ABD, AB ve IMF yaptırımlarını kendine şiar edinen AKP hükümetine, ekonomideki kötü gidişattan dolayı tepkiler yükseliyor.
Hükümet tamamen borçla borç ödemeye kilitlenmiş vaziyette. Elle tutulur gözle görülür bir yatırım yok. Cari açık her geçen gün artıyor, ama açığı kapatmak için hükümetin borç almak dışında hiçbir çözümü yok.
Yabancı yatırımcı deniliyor, yerli yatırımcıyı dışarıya kaçıran bir ekonomik model uygulanıyor. En stratejik kurumlarını haraç mezat satışa çıkarırsan yabancılar koşarak gelir, ama bu da seni bitirir.
Esasen yabancıların iştahına konsantre olunacağına, yerli üretimi ve de tüketimi, ihracatı canlandırma yoluna gidilmelidir. Bunun adı da Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
AKP hükümeti bu milli modeli ısrarla görmemezlikten geliyor. Halbuki Türk milletinin yapısına uygun ve Türkiye'yi şaha kaldıracak tek model de bu.
Anlaşılan AKP hükümetinin iktidar olmak için birilerine verdiği sözler milli bir modele yönelmesine engel oluyor.
AKP hükümetinin bu "deve kuşu gibi başını kuma gömerek gerçeklerden uzak durma tutumu" nelere mi yol açacak?
Olanlardan yola çıkarak bu soruya cevap verelim:
* Tabela vergileri vatandaşı perişan etti: Ankara Ticaret Odası, ilan ve reklamlara dönük milyarları bulan vergiler yüzünden tabelaların tek tek söküldüğünü açıkladı. Yapılan açıklamada, Belediye Gelirleri Yasası'na göre vergi toplayan belediyelerin, tarifelerde belirtilen taban ücretler yerine tavan ücretleri baz alıp, bu rakama "asma" ve "tahsis" ücreti adı altında yeni yükler eklediği ifade edildi. Bu rakamların geçen yıla göre, yüzde 9 binlerden yüzde 40 binlere varan vergi ve harç artışlarını ortaya koyduğu ve bunun esnaf ve sanatkârı ayağa kaldırdığı vurgulandı. Bu durumun ilan ve reklam sektörünü vuracağı, sektördeki daralma sebebiyle Ankara'da 2 bin, Türkiye genelinde ise 15 bin kişinin işsiz kalacağını vurgulandı.
(Bütün gelirler alınan borçların ve batan bankaların ödemelerine gidince hemen vatandaşa yükleniliyor, ama nereye kadar?)
* Tekstil sektöründe tehlike sinyalleri: Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Eski Başkanı Umut Oran şu açıklamaları yaptı: "1994 yılından beri hazır giyim sanayinin ihracat rakamlarında bir düşüş yaşanmadı. İlk defa yüzde 10'luk bir eksi var. Tekstil sektöründe yaşanacak büyük boyutlu bir sıkıntı sosyal patlama riskini ortaya çıkarır. Hükümet 2005'te tekstil ve hazır giyim sektörü ile ilgili ciddi bir tedbir almadı. Hükümetin istihdam politikası Çin'in ve komşu ülkelerin işine yarıyor. Türkiye'ye ise işsizlik ve kayıt dışılık getiriyor."
* 160 proje 'kaynak yok' diye durduruldu: Medya patronlarının borcunu öteleyen ekonomi yönetimi, kaynak yetersizliğini bahane ederek 160 projeyi "iz ödeneğe" çekti, yani rafa kaldırdı. Oysa durdurulan bu projeler için 2004 sonuna kadar 1.2 katrilyon lira harcama yapılmıştı. Bu projelerin 36'sı tarım, 1'i madencilik, 13'ü imalat, 6'sı enerji, 16'sı ulaştırma 3'ü turizm, 50'si eğitim, 14'ü sağlık, 21'i de diğer kamu hizmetleri alanında olmak üzere toplam 160 adet.
