Ben de sıkıldım her gün AB'yi yazmaktan ama Avrupa'da bu azim, bizim Avrupalılar'da da bu ceht ve "tevhid edilmiş siyasi emeller" olduğu sürece herhalde bu pilav daha çok su kaldıracak. "Ulusal Program"a uygun yeni "Ulusal Bayram"ımız kutlu olsun?
Ama "Ulus Devlet" ortadan kalkacağına, egemenlik ve kültürümüzden vazgeçeceğimize göre adı da herhalde bundan böyle ulusal bayram değil, "küresel bayram" olacak. O halde lâfı bir daha toparlayalım, "yeni küresel bayramımız" kutlu olsun.
9 Mayıs Avrupa Günü kutlamalarından bahsediyorum.
Bildiğiniz gibi "9 Mayıs Avrupa günü", başkent Ankara'da, illerde ve yurt dışındaki temsilciliklerimizde törenlerle kutlandı.
Müstemleke Müfettişi Karen Fogg güya protesto edildi, protokolde "arkaya oturtuldu".
Halbuki ben o saatlerde bavulu eline verilip peşinden teneke çalınacağını umuyordum
Bu zillete daha ne kadar tahammül edeceğiz? Yoksa etkili ve yetkili durumda olanların beyinleri "cebren ve hile ile işgal edilmiş" durumda mı?
Ülkenin bütün orduları terhis edilmediğine, tersanelerine girilmediğine göre olsa olsa bazı beyinler dumura uğratılmış.
Yoksa asıl âmir Karen Fogg da haberimiz mi yok? Ne zaman ülkeden ayrılıp ayrılmayacağına o mu karar veriyor?
Mesut Yılmaz 9 Mayıs Bayramı dolayısı ile demiş ki; "Türkiye'deki askeri müdahaleler, ülkemizin Avrupa trenini defalarca kaçırmasında önemli ölçüde etkili olmuştur."
O halde ne mutlu bize ki adı geçen trenden müstemleke istasyonunda inmemize defalarca "müdahale" edecek askerimiz varmış?
Asıl kaçanın, "istiklâl benim karakterimdir" fikri olduğu neden görülmüyor?
Yılmaz'ın bu "özdeyiş"i kullandığı gün İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, yanlış bir ekonomik program uygulandığını belirterek, "Milli Güvenlik Kurulu'ndan başka gidecek yer kalmadı", MGK duruma el koysun" demiş.
Aynı anda iki doğru birden olamayacağına göre ya Yılmaz doğru,ya Yıldırım.. Ya siyaset yanlış, ya ekonomi.. Ekonomiyi siyaset yönlendirdiğine göre ve İstanbul'un ekonomisinin başı son çareyi MGK'da bulduğuna göre asıl iflâs edenin ekonomi değil siyaset olduğu, siyaseti yönetenler, siyasetçiler olduğu açık değil mi?
Amaç askerin siyaseten "etkisizleştirilmesi" ya,Yılmaz'ın Fransa'da ayaklar altına alınan Kıvrıkoğlu resmi için yaptığı "Ben Genelkurmay kadar ciddiye almıyorum" yorumuna Dışişleri Bakanı Cem de yine 9 Mayıs Avrupa Günü'nde katkıda bulunmuş; "Bu iş Fransa'nın sorunudur" deyip "tarafsız" kalmış.
İyi de bu asker kimin askeri? "Kendi askerinizse" korumak ve kollamak zorunda değil misiniz? Tırnak içindeki ifadenin şart kipi taşıdığına dikkat edin lütfen.
Asker "durumdan vazife çıkararak"; sizin korumakta savsakladığınız bazı değerleri "korumak ve kollamak" zorunda kalınca neden ağırınıza gidiyor?
"Dünyaca ünlü" sanatçı Lorena Mckenıtt Düzce'nin bir köyüne ziyarette bulunmuş..
Güneydoğu ve Karadeniz'den sonra "Düzce" mi? Düzce'de ne var? Özelliği ne Düzce'nin? "Deprem", arkasına sığınılan bir mazeret mi? Meğer dünyada ne çok hayırsever varmış da bizim haberimiz yokmuş?
Neden her yabancıyı sadece "turist" veya "hayırsever" olarak görmek saflığından bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz?
İsveç'in Dışişleri Bakanı'na, Diyarbakır'a gideceğini söyledi diye izin verilmeyip afra-tafra ile tepki gösterirken yine AB heyetinin Diyarbakır'da HADEP'lileri ziyaret izni verilmesi ne demeye geliyor?
İsveçli'yi kim yasakladı, heyete kim izin verdi?
DHKP-C'nin Brüksel'deki basın toplantısını duydunuz mu? "Terörün tanımını yapamayan, TMY olmayan Avrupa bizi nasıl yasaklayacak?" diyorlar. Bizde TMY vardı, terörün tanımını yaptık da ne oldu? Adam İmralı'dan demeç veriyor.
