Havacılık sektörünün Avrupalı devi Airbus ve dünyaca ünlü otomobil kiralama şirketi Hertz, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle iflas bayrağını çekmek üzere olan ve bağlı oldukları hükümetlerden yardım isteyen küresel şirketlerden yalnızca ikisi…
ABD'li havacılık devi Boeing de Mart ayında ABD hükümetinden havacılık ve uzay sanayi için 60 milyar dolarlık bir kurtarma yardımı çağrısında bulunmuştu.
İnsanlığın üzerine kâbus gibi çöken ölümcül salgından önce adı ülke ile özdeşleşmiş turizm şirketi Thomas Cook'un iflasına seyirci kalan İngiltere hükümeti de salgın nedeniyle imdat çığlıkları atan tur operatörü ve havacılık şirketi Easy Jet'e 600 milyon kredi verilmesi için kısa süre önce talimat verdi.
Adeta 'yetiş devlet baba' diye imdat çığlıkları atan Virgin Air de kendini liberalizmin kalesi İngiltere'de devletin güçlü kollarına bırakan iflasın eşiğine gelen başka bir İngiliz şirketi oldu.
İngiltere'den önce de Almanya, iflasın eşiğine gelen şirketlere 500 milyar avroya kadar kredi desteği sağlanacağını açıklamıştı.
Avrupa'dan Asya'ya kadar pek çok devlet, koronavirüs salgını nedeniyle şirketleri iflastan kurtarmanın derdine düşmüş durumda.
Devletin piyasaya müdahalesine karşı çıkan ve ekonominin kendi kendine dengeye geleceğini iddia edenler şimdi bu yapılanları destekliyor.
Liberal ekonomiyi "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler..." şeklinde özetleyen ekonomistlerin bu yapılanlara itiraz etmeleri gerekirken, nedense gıkları çıkmıyor.
Çünkü burası kapitalizmin ve de liberal ekonominin aciz kaldığı noktadır. Bu günler geçerse böyleleri yeniden sözü alıp, liberal ahkâmlar kesmeye devam edeceklerdir, emin olunuz.
Dikkat ediyor musunuz, kâr haneleri dolup taşarken devleti kenara itenler, zarar haneleri dolmaya başladığında hemen 'yetiş devlet baba' diye feryadı basıyorlar.
Devleti yöneten siyasiler de savundukları liberal ekonominin kurallarını bir kenara itip hemen milletin ödediği vergilerden harcayarak bu şirketleri kurtarmaya girişiyorlar.
1929'daki Büyük Buhran'da, 1973 OPEC petrol krizinde, 1997 krizinde,
2001, 2007 ve 2008'de yaşanan ekonomik krizlerde hep aynı şeyler olmuş.
Madem zorda kalınca kötü günlerde 'imdat devlet baba' deniyor, o zaman bu 'devlet baba' iyi günlerde de piyasanın içinde etkili bir rol üstlensin. Bu teklifime 'hayır' diyenler bugün de devlet babadan bir talepte bulunulmaması gerektiğini kabul etmeli ve krizden nasıl çıkılacağının yolunu gösterebilmeli.
Ancak gösteremezler, çünkü devlet olmadan olmaz. Bu bağlamda 14 Nisan'da ebedi âleme uğurladığımız Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Milli Ekonomi Modeli kitabında devletin güçlü olması gerektiğini ve piyasada kontrol görevini yapması gerektiğini kapsamlı bir şekilde ortaya konulmaktadır.
Milli Ekonomi Modeli'nde bu gerçek şöyle ifade edilmektedir:
"Her zaman ekonomilerde üretim ile tüke¬tim arasında belli bir açık olacaktır. Eğer bu açığa müdahale edilmezse ekonominin zaman içerisinde kendi kendini dengelemesi mümkün değildir.
İşte üretim ile tüketim arasında ekonominin ya¬pısından kaynaklanan bu açığın kapatılması an¬cak devlet tarafından yapılabilir. Devletin bu açı¬ğı kapatması piyasalar için bir zorunluluktur."
Tüm dünya ekonomilerinin devletin müdahalesi olmadan atlatılamayan bir ekonomik krizin içine sürüklendiği bu dönem aslında Sayın Prof. Dr. Haydar Baş'ın yukarıdaki ifadelerinde ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuyor mu sizce de?
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024