(Borç ödemeye, rantiyeye para var, ama bu borçları ödememize yardımcı olacak yatırımlara para yok)
* KESK'ten sert uyarı: KESK Genel Başkanı Sami Evren, SEKA için yapmış olduğu açıklamada şu değerlendirmeyi yapıyor: "Kocaeli halkı SEKA'ya sahip çıkmıştır. Hükümet burada aslında yalnızdır. Siyaset yalnız yapılmaz. Halktan kopuk, tepki alan bir siyasal ilişki uzun süre iktidarda kalamaz. Dolayısıyla AKP iktidarının içinde bulunduğu durum, halktan aldığı desteği kaybetmeye başladığını göstermektedir. Bugün işçi, küçük üretici rahatsızdır, işsizlik artmakta, istihdam sorunu çözülememektedir. Yatırıma ayrılan paylar küçülmekte, dış borçlar büyümektedir. Bu hükümetten sadece memnun olan bir avuç sermaye çevresi ve çokuluslu şirketlerle bağlantısı olan şirketlerdir. Bu hükümetten memnun olan Irak işgalini gerçekleştiren ve Ortadoğu politikalarını Türkiye üzerinden yürütmek isteyenlerdir."
* Erdemir Peşkeş mi çekiliyor? Ereğli Demir Çelik (Erdemir) Genel Müdür Birinci Yardımcısı Fadıl Demirel, Erdemir'in tahmini değerinin 7 milyar dolar civarında olduğunu söyleyerek 1.3 milyar dolarlık rakamı hayali buldu. Demirel, "Erdemir'de, 1 milyon ton kapasite 2 milyar dolara kuruluyor. 3.6 milyon tonluk kapasitenin değeri 7 milyar dolar" dedi. Bir başka yetkili de "Kamunun yüzde 46'lık hissesi halka arzla özelleştirilebilir. Devlet kontrolünde özel sektör mantığıyla çalışan yönetim olur. Koreli COSCO, bunu başardı" dedi.
* İhracatçılar tedirgin: Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) Başkanı Oğuz Satıcı: "Cari açığı, IMF kredileri, borç ertelemesi ya da tanımsız kaynak girişleriyle finanse etmeye çalışmamız apayrı bir risk olarak bizi tedirgin etmektedir. Bu da ülke öz kaynaklarımızın değerinin altında yurtdışına aktarılmasına neden olmaktadır. Kısaca ülkemiz servetini kaybetmektedir." Ege ihracatçı Birlikleri (EİB) Başkanlar Kurulu Başkanı Servet Eröcal: "Kurların mevcut durumundan en büyük zararı Ege'deki ihracatçılar gördü. Hükümet ve ilgili otoritelere yapılan uyarılara rağmen net döviz girdisi sağlayan ihracatı korumak amacıyla herhangi bir düzenleme yapılmadı. İhracatın daha kritik seviyelere gerilemesinden endişeliyiz".
* Tarım olmadan Türkiye Borçlarını ödeyemez: Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman "AB ve ABD Türkiye'de üretim yapılmasını istemiyor. AB kılıfı altında oynanan oyunla Türkiye bir açık pazar haline getirilmek isteniyor. Türkiye yanlış politikalar nedeniyle açlıkla karşı karşıya getirildi. Bilsinler ki; tarım olmadan Türkiye borçlarını ödeyemez."
* Milli projeler kazım: Turunçgiller Yetiştiricileri Derneği (TUYED) Başkanı Fikret Karabucak, narenciyede yaşanan sorunun dünyada maliyetlerin yükselmesi, üretimin artması, rekabet koşullarının ağırlaşması ve pazar daralmasından kaynaklandığını belirtti. Karabucak, narenciyede Türkiye koşullarının diğer rakip ülke koşullarından farklı olduğuna işaret ederek, "ağlayıp sızlamakla, yandık bittik demekle, bir yere varamayız. Başka ülkelerin hazır reçetelerini uygulamak yerine, kendi hastalığımızın reçetesini kendimiz yazmalıyız" dedi.
İşte, sahasında yetkili olan ve toplumun sesini dile getirenlerin bir kısmının ifadeleri bunlar. Daha çok var, ama yerimiz sınırlı. Zaman zaman bu seslerini duyuramayan, ama bu toplumun kendisi olan insanımızın söyledikleri gerçekleri aktarmaya devam edeceğiz.
