AKP yönetimi, ilk icraat olarak acil önlem planı adını verdikleri bazı tedbirleri açıkladı.
Sayıştay'ın görev alanının genişletilmesi, batık bankaların hacizli mallarının satılması, ihale mevzuatında AB'ye uygun bir düzenlemeye gidilmesi gibi geniş ifadelerle ve yoruma açık bir tarzda hazırlanmış olan planda, ulusal çıkarları tehlikeye atabilecek, risk taşıyan bor madenlerinin özelleştirilmesi, yabancı yatırımcılara arsa tahsisi gibi maddeler de yer alıyor.
Acil Eylem Planı'nda borç ödemesi ile ilgili bir kaynak düzenlemesi ise mevcut değildir. Oysa bugün Türkiye'nin en önemli meselesi ağır borç yüküdür.
240 Milyar Dolar iç ve dış borcu bulanan Türkiye'nin, yılda bu borçların sadece faizlerine ödediği meblağ 55 Katrilyon Lira'dır.
Borçların tek kaynağı ise, mevcut sistemde halkın sırtından temin edilen vergilerdir.
Acil Eylem Planı'nda, borçların tamamını kapatacak bir uygulamanın yer almaması, bunların devam edeceği ve her sene artan meblağları ile borç faizinin ödenmesinin süreceğini göstermektedir.
Bu durum, milletimizin daha da ezilmesinden başka bir netice getirmeyecektir.
Türk ekonomisinin rayına oturmasının yolu, borç yükünü arttırmak ve IMF kredileriyle borcu borçla ödemeye çalışmak değildir.
Tek yol iç ve dış borçların tamamını kapatmaktadır. Ancak bundan sonra milli bir ekonomi politikası ve millet yararına uygulamalardan bahsedilebilir.
Bu sebeple attığı yanlış adımla AKP yönetimi, ekonomi programına büyük bir hata ile başlamıştır.
Borç alma mantığının dışında, milli bir uygulamayı hayata geçirmekten bahseden tek irade BTP kadroları olmuştur.
Ekonomi görüşlerinin temelini, iç ve dış borcun öncelikle ve tamamen kapatılması fikri ile şekillendiren BTP, ancak borç ödendikten, halkın sırtındaki kambur atıldıktan sonra ülkenin rahatlayabileceğini ifade etmişti.
Bundan sonra millet yararına projeler hayata geçirilecekti.
Global sömürünün esiri olmayacak bir milli ekonomi modelini benimseyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu sebeple projelerini hayata geçirecek kaynakları da son seçim konuşmasına kadar gizli tutmuştu.
Zira, IMF veya diğer dış desteklerle ekonomi, yoluna giremeyeceği gibi, bu güçlere peşkeş çekilecek kaynaklarla da bu iş olamaz . BTP dışındaki tüm partilerin bu zihniyeti kabulü: kaynakların heba olması ve halkın değil de bu güçlerin eline geçmesi demektir.
AKP yönetiminin de bazı bölümlerini aldığını gördüğümüz BTP'nin kaynak paketinde, BTP'nin planladığı verimin alınması ise imkânsız.
Kısaca, kaynağı olmayan, projeleri netleşmemiş bir programın IMF desteği ile ülkeyi kalkındırması imkansızdır. Kaynaklar noktasında BTP'den istifade eden bu yönetimin, BTP'nin Milli Ekonomi Modelini bir bütün olarak hayata geçirmesi Türk ekonomisinin rayına oturmasının tek yoludur.
Sayıştay'ın görev alanının genişletilmesi, batık bankaların hacizli mallarının satılması, ihale mevzuatında AB'ye uygun bir düzenlemeye gidilmesi gibi geniş ifadelerle ve yoruma açık bir tarzda hazırlanmış olan planda, ulusal çıkarları tehlikeye atabilecek, risk taşıyan bor madenlerinin özelleştirilmesi, yabancı yatırımcılara arsa tahsisi gibi maddeler de yer alıyor.
Acil Eylem Planı'nda borç ödemesi ile ilgili bir kaynak düzenlemesi ise mevcut değildir. Oysa bugün Türkiye'nin en önemli meselesi ağır borç yüküdür.
240 Milyar Dolar iç ve dış borcu bulanan Türkiye'nin, yılda bu borçların sadece faizlerine ödediği meblağ 55 Katrilyon Lira'dır.
Borçların tek kaynağı ise, mevcut sistemde halkın sırtından temin edilen vergilerdir.
Acil Eylem Planı'nda, borçların tamamını kapatacak bir uygulamanın yer almaması, bunların devam edeceği ve her sene artan meblağları ile borç faizinin ödenmesinin süreceğini göstermektedir.
Bu durum, milletimizin daha da ezilmesinden başka bir netice getirmeyecektir.
Türk ekonomisinin rayına oturmasının yolu, borç yükünü arttırmak ve IMF kredileriyle borcu borçla ödemeye çalışmak değildir.
Tek yol iç ve dış borçların tamamını kapatmaktadır. Ancak bundan sonra milli bir ekonomi politikası ve millet yararına uygulamalardan bahsedilebilir.
Bu sebeple attığı yanlış adımla AKP yönetimi, ekonomi programına büyük bir hata ile başlamıştır.
Borç alma mantığının dışında, milli bir uygulamayı hayata geçirmekten bahseden tek irade BTP kadroları olmuştur.
Ekonomi görüşlerinin temelini, iç ve dış borcun öncelikle ve tamamen kapatılması fikri ile şekillendiren BTP, ancak borç ödendikten, halkın sırtındaki kambur atıldıktan sonra ülkenin rahatlayabileceğini ifade etmişti.
Bundan sonra millet yararına projeler hayata geçirilecekti.
Global sömürünün esiri olmayacak bir milli ekonomi modelini benimseyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu sebeple projelerini hayata geçirecek kaynakları da son seçim konuşmasına kadar gizli tutmuştu.
Zira, IMF veya diğer dış desteklerle ekonomi, yoluna giremeyeceği gibi, bu güçlere peşkeş çekilecek kaynaklarla da bu iş olamaz . BTP dışındaki tüm partilerin bu zihniyeti kabulü: kaynakların heba olması ve halkın değil de bu güçlerin eline geçmesi demektir.
AKP yönetiminin de bazı bölümlerini aldığını gördüğümüz BTP'nin kaynak paketinde, BTP'nin planladığı verimin alınması ise imkânsız.
Kısaca, kaynağı olmayan, projeleri netleşmemiş bir programın IMF desteği ile ülkeyi kalkındırması imkansızdır. Kaynaklar noktasında BTP'den istifade eden bu yönetimin, BTP'nin Milli Ekonomi Modelini bir bütün olarak hayata geçirmesi Türk ekonomisinin rayına oturmasının tek yoludur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002