İcmal Yayıncılık tarafından organize edilen Ehl-i Beyt programları bütün hızıyla devam ediyor. Haçlı dünyasının İslam dünyasının üzerine çullandığı, alicengiz oyunlarıyla da Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmanın hesaplarını yaptığı günümüzde tek kurtuluş gemisi Ehl-i Beyt’in çizgisinde birlik ve beraberlik programlarının tertip edilmesi gerçekten çok büyük bir hizmettir.
Bu seferki Ehl-i Beyt programı “Birlik ve Beraberliğimiz için Ehl-i Beyt Sempozyumu” başlığını taşıyor. Sempozyum yarın (13 Mayıs 2012) sabah saat 10:00’da başlayacak ve mekan İstanbul’un en görkemli salonlarından olan Haliç Kongre Merkezi olacak.
Değerli ilim adamı Prof. Dr Haydar Baş’ın kapanış konuşmasını yapacağı programda, birçok ilim adamının bilgilerini aktaracağı oturumlar var.
Konu Ehl-i Beyt ve de birlik ve beraberlik olunca elbette ki paylaşılacak olan sadece bilgi değil, aynı zamanda Ehl-i Beyt sevdasıyla yanıp tutuşan gönüller olacak.
Bundan önceki programlar, 22-23 Ekim 2011 tarihlerinde Bursa’da Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu ve 25 Mart 2012’de İstanbul İcmal Gençliği tarafından organize edilen “İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi” idi.
Batılı ülkelerin ve yerli işbirlikçilerin İslam dünyasında Şii-Sünni çatışması çıkarmayı arzuladığı günümüzde Ehl- Beyt’e bu derecede sahip çıkılması ve Ehl-i Beyt çatısı altında buluşulması rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağmasına neden olmaktadır.
Bu Ehl-i Beyt programları iki önemli hizmeti başarmaktadır.
Birincisi, İslam’ın temel direği olan Ehl-i Beyt bütün detaylarıyla ortaya konulmakta ve Peygamber Efendimizin (SAV) iki emanetinden biri olan Ehl-i Beyt’e sahip çıkılmaktadır. Ehl-i Beyt’e sahip çıkmak ve onları sevmek hem Kur’an hem de hadislerle emredilmiştir.
Cenab-ı Hak, Şura suresi 23. ayette şöyle buyurmaktadır: “De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğe) karşılık Ehl-i Beytime sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum.”
Ahmet bin Hanbel’in Müsned’inde ve Tabarani’nin El-Kebir’inde geçen bir hadiste Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir; O’na binen kurtulur; uzak duran boğulup gider”
Buhari’nin Tarih’ul Kebir eserinin 2. cildinin 69 ve 70. sayfalarında rivayet edilen bir hadiste şöyle ifade edilmektedir: Hz. Resulullah (SAV) bir gün Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’le oturduğu bir sırada buyurmuştur ki, “Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir. Onlara düşman olana düşman ol; onlarla dost olana dost ol”
Sünen-i Nesai’de –ki Kütübü Sitte’nin eserlerindendir- bu noktada çok önemli bir hadis var: “Ya Ali, Seni ancak Mü’min olan sever. Senden, başkası değil, ancak münafık olan nefret eder.” (Nesai, Sünen, VII, 115-116)
Ehl-i Beyt programlarıyla hem Allah’ın hem de Rasulullah’ın bu emirleri yerine getirilmekte, hem de neden Ehl-i Beyt çizgisinde olmamız gerektiği de açıkça belirtilmektedir.
İkinci büyük hizmet ise, Batılıların ve onların yandaşlarının asırlardır başarmak istedikleri Şii-Sünni çatışması projesi bu programlarla yerle bir olmaktadır, oyunlar bozulmaktadır.
Batılıların hesabı 2011 sonu itibarıyla, füze kalkanı bahanesiyle İran-Türkiye çatışması çıkarmaktı ama Ekim ayında yapılan sempozyum bunu frenlemiştir. Geçtiğimiz aylarda da Türkiye Suriye’ye sokulmak istenmiştir ama Mart ayında organize edilen Ehli- Beyt gecesi buna dur demiştir.