Çözümsüz hiçbir şey yoktur. Yeter ki çözecek kadrolara fırsat verebilelim.
Hükümet tamamen borçla borç ödemeye kilitlenmiş vaziyette. Elle tutulur gözle görülür bir yatırım yok. Cari açık her geçen gün artıyor, ama açığı kapatmak için hükümetin borç almak dışında hiçbir çözümü yok.
Yabancı yatırımcı deniliyor, yerli yatırımcıyı dışarıya kaçıran bir ekonomik model uygulanıyor. En stratejik kurumlarını haraç mezat satışa çıkarırsan yabancılar koşarak gelir, ama bu da seni bitirir.
Esasen yabancıların iştahına konsantre olunacağına, yerli üretimi ve de tüketimi, ihracatı canlandırma yoluna gidilmelidir. Bunun adı da Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
AKP hükümeti bu milli modeli ısrarla görmemezlikten geliyor. Halbuki Türk milletinin yapısına uygun ve Türkiye'yi şaha kaldıracak tek model de bu.
Anlaşılan AKP hükümetinin iktidar olmak için birilerine verdiği sözler milli bir modele yönelmesine engel oluyor.
AKP hükümetinin bu "deve kuşu gibi başını kuma gömerek gerçeklerden uzak durma tutumu" nelere mi yol açacak?
Olanlardan yola çıkarak bu soruya cevap verelim:
* Tabela vergileri vatandaşı perişan etti: Ankara Ticaret Odası, ilan ve reklamlara dönük milyarları bulan vergiler yüzünden tabelaların tek tek söküldüğünü açıkladı. Yapılan açıklamada, Belediye Gelirleri Yasası'na göre vergi toplayan belediyelerin, tarifelerde belirtilen taban ücretler yerine tavan ücretleri baz alıp, bu rakama "asma" ve "tahsis" ücreti adı altında yeni yükler eklediği ifade edildi. Bu rakamların geçen yıla göre, yüzde 9 binlerden yüzde 40 binlere varan vergi ve harç artışlarını ortaya koyduğu ve bunun esnaf ve sanatkârı ayağa kaldırdığı vurgulandı. Bu durumun ilan ve reklam sektörünü vuracağı, sektördeki daralma sebebiyle Ankara'da 2 bin, Türkiye genelinde ise 15 bin kişinin işsiz kalacağını vurgulandı.
(Bütün gelirler alınan borçların ve batan bankaların ödemelerine gidince hemen vatandaşa yükleniliyor, ama nereye kadar?)
* Tekstil sektöründe tehlike sinyalleri: Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Eski Başkanı Umut Oran şu açıklamaları yaptı: "1994 yılından beri hazır giyim sanayinin ihracat rakamlarında bir düşüş yaşanmadı. İlk defa yüzde 10'luk bir eksi var. Tekstil sektöründe yaşanacak büyük boyutlu bir sıkıntı sosyal patlama riskini ortaya çıkarır. Hükümet 2005'te tekstil ve hazır giyim sektörü ile ilgili ciddi bir tedbir almadı. Hükümetin istihdam politikası Çin'in ve komşu ülkelerin işine yarıyor. Türkiye'ye ise işsizlik ve kayıt dışılık getiriyor."
* 160 proje 'kaynak yok' diye durduruldu: Medya patronlarının borcunu öteleyen ekonomi yönetimi, kaynak yetersizliğini bahane ederek 160 projeyi "iz ödeneğe" çekti, yani rafa kaldırdı. Oysa durdurulan bu projeler için 2004 sonuna kadar 1.2 katrilyon lira harcama yapılmıştı. Bu projelerin 36'sı tarım, 1'i madencilik, 13'ü imalat, 6'sı enerji, 16'sı ulaştırma 3'ü turizm, 50'si eğitim, 14'ü sağlık, 21'i de diğer kamu hizmetleri alanında olmak üzere toplam 160 adet.
