Demokrasilerde iktidar sahiplerinin eleştirilmesi doğal bir hak olmasına rağmen Türkiye'de suç teşkil etmektedir. Krallık rejimlerinde rastlanan eleştiri yasağı, Türkiye Cumhuriyeti devletine hiç de yakışmamaktadır.
23 yıllık AKP iktidarında yazarlar yazmaya, hatipler ve siyasetçiler konuşmaya, vatandaş sesini çıkartmaya korkar oldu.
Siyasi parti genel başkanları tutuklanmakta, yurtdışına çıkma yasağı konmakta, karakola gidip imza atmaya zorlanmakta, sokak röportajı yapan halk dahi takibe alınmakta, tutuklanmaktadır. İşçinin hakkını savunmaya çalışan sendikalar dahi susturulmaya çalışılmaktadır.
Peki, yapılan yanlışı kim düzeltecek, yolunu şaşıranlara kim yol gösterecek? Muhalefetin konuşamadığı bir ülkede kim konuşacak? Bu yaşananlar pek de hayra alamet değildir.
Hukuka olan güvenin sarsıldığı, eski tabirle hâkime hükümete güven kalmadığı an o ülkedeki vatandaşları yanlışa sevk edersiniz. Kişiler haklarını kendi aramaya başlarsa bunun önüne geçilemez. Toplumda meydana gelebilecek kargaşa, teröre ve yanlışa kapı aralarsa bunun bedelini millet ve devlet olarak çok acı olarak ödemek zorunda kalabiliriz. Allah muhafaza.
Ülkemizin ve milletimizin selametinden, milletin derdini dert etmekten başka derdi olmayan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) lideri Sayın Hüseyin Baş Eskişehir'de BTP 9. Olağan il Kongresinde yaptığı konuşmada bu konuya değindi.
"Türkiye'de eleştirmenin adı cumhurbaşkanına hakaret olmuş. İktidarın yanlışlarını ortaya koymanın adı halkı kin ve düşmanlığa tahrik olmuş. Böyle bir şey olabilir mi? İktidarın yanlışını ortaya koyuyorsun, sana dönüp diyorlar ki 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettin' diyorlar. Eleştiriyorsun 'Cumhurbaşkanına hakaret ettin' diyorlar. Her devletin öyle veya böyle bir hukuku vardır. Buradaki sorun şudur; kimin hukuku? Bu hukukun öncelediği, üstün gördüğü şey kimin kârı, kimin menfaati?
Biz 23 yıldır hangi konuda sizinle ters düştüysek haklı çıktık. Biz haklı olduğumuz için itiraz ediyoruz. Türkiye'de öyle bir durum gelişmiş ki hayretle bu manzarayı izliyorum; sanki dersin muhalefet olarak bizler iktidara gıcıklık olsun diye siyaset yapıyoruz, iktidara gıcıklık olsun diye muhalefet ediyoruz. Biz bir şeylerin yanlış olduğunu gördüğümüz için muhalefet ediyoruz, bunun düzelmesini istediğimiz için konuşuyoruz."
Madem demokrasi ile yönetildiğimizi savunuyoruz. O zaman demokrasi nedir diye Google'a sorduk. O da yaygın olarak kullanılan Wikipedi Özgür Ansiklopedi'den cevap aktardı:
"Demokrasi, bir kurum, örgüt veya devlet içinde eşit bir şekilde güce sahip olan tüm üyelerin katılımıyla karar alma sürecini ifade eden bir siyasi sistemdir. Modern demokrasiler, vatandaşların topluma müdahale edebilme ve egemenlik haklarını uluslararası hukuka uygun olarak kullanabilme yetenekleriyle öne çıkar."
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Türkiye'de böyle bir demokrasi var mı? Halkla iç içe olan toplu taşıma araçlarıyla seyahat eden biri olarak gördüğüm manzara toplumda bir korku ikliminin yaşandığıdır. Vatandaş yorgun, yoksul, gergin ve huzursuz.
Toplumu boşu boşuna germenin anlamı yoktur. Eğer soğan yemediyseniz ağzınız kokmaz! Şayet haram yediyseniz Allah bir şekilde burnunuzdan fitil fitil getirecektir. Bu gerginlikle ve korkuyla yaşanmaz. Bırakın vatandaş eleştirsin siz de ona göre kendinizi düzeltin. Huzur ve barış ortamı ancak bu şekilde sağlanır. Aksi halde bedeli ağır ödenecek sıkıntılar yaşanır o da kimseye bir fayda sağlamaz. Allah muhafaza…
- Hüseyin Baş TÜSİAD’ı farklı açıdan eleştirdi / 19.02.2025
- Türkiye’de eleştirmek suç oldu / 18.02.2025
- Asıl dostumuz Allah’tır / 17.02.2025
- Allah’ın düşmanlarını dost edinenler! / 15.02.2025
- Mübarek gün ve geceler Allah’ın kullarına ikramıdır / 14.02.2025
- Berat Gecesi tövbe, kurtuluş ve değişim için bir fırsattır / 13.02.2025
- Cömertlik, darlıkta ve bollukta vermektir / 12.02.2025
- Ramazanın habercisi Şaban-ı Şerif ayıdır / 11.02.2025
- Sırat-ı Müstakim ne demek? / 10.02.2025