"Müstemleke Müfettişleri" ve "Sömürge Valileri" önünde hazırolda duranların, kırk takla atanların, el-etek öpenlerin, el-pençe divan duranların; kendi askerinin söylediği sözden, gösterdiği en ufak tepkiden gocunmalarını bir türlü aklım almıyor.
Ama "Ulus Devlet" ortadan kalkacağına, egemenlik ve kültürümüzden vazgeçeceğimize göre adı da herhalde bundan böyle ulusal bayram değil, "küresel bayram" olacak. O halde lâfı bir daha toparlayalım, "yeni küresel bayramımız" kutlu olsun.
9 Mayıs Avrupa Günü kutlamalarından bahsediyorum.
Bildiğiniz gibi "9 Mayıs Avrupa günü", başkent Ankara'da, illerde ve yurt dışındaki temsilciliklerimizde törenlerle kutlandı.
Müstemleke Müfettişi Karen Fogg güya protesto edildi, protokolde "arkaya oturtuldu".
Halbuki ben o saatlerde bavulu eline verilip peşinden teneke çalınacağını umuyordum
Bu zillete daha ne kadar tahammül edeceğiz? Yoksa etkili ve yetkili durumda olanların beyinleri "cebren ve hile ile işgal edilmiş" durumda mı?
Ülkenin bütün orduları terhis edilmediğine, tersanelerine girilmediğine göre olsa olsa bazı beyinler dumura uğratılmış.
Yoksa asıl âmir Karen Fogg da haberimiz mi yok? Ne zaman ülkeden ayrılıp ayrılmayacağına o mu karar veriyor?
Mesut Yılmaz 9 Mayıs Bayramı dolayısı ile demiş ki; "Türkiye'deki askeri müdahaleler, ülkemizin Avrupa trenini defalarca kaçırmasında önemli ölçüde etkili olmuştur."
O halde ne mutlu bize ki adı geçen trenden müstemleke istasyonunda inmemize defalarca "müdahale" edecek askerimiz varmış?
Asıl kaçanın, "istiklâl benim karakterimdir" fikri olduğu neden görülmüyor?
Yılmaz'ın bu "özdeyiş"i kullandığı gün İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım, yanlış bir ekonomik program uygulandığını belirterek, "Milli Güvenlik Kurulu'ndan başka gidecek yer kalmadı", MGK duruma el koysun" demiş.
Aynı anda iki doğru birden olamayacağına göre ya Yılmaz doğru,ya Yıldırım.. Ya siyaset yanlış, ya ekonomi.. Ekonomiyi siyaset yönlendirdiğine göre ve İstanbul'un ekonomisinin başı son çareyi MGK'da bulduğuna göre asıl iflâs edenin ekonomi değil siyaset olduğu, siyaseti yönetenler, siyasetçiler olduğu açık değil mi?
Amaç askerin siyaseten "etkisizleştirilmesi" ya,Yılmaz'ın Fransa'da ayaklar altına alınan Kıvrıkoğlu resmi için yaptığı "Ben Genelkurmay kadar ciddiye almıyorum" yorumuna Dışişleri Bakanı Cem de yine 9 Mayıs Avrupa Günü'nde katkıda bulunmuş; "Bu iş Fransa'nın sorunudur" deyip "tarafsız" kalmış.
İyi de bu asker kimin askeri? "Kendi askerinizse" korumak ve kollamak zorunda değil misiniz? Tırnak içindeki ifadenin şart kipi taşıdığına dikkat edin lütfen.
Asker "durumdan vazife çıkararak"; sizin korumakta savsakladığınız bazı değerleri "korumak ve kollamak" zorunda kalınca neden ağırınıza gidiyor?
"Dünyaca ünlü" sanatçı Lorena Mckenıtt Düzce'nin bir köyüne ziyarette bulunmuş..
Güneydoğu ve Karadeniz'den sonra "Düzce" mi? Düzce'de ne var? Özelliği ne Düzce'nin? "Deprem", arkasına sığınılan bir mazeret mi? Meğer dünyada ne çok hayırsever varmış da bizim haberimiz yokmuş?
Neden her yabancıyı sadece "turist" veya "hayırsever" olarak görmek saflığından bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz?
İsveç'in Dışişleri Bakanı'na, Diyarbakır'a gideceğini söyledi diye izin verilmeyip afra-tafra ile tepki gösterirken yine AB heyetinin Diyarbakır'da HADEP'lileri ziyaret izni verilmesi ne demeye geliyor?
İsveçli'yi kim yasakladı, heyete kim izin verdi?
DHKP-C'nin Brüksel'deki basın toplantısını duydunuz mu? "Terörün tanımını yapamayan, TMY olmayan Avrupa bizi nasıl yasaklayacak?" diyorlar. Bizde TMY vardı, terörün tanımını yaptık da ne oldu? Adam İmralı'dan demeç veriyor.
"Müstemleke Müfettişleri" ve "Sömürge Valileri" önünde hazırolda duranların, kırk takla atanların, el-etek öpenlerin, el-pençe divan duranların; kendi askerinin söylediği sözden, gösterdiği en ufak tepkiden gocunmalarını bir türlü aklım almıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002