce yaşadığımız HSYK fiili, 11 yıllık iktidarın demokrasi profilidir.
Son gelişmelere binaen İktidar partisi bir HSYK kanunu hazırladı, vekillerinin kaldırdıkları ellerle bu kanun kabul edildi. İktidar artık HSYK'da son rötuşlarını yapacaktı.
Muhalefetin itirazı vardı. Kanun "Resmi Gazetede" yayınlanır, yayınlanmaz Anayasa Mahkemesine iptal davası açacaktı. O da nesi! Kanun Meclis'ten çıktı ama Resmi gazetede çıkmadı. Neden? Çünkü iktidar istediği kanunu çıkarmış ama HSYK'da henüz istediği rötuşları gerçekleştirmemişti. Son rötuşları da yapıldıktan sonra kanun yayınlandı ve yürürlüğe girdi.
Yaşadığımız bu olayların hepsi demokrasi çatısı altında gerçekleşiyor. İktidar tüm icraatlarına demokrasi patenti vuruyor ve sandığı gösteriyor. Bu olayların demokrasiyle, hukukla bağdaşmayacağı, tanımlanamayacağı, aklanamayacağı çok açık.
Ülkemiz demokrasisinin içine güve girmiş durumda. Ülkemiz demokrasisinde bir çeteleşme, şebekeleşme var. Ülkemiz demokrasisi bir çete anlayışıyla yönlendiriliyor. İtirazı olan?
Cevaplarımız hazır
Erdoğan son yolsuzluk ve rüşvet olaylarında mahkemenin bütün zanlıları serbest bırakmasını "adalet yerini buldu" diye yorumladı. Doğru söylemiş. Çünkü Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde tatile gönderilen adalet (!) geri döndü ve yerini buldu!!!
Diyarbakır savcılığı ezber bozmuş. Polisin attığı gaz sonucu ölen çocuk için 3 polis memuruna müebbet hapis istemiş. Sebep: Kasıt yok ama kasta meyil var. Demek ki! İstanbul ve diğer büyükşehirlerdeki bütün savcılar sağlam hafız. Hiç ezber bozmuyorlar?
Orman Bakanı, İstanbul için adak adamış ve su kesintisi olursa bıyıklarımı keserim, demiş. Eskiden halk için ortaya "kelle" konulurdu şimdi kıllar konuluyor. Halkımızın mı değeri düştü yoksa yönetenlerimizin mi?!
Erdoğan şimdi kavgalı olduğu yol arkadaşının CHP'ye yakınlaştığını iddia ediyor ve (1995'te) "bu şahıslar (siyasetten uzak olduklarını ifade etmek için) Cebrail gelse yine oy vermem" diyorlardı, diye iki taraflı bir kınama, aşağılama, halka şikâyet etme mantığı ortaya koyuyor.
Sayın Erdoğan! Bu kardeşleriniz 3 genel seçimde ve bilmem kaç yerel seçimde size oy verdi, ölüleri diriltmeye yeltendiler. (Haşa sümme haşa) siz, Cebrail'den üstün müsünüz?
Polis, doğu illerimizde PKK'lılar tarafından gerçekleştirilen ve BDP vekillerinin de katıldığı terör olaylarında bu vekillere; "Sizin, bunların yanında ne işiniz var, doğrusu anlamıyorum?" diyor. Zaten anlamadığınız için terör bu noktaya geldi?
Dışişleri Ukrayna ve kırım'da yaşanan son gelişmeleri endişeyle izlediğini açıkladı. BOP kapsamında İslam coğrafyasında yaşanan vahşet ve zulmü BOP sahiplerinin yanında heyecanla izleyen Dışişleri'nin şimdi Rusya'nın aktif olduğu gelişmeleri endişeyle izlemesi çok normal?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025