1. NATO Zirvesi için Prag'da bulunan Cumhurbaşkanı Sezer ile görüşen ABD Başkanı Bush, "Tarih almak hakkınız" diyerek Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini ifade etti.
Aynı başkan Bush, Brüksel'de yapılan Son AB Genel İşler Konseyi'ne bir mesaj göndererek Kıbrıs'ta çözüm fırsatını kaçırmamak için Türkiye'ye Kopenhag'da tarih verilmesini istedi.
Kıbrıs'ın Akdeniz'deki önemini dünkü yazımızda belirtmiştik. Ada, Türkiye'nin savunmasında bir garantidir.
AB'ye üye bir Türkiye ise, ABD'nin bu birliğe müdahalesinin anahtarıdır.
ABD, acaba Türkiye için mi çalışıyor?
2. Almanya Dışişleri Bakanı Fischer: "Amerikalılar, bizi Türkiye'yle evlenmemize iknaya çalışıyorlar. Halbuki biz istemiyoruz" dedi.
3. Türkiye'ye tam üyelik kapılarını açmayacağı adeta kesinleşen AB, özel ortaklık olarak tanımladığı statüyü dahi kabul etmiyor.
Avrupa Parlamentosu, 156'ya karşın 376 red oyu ile bu statüyü vermeyi reddetti.
4. Türkiye'nin tüm reform çalışmalarına, aldığı hayati kararlara karşın AB Komisyonu Başkanı Prodi: "Hâlâ eksikleriniz var" yorumunu yaptı.
Bazı çevreler Avrupa ülkelerine yapılan AB ziyaretlerini lehimizde göstermeye çalışsa da, son bir kaç günde üst düzey yetkililerinin açıklamalarını okumak, Türkiye'nin AB macerasının gidişatını görmeye yeterlidir.
İktidarı ve muhalefeti arasında fark göremediğimiz Meclis'imizin yeni konukları ise, yaptıkları basın toplantısında, Avrupa'da, Türkiye'nin bu birliktelikte yer alması gerektiği şeklinde bir kanının oluşmaya başladığından söz etmektedir.
- Farklı dilde yayın hayata geçiriliyor
- Kıbrıs elden gitmek üzere
- Türk ordusu ile ilgili baskılar giderek artıyor
- İstanbul Sur içi meselesi gizli kapılar ardında devamlı gündem ediliyor
AB sevdası ile alevlenen bu parçalama senaryosundaki konular hiç dikkate alınmazken ve uluslararası arenadaki açıklamalar ortadayken, Türkiye'deki siyasi iradenin halkın gözünün içine baka baka, "Türkiye'nin AB içinde yer almasından" bahsedebilmesi, bir devlet politikası olarak çok düşündürücüdür.
Türkiye, geriye dönüşü olmayan bir yol ayrımındadır.
Her tavizi göze alarak müzakere tarihini almak, AB'ye teslimiyetin ifadesi olduğu gibi, müzakere tarihi, üyelik garantisi anlamına gelmemektedir.
Verilen tavizler karşılığında alınma ihtimali olanlar iyi değerlendirildiğinde, elimizde Türkiye'yi Avrupa'ya teslim etmekten başka bir şey kalmayacaktır.
Üzerimize oynanan oyunları iyi tahlil ederek politikalar belirlemek, siyasi irademizden beklenilendir.
Aynı başkan Bush, Brüksel'de yapılan Son AB Genel İşler Konseyi'ne bir mesaj göndererek Kıbrıs'ta çözüm fırsatını kaçırmamak için Türkiye'ye Kopenhag'da tarih verilmesini istedi.
Kıbrıs'ın Akdeniz'deki önemini dünkü yazımızda belirtmiştik. Ada, Türkiye'nin savunmasında bir garantidir.
AB'ye üye bir Türkiye ise, ABD'nin bu birliğe müdahalesinin anahtarıdır.
ABD, acaba Türkiye için mi çalışıyor?
2. Almanya Dışişleri Bakanı Fischer: "Amerikalılar, bizi Türkiye'yle evlenmemize iknaya çalışıyorlar. Halbuki biz istemiyoruz" dedi.
3. Türkiye'ye tam üyelik kapılarını açmayacağı adeta kesinleşen AB, özel ortaklık olarak tanımladığı statüyü dahi kabul etmiyor.
Avrupa Parlamentosu, 156'ya karşın 376 red oyu ile bu statüyü vermeyi reddetti.
4. Türkiye'nin tüm reform çalışmalarına, aldığı hayati kararlara karşın AB Komisyonu Başkanı Prodi: "Hâlâ eksikleriniz var" yorumunu yaptı.
Bazı çevreler Avrupa ülkelerine yapılan AB ziyaretlerini lehimizde göstermeye çalışsa da, son bir kaç günde üst düzey yetkililerinin açıklamalarını okumak, Türkiye'nin AB macerasının gidişatını görmeye yeterlidir.
İktidarı ve muhalefeti arasında fark göremediğimiz Meclis'imizin yeni konukları ise, yaptıkları basın toplantısında, Avrupa'da, Türkiye'nin bu birliktelikte yer alması gerektiği şeklinde bir kanının oluşmaya başladığından söz etmektedir.
- Farklı dilde yayın hayata geçiriliyor
- Kıbrıs elden gitmek üzere
- Türk ordusu ile ilgili baskılar giderek artıyor
- İstanbul Sur içi meselesi gizli kapılar ardında devamlı gündem ediliyor
AB sevdası ile alevlenen bu parçalama senaryosundaki konular hiç dikkate alınmazken ve uluslararası arenadaki açıklamalar ortadayken, Türkiye'deki siyasi iradenin halkın gözünün içine baka baka, "Türkiye'nin AB içinde yer almasından" bahsedebilmesi, bir devlet politikası olarak çok düşündürücüdür.
Türkiye, geriye dönüşü olmayan bir yol ayrımındadır.
Her tavizi göze alarak müzakere tarihini almak, AB'ye teslimiyetin ifadesi olduğu gibi, müzakere tarihi, üyelik garantisi anlamına gelmemektedir.
Verilen tavizler karşılığında alınma ihtimali olanlar iyi değerlendirildiğinde, elimizde Türkiye'yi Avrupa'ya teslim etmekten başka bir şey kalmayacaktır.
Üzerimize oynanan oyunları iyi tahlil ederek politikalar belirlemek, siyasi irademizden beklenilendir.
Hüseyin Kibarlı / diğer yazıları
- Başlıksız... / 19.01.2003
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002
- Küreselleşme milliliği bitirir / 17.01.2003
- Kıbrıs'ta milli bütünlük dini bütünlükten geçer / 16.01.2003
- Asıl hedef başka / 15.01.2003
- Ekonomide kalıcı çözüm için / 11.01.2003
- Türkiye güçlü olmaya mecburdur / 09.01.2003
- Türkiye, savaşı önleyebilecek güçtedir / 08.01.2003
- Yabancılara el açmaktan kurtulmalıyız / 24.11.2002
- Türkiye yol ayrımında / 23.11.2002
- IMF ile bu iş olmaz / 19.11.2002