Kayıtdışı ekonomiyle mücadele adı altında, siyasi irade, 1 Ekim itibarıyla yeni bir uygulamayı devreye koydu: EFT-POS özellikli yeni nesil yazarkasa, meşhur ismiyle yazarkasa-pos kullanımı?
Bu yeni uygulama 2 milyon esnafı ilgilendiriyor.
Bu konuda çok yorumlar ve eleştiriler yapıldı, cevaplar verildi ama kafalardaki soru işaretleri asla cevabını bulmadı.
Özellikle de bu yazarkasa-pos cihazlarının üretim izninin tek bir firmaya verilmesi ve bu firmanın da siyasi iradeye yakınlığıyla bilinmesi, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergeleri verilmesi ve doğru dürüst bir yanıt alınamaması şüpheleri derinleştirdi.
Bu soru önergelerine bir-iki örnek verelim.
Antalya Milletvekili Gürkut Acar TBMM'ye verdiği soru önergesiyle ilgili şunları söyledi:
"Türkiye'de her işte Başbakan'a yakınlığıyla bilinen birilerinin isimleri geçiyor. Önergemde, açıkça onay alan firmanın Başbakan'a yakınlığıyla bilinen işadamı Ethem Sancak ile bağlantısını sordum. Ama yanıt verilmedi. Esnafa yeni yükler getirilirken, yandaşlara rant yaratılmasın, rant aktarılmasın. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz."
Diğer bir soru önergesi ise İstanbul Milletvekili Umut Oran tarafından verildi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in cevap vermesi istemiyle sunuldu:
"Bugün itibariyle POS ve yazarkasayı birleştiren cihazı üreten tek firma (MT Bilgi Teknolojileri ve Dış Ticaret A.Ş. tarafından üretilen Vera-Delta marka cihaz) olduğu bilgisi doğru mudur? Bu bilgi doğruysa bugün KDV hariç 590 dolara satılacağı belirtilen cihazı üreten söz konusu firma lehine toplamda 1 milyar 298 milyon dolarlık bir haksız rekabet, tekel konumu oluşmayacak mı, bu durumu nasıl önleyeceksiniz?
?MT Grup'un, Vera-Delta modeli POS-Yazarkasanın elektronik donanımını Japonya'da ürettirdiği ve Çin'de monte ettirdiği ve bugüne kadar 35-40 milyon doları bu amaçla harcadığı belirtilmektedir. Bu cihazın Türkiye'de, yerli işçi ve sanayi ile üretilmesi niçin sağlanmıyor?"
Yaptığım bazı araştırmalarda yazarkasa değişimi ve bu yeni uygulamayla 3 milyar dolarlık büyük bir iş hacmi oluştu ve milletvekillerinin ifadelerine bakılırsa bu büyük pazar siyasi iradeye yakınlığıyla bilinen bir firmaya açıldı.
Biz sadece bu konuda aktarılan önergeleri ve haberleri sizlere yansıttık, dilerseniz böyle bir yeni uygulamaya gerçekten gerek var mıydı bunu biraz irdeleyelim.
Ticaretle uğraşan her mükellef, esnaf bilir ki, kredi kartıyla yapılan alışverişlerde mutlaka fiş kesilmelidir. Çünkü mükellefin resmi banka hesabından bir işlem yapılmıştır ve bunun bir şekilde mutlaka fiş ya da fatura karşılığı olmalıdır.
Kesilmediği takdirde vergi dairesinin bu kadar yoğun denetimlerde bunu tespit etmesi hiç de zor değildir.
Ve zaten alışveriş yapan bir insanız, marketlerde, dükkanlarda pratik olarak gördüğümüz uygulama da budur; kredi kartı varsa fiş mutlaka vardır.
Diğer bir husus ise, yazarkasa-pos uygulamasının nakit yapılan alışverişleri kayıt altına alma gibi bir durumu söz konusu değildir.
Bu gerçeklerden yola çıkarak vatandaşın ekserisi soruyor: O halde pratik olarak hiçbir netice getirmeyecekse, zaten kısıtlı ve zor şartlarda iş yapmaya çalışan esnafın sırtına neden milyarlarca lira değerinde büyük bir yük daha bindiriliyor?
Esnaf rutin vergisini ödemede zorlanıyor, kalkıp 590 euro daha boş yere para harcatıyorsun, bunlar hiç de aklı selim uygulamalar değil.