İnşallah duamız odur ki, yarın İstanbul’da yapılan Ehl-i Beyt sempozyumu, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma senaryolarını tamamen tarihin çöplüğüne gömecektir.
Bu seferki Ehl-i Beyt programı “Birlik ve Beraberliğimiz için Ehl-i Beyt Sempozyumu” başlığını taşıyor. Sempozyum yarın (13 Mayıs 2012) sabah saat 10:00’da başlayacak ve mekan İstanbul’un en görkemli salonlarından olan Haliç Kongre Merkezi olacak.
Değerli ilim adamı Prof. Dr Haydar Baş’ın kapanış konuşmasını yapacağı programda, birçok ilim adamının bilgilerini aktaracağı oturumlar var.
Konu Ehl-i Beyt ve de birlik ve beraberlik olunca elbette ki paylaşılacak olan sadece bilgi değil, aynı zamanda Ehl-i Beyt sevdasıyla yanıp tutuşan gönüller olacak.
Bundan önceki programlar, 22-23 Ekim 2011 tarihlerinde Bursa’da Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu ve 25 Mart 2012’de İstanbul İcmal Gençliği tarafından organize edilen “İman ve Aşk Ocağı Ehl-i Beyt Gecesi” idi.
Batılı ülkelerin ve yerli işbirlikçilerin İslam dünyasında Şii-Sünni çatışması çıkarmayı arzuladığı günümüzde Ehl- Beyt’e bu derecede sahip çıkılması ve Ehl-i Beyt çatısı altında buluşulması rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağmasına neden olmaktadır.
Bu Ehl-i Beyt programları iki önemli hizmeti başarmaktadır.
Birincisi, İslam’ın temel direği olan Ehl-i Beyt bütün detaylarıyla ortaya konulmakta ve Peygamber Efendimizin (SAV) iki emanetinden biri olan Ehl-i Beyt’e sahip çıkılmaktadır. Ehl-i Beyt’e sahip çıkmak ve onları sevmek hem Kur’an hem de hadislerle emredilmiştir.
Cenab-ı Hak, Şura suresi 23. ayette şöyle buyurmaktadır: “De ki, Ben bu (peygamberliğimi tebliğe) karşılık Ehl-i Beytime sevgiden başka sizden hiçbir ücret istemiyorum.”
Ahmet bin Hanbel’in Müsned’inde ve Tabarani’nin El-Kebir’inde geçen bir hadiste Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır: “Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisi gibidir; O’na binen kurtulur; uzak duran boğulup gider”
Buhari’nin Tarih’ul Kebir eserinin 2. cildinin 69 ve 70. sayfalarında rivayet edilen bir hadiste şöyle ifade edilmektedir: Hz. Resulullah (SAV) bir gün Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’le oturduğu bir sırada buyurmuştur ki, “Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir. Onlara düşman olana düşman ol; onlarla dost olana dost ol”
Sünen-i Nesai’de –ki Kütübü Sitte’nin eserlerindendir- bu noktada çok önemli bir hadis var: “Ya Ali, Seni ancak Mü’min olan sever. Senden, başkası değil, ancak münafık olan nefret eder.” (Nesai, Sünen, VII, 115-116)
Ehl-i Beyt programlarıyla hem Allah’ın hem de Rasulullah’ın bu emirleri yerine getirilmekte, hem de neden Ehl-i Beyt çizgisinde olmamız gerektiği de açıkça belirtilmektedir.
İkinci büyük hizmet ise, Batılıların ve onların yandaşlarının asırlardır başarmak istedikleri Şii-Sünni çatışması projesi bu programlarla yerle bir olmaktadır, oyunlar bozulmaktadır.
Batılıların hesabı 2011 sonu itibarıyla, füze kalkanı bahanesiyle İran-Türkiye çatışması çıkarmaktı ama Ekim ayında yapılan sempozyum bunu frenlemiştir. Geçtiğimiz aylarda da Türkiye Suriye’ye sokulmak istenmiştir ama Mart ayında organize edilen Ehli- Beyt gecesi buna dur demiştir.
İnşallah duamız odur ki, yarın İstanbul’da yapılan Ehl-i Beyt sempozyumu, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma senaryolarını tamamen tarihin çöplüğüne gömecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025