Yeni iktidardan, toplumun tüm kesimlerinin en büyük beklentisi, ekonomik istikrardır.
Küresel düzende ekonomik dengelere göre belirlenen bağımsızlık kavramına paralel olarak tam bağımsız bir devletten, ancak tam bağımsız bir maliye politikası ile söz edilebilir.
Bugün Türkiye'deki sistem ise, tamamen dış kaynaklı ayarlamalara bağlıdır.
Öyle ki, uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, AKP yönetiminin açıkladığı acil önlem paketinde IMF ile yapılmış mevcut programın devamından bahsedilmesini yeterli bulmamış, yeni hükümet dönemi için belirlenecek kredi notunu IMF ile yapılacak pazarlıklar neticesinde vereceklerini belirtmiştir.
Hükümetin ekonomide istikrarı saplayabilmek için gerekli kaynağı nereden bulacağının tespit edilemeyeceğini söyleyen Moody's, bu sebeple istikrarı yine IMF kredilerine bağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkeler arasında yapılan ve LEGSİ olarak isimlendirilen istikrar endeksinde de Türkiye'nin ekonomik görünüm notu, yeni yönetime ve acil önlem paketine rağmen halen aynı değerdedir.
Adeta, "IMF olmazsa hiç bir şey yapamazsınız" mesajının verildiği bu tür veriler, küresel bir oyundan başka bir şey değildir.
Ülke ekonomisine yön verilmesinde temel kıstas Atatürk'ün 1923-38 yılları arasında Türkiye'ye belirlediği "milli ekonomi" metodu olmalıdır. Seçim meydanlarında yalnızca Bağımsız Türkiye Partisi'nin dile getirdiği "milli ekonomi modeli" sadece Türk ekonomisi için değil, kalkınmakta olan her ülkenin kurtuluş reçetesidir.
Ülke kaynaklarının ve kendi insanının emeğinin devreye konulmasını gaye edinen bu model de "0" borç hedeflenmektedir.
Seçim döneminde, piyasada büyük bir emisyon açığı olduğunun altını çizen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş: "Emisyonun genişlemesi şarttır. Piyasadaki para miktarı, GSMH'nin % 2'sidir. Bu oranın gelişmiş ülkedeki orana çıkması esastır" şeklinde tarihi tespitlerde bulunmuştu.
IMF ile ekonominin rayına oturamayacağının da ısrarla alını çizen Sn. Baş'ın tespitlerindeki bu haklılık, Moody's Türkiye yorumuyla tekrar ortaya çıkmıştır.
Borç almayı teşvik eden bir yaklaşımın sözcüsü Moodys'in "IMF olmazsa olmaz" tavrı, hazine üstünde oturan Türkiye'yi bir kez daha yabancı kaynaklara el açmak durumunda bırakacaktır. Türkiye'den bekledikleri de budur. BTP'nin ortaya koyduğu kaynak paketi ve ekonomi programı ise, ülkeyi taşınmak istenen bu acziyet tablosundan çıkarmanın tek yoludur.
Küresel düzende ekonomik dengelere göre belirlenen bağımsızlık kavramına paralel olarak tam bağımsız bir devletten, ancak tam bağımsız bir maliye politikası ile söz edilebilir.
Bugün Türkiye'deki sistem ise, tamamen dış kaynaklı ayarlamalara bağlıdır.
Öyle ki, uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, AKP yönetiminin açıkladığı acil önlem paketinde IMF ile yapılmış mevcut programın devamından bahsedilmesini yeterli bulmamış, yeni hükümet dönemi için belirlenecek kredi notunu IMF ile yapılacak pazarlıklar neticesinde vereceklerini belirtmiştir.
Hükümetin ekonomide istikrarı saplayabilmek için gerekli kaynağı nereden bulacağının tespit edilemeyeceğini söyleyen Moody's, bu sebeple istikrarı yine IMF kredilerine bağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkeler arasında yapılan ve LEGSİ olarak isimlendirilen istikrar endeksinde de Türkiye'nin ekonomik görünüm notu, yeni yönetime ve acil önlem paketine rağmen halen aynı değerdedir.
Adeta, "IMF olmazsa hiç bir şey yapamazsınız" mesajının verildiği bu tür veriler, küresel bir oyundan başka bir şey değildir.
Ülke ekonomisine yön verilmesinde temel kıstas Atatürk'ün 1923-38 yılları arasında Türkiye'ye belirlediği "milli ekonomi" metodu olmalıdır. Seçim meydanlarında yalnızca Bağımsız Türkiye Partisi'nin dile getirdiği "milli ekonomi modeli" sadece Türk ekonomisi için değil, kalkınmakta olan her ülkenin kurtuluş reçetesidir.
Ülke kaynaklarının ve kendi insanının emeğinin devreye konulmasını gaye edinen bu model de "0" borç hedeflenmektedir.
Seçim döneminde, piyasada büyük bir emisyon açığı olduğunun altını çizen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş: "Emisyonun genişlemesi şarttır. Piyasadaki para miktarı, GSMH'nin % 2'sidir. Bu oranın gelişmiş ülkedeki orana çıkması esastır" şeklinde tarihi tespitlerde bulunmuştu.
IMF ile ekonominin rayına oturamayacağının da ısrarla alını çizen Sn. Baş'ın tespitlerindeki bu haklılık, Moody's Türkiye yorumuyla tekrar ortaya çıkmıştır.
Borç almayı teşvik eden bir yaklaşımın sözcüsü Moodys'in "IMF olmazsa olmaz" tavrı, hazine üstünde oturan Türkiye'yi bir kez daha yabancı kaynaklara el açmak durumunda bırakacaktır. Türkiye'den bekledikleri de budur. BTP'nin ortaya koyduğu kaynak paketi ve ekonomi programı ise, ülkeyi taşınmak istenen bu acziyet tablosundan çıkarmanın tek yoludur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002