Görünen o ki, kayıt dışıyla mücadele adı altında birileri abad olurken, sırtına yük üstüne yük binen esnaf kepenk kapatmaya devam edecek.
Bu yeni uygulama 2 milyon esnafı ilgilendiriyor.
Bu konuda çok yorumlar ve eleştiriler yapıldı, cevaplar verildi ama kafalardaki soru işaretleri asla cevabını bulmadı.
Özellikle de bu yazarkasa-pos cihazlarının üretim izninin tek bir firmaya verilmesi ve bu firmanın da siyasi iradeye yakınlığıyla bilinmesi, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergeleri verilmesi ve doğru dürüst bir yanıt alınamaması şüpheleri derinleştirdi.
Bu soru önergelerine bir-iki örnek verelim.
Antalya Milletvekili Gürkut Acar TBMM'ye verdiği soru önergesiyle ilgili şunları söyledi:
"Türkiye'de her işte Başbakan'a yakınlığıyla bilinen birilerinin isimleri geçiyor. Önergemde, açıkça onay alan firmanın Başbakan'a yakınlığıyla bilinen işadamı Ethem Sancak ile bağlantısını sordum. Ama yanıt verilmedi. Esnafa yeni yükler getirilirken, yandaşlara rant yaratılmasın, rant aktarılmasın. Konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz."
Diğer bir soru önergesi ise İstanbul Milletvekili Umut Oran tarafından verildi ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in cevap vermesi istemiyle sunuldu:
"Bugün itibariyle POS ve yazarkasayı birleştiren cihazı üreten tek firma (MT Bilgi Teknolojileri ve Dış Ticaret A.Ş. tarafından üretilen Vera-Delta marka cihaz) olduğu bilgisi doğru mudur? Bu bilgi doğruysa bugün KDV hariç 590 dolara satılacağı belirtilen cihazı üreten söz konusu firma lehine toplamda 1 milyar 298 milyon dolarlık bir haksız rekabet, tekel konumu oluşmayacak mı, bu durumu nasıl önleyeceksiniz?
?MT Grup'un, Vera-Delta modeli POS-Yazarkasanın elektronik donanımını Japonya'da ürettirdiği ve Çin'de monte ettirdiği ve bugüne kadar 35-40 milyon doları bu amaçla harcadığı belirtilmektedir. Bu cihazın Türkiye'de, yerli işçi ve sanayi ile üretilmesi niçin sağlanmıyor?"
Yaptığım bazı araştırmalarda yazarkasa değişimi ve bu yeni uygulamayla 3 milyar dolarlık büyük bir iş hacmi oluştu ve milletvekillerinin ifadelerine bakılırsa bu büyük pazar siyasi iradeye yakınlığıyla bilinen bir firmaya açıldı.
Biz sadece bu konuda aktarılan önergeleri ve haberleri sizlere yansıttık, dilerseniz böyle bir yeni uygulamaya gerçekten gerek var mıydı bunu biraz irdeleyelim.
Ticaretle uğraşan her mükellef, esnaf bilir ki, kredi kartıyla yapılan alışverişlerde mutlaka fiş kesilmelidir. Çünkü mükellefin resmi banka hesabından bir işlem yapılmıştır ve bunun bir şekilde mutlaka fiş ya da fatura karşılığı olmalıdır.
Kesilmediği takdirde vergi dairesinin bu kadar yoğun denetimlerde bunu tespit etmesi hiç de zor değildir.
Ve zaten alışveriş yapan bir insanız, marketlerde, dükkanlarda pratik olarak gördüğümüz uygulama da budur; kredi kartı varsa fiş mutlaka vardır.
Diğer bir husus ise, yazarkasa-pos uygulamasının nakit yapılan alışverişleri kayıt altına alma gibi bir durumu söz konusu değildir.
Bu gerçeklerden yola çıkarak vatandaşın ekserisi soruyor: O halde pratik olarak hiçbir netice getirmeyecekse, zaten kısıtlı ve zor şartlarda iş yapmaya çalışan esnafın sırtına neden milyarlarca lira değerinde büyük bir yük daha bindiriliyor?
Esnaf rutin vergisini ödemede zorlanıyor, kalkıp 590 euro daha boş yere para harcatıyorsun, bunlar hiç de aklı selim uygulamalar değil.
Görünen o ki, kayıt dışıyla mücadele adı altında birileri abad olurken, sırtına yük üstüne yük binen esnaf kepenk kapatmaya devam edecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025