(Borç ödemeye, rantiyeye para var, ama bu borçları ödememize yardımcı olacak yatırımlara para yok)
* KESK'ten sert uyarı: KESK Genel Başkanı Sami Evren, SEKA için yapmış olduğu açıklamada şu değerlendirmeyi yapıyor: "Kocaeli halkı SEKA'ya sahip çıkmıştır. Hükümet burada aslında yalnızdır. Siyaset yalnız yapılmaz. Halktan kopuk, tepki alan bir siyasal ilişki uzun süre iktidarda kalamaz. Dolayısıyla AKP iktidarının içinde bulunduğu durum, halktan aldığı desteği kaybetmeye başladığını göstermektedir. Bugün işçi, küçük üretici rahatsızdır, işsizlik artmakta, istihdam sorunu çözülememektedir. Yatırıma ayrılan paylar küçülmekte, dış borçlar büyümektedir. Bu hükümetten sadece memnun olan bir avuç sermaye çevresi ve çokuluslu şirketlerle bağlantısı olan şirketlerdir. Bu hükümetten memnun olan Irak işgalini gerçekleştiren ve Ortadoğu politikalarını Türkiye üzerinden yürütmek isteyenlerdir."
* Erdemir Peşkeş mi çekiliyor? Ereğli Demir Çelik (Erdemir) Genel Müdür Birinci Yardımcısı Fadıl Demirel, Erdemir'in tahmini değerinin 7 milyar dolar civarında olduğunu söyleyerek 1.3 milyar dolarlık rakamı hayali buldu. Demirel, "Erdemir'de, 1 milyon ton kapasite 2 milyar dolara kuruluyor. 3.6 milyon tonluk kapasitenin değeri 7 milyar dolar" dedi. Bir başka yetkili de "Kamunun yüzde 46'lık hissesi halka arzla özelleştirilebilir. Devlet kontrolünde özel sektör mantığıyla çalışan yönetim olur. Koreli COSCO, bunu başardı" dedi.
* İhracatçılar tedirgin: Türkiye İhracatçılar Meclisi(TİM) Başkanı Oğuz Satıcı: "Cari açığı, IMF kredileri, borç ertelemesi ya da tanımsız kaynak girişleriyle finanse etmeye çalışmamız apayrı bir risk olarak bizi tedirgin etmektedir. Bu da ülke öz kaynaklarımızın değerinin altında yurtdışına aktarılmasına neden olmaktadır. Kısaca ülkemiz servetini kaybetmektedir." Ege ihracatçı Birlikleri (EİB) Başkanlar Kurulu Başkanı Servet Eröcal: "Kurların mevcut durumundan en büyük zararı Ege'deki ihracatçılar gördü. Hükümet ve ilgili otoritelere yapılan uyarılara rağmen net döviz girdisi sağlayan ihracatı korumak amacıyla herhangi bir düzenleme yapılmadı. İhracatın daha kritik seviyelere gerilemesinden endişeliyiz".
* Tarım olmadan Türkiye Borçlarını ödeyemez: Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tanman "AB ve ABD Türkiye'de üretim yapılmasını istemiyor. AB kılıfı altında oynanan oyunla Türkiye bir açık pazar haline getirilmek isteniyor. Türkiye yanlış politikalar nedeniyle açlıkla karşı karşıya getirildi. Bilsinler ki; tarım olmadan Türkiye borçlarını ödeyemez."
* Milli projeler kazım: Turunçgiller Yetiştiricileri Derneği (TUYED) Başkanı Fikret Karabucak, narenciyede yaşanan sorunun dünyada maliyetlerin yükselmesi, üretimin artması, rekabet koşullarının ağırlaşması ve pazar daralmasından kaynaklandığını belirtti. Karabucak, narenciyede Türkiye koşullarının diğer rakip ülke koşullarından farklı olduğuna işaret ederek, "ağlayıp sızlamakla, yandık bittik demekle, bir yere varamayız. Başka ülkelerin hazır reçetelerini uygulamak yerine, kendi hastalığımızın reçetesini kendimiz yazmalıyız" dedi.
İşte, sahasında yetkili olan ve toplumun sesini dile getirenlerin bir kısmının ifadeleri bunlar. Daha çok var, ama yerimiz sınırlı. Zaman zaman bu seslerini duyuramayan, ama bu toplumun kendisi olan insanımızın söyledikleri gerçekleri aktarmaya devam edeceğiz.
Çözümsüz hiçbir şey yoktur. Yeter ki çözecek kadrolara fırsat verebilelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025