Emevîler zamanında kuzey ve doğu istikametinde düzenlenen seferlerde Anadolu'da Bizans, Kafkaslara doğru Hazar Türk Devleti, Horasan ve Maveraünnehir tarafında da Türgeşler (Türk boyudur) önlerine çıkmıştır.
745 yılında Göktürk Devleti yıkılınca Türgeşlerin yerini Karluk Türkleri almıştır. Sayılan coğrafyalarda toprak kazanılsa da, biraz önce sayılan sebepler ve diğer etmenler yüzünden yok denecek kadar az insan İslâm adına kazanılabilmişti. Bunların da ekseriyeti, yaptırımlardan, zulüm ve baskılardan kurtulmak için Müslüman olduklarını söyleyenlerdir.
750 yılında Abbasîler Emevîleri devirerek hilafeti ele geçirdi. Abbasî yönetimi Emevîler'den çok daha ılımlı ve hoşgörülü idi. Bu dönemde de Türk ve Acemlerin yaşadığı Horasan ve Maveraünnehir diyarında İslâm'ı tebliğ ve fetihler yoluyla yayma çalışmaları devam etmiştir. Önceden Müslüman olan Acem ve Türkler de saygınlık kazanmıştır. Ancak Ehl-i Beyt evlatlarının haklarının gasp edilmesi, onların baskı ve gözetim altında tutulması gibi zulümler, Abbasîler devrinde de sürdürülmüştür.
Abbasîlerin ilk yılında, Talas Irmağı kenarında kalabalık Çin ordusuna karşı savaşmakta olan orduları, galip gelmeleri pek de muhtemel görünmeyen bu savaşı Karluk Türklerinin Müslüman ordusu yanında cenge girmeleri sayesinde kazanabilmiştir. 751 yılında yaşanan bu olay, Türkler ile Müslümanlar arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olmuştur.
Bu arada Abbasî yönetimini reddeden bir grup Emevî, 756 yılında Cebelitarık'ı aşıp Avrupa'ya geçmiş ve İspanya topraklarında Endülüs Emevî Devletini kurmuştur. Abbasî halifesini tanımadıkları için yöneticileri kendilerini halife ilan etmişlerdir.
Çok kısa sürede Abbasîlerin güvenini kazanan Türkler, kurulan yakın ilişkilerle İslâm'ı daha yakından tanımıştır. Kitleler halinde Müslüman olmaya başlamıştır. Müslüman Türkler önce Bizans sınır boylarında muhafızlık ve kale komutanlıklarına getirilmiştir. Ardından Abbasî halifesinin korumaları görevi yanında hassa hizmetlerine alınmışlardır.
Çok kritik vazifeler, ordu komutanlığı ve valilik gibi önemli mevki ve rütbeler elde etmişlerdir. Abbasî yönetiminde Türklerin itibarı o derece yükselmiştir ki, başkent Bağdat'ta normalde mümkün olmamasına rağmen Türkler atlı ve silahlı olarak kimsenin müdahalesi olmadan dolaşabilmişlerdir.
Abbasîler Türklere çok güvenmiş, değer vermiş; teşkilatçılık, birlikte hareket edebilme, sadakat, yılgınlık göstermeden azim ve sebat ile çalışma gibi özelliklerinden ve şaşırtıcı derecedeki askerî kabiliyetlerinden yararlanmışlardı. Atlı ve yaya asker olarak sahip oldukları yetenekler, değişik dövüşme teknikleri, kendilerine has savaş taktikleri ve manevra yetenekleri, komutana bağlılık ve benzersiz disiplinleri, onları askerî sahada vazgeçilmez kılmaktaydı.
Bu kendilerine has özelliklerini kaybetmelerini istemedikleri için Türklerin Arap topluluklarıyla karışmasını önlemek, Arap yaşantısını benimsemelerinin ve Araplar arasındaki kısır çekişmelere bulaşmalarının önüne geçmek için onları Türk illerinden getirilen Türk kızları ile evlendirmişlerdir. Sayıları gittikçe artan ve artık Bağdat'a sığmayan Türklerin diğer topluluklardan etkilenmeden kendi öz değerlerini koruyarak yaşayabilmeleri için Bağdat'ın kuzeyinde, Dicle Irmağı kıyısında yeni bir şehir kurulmuştur.
Abbasîlerin Türk komutanlarından Eşnas'ın sırf Türkler için 836 yılında kurmuş olduğu bu şehir Samarra'dır. Şehir kurulduktan çok kısa süre sonra, Araplar arasındaki kargaşalıklardan kurtulmak ve Türklerin emniyetli ortamında devleti idare etmek isteyen halifelerin de yerleşmesiyle Samarra şehri, 836 yılından 892 yılına kadar Abbasîlerin başkenti olmuştur.
Diğer taraftan kitleler halinde Müslüman olmaya başlayan Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri, Ortaasya'da Karahanlılar Devleti'ni kurmuştur (840-1212). Abbasîlerin hizmetindeki Türk beylerinden Tolun Bey'in oğlu Ahmed, Mısır'da bağımsız bir yönetim olarak Tolunoğulları Devleti'ni kurmuştur (868-905). Onlardan sonra kökenleri Ortaasya'da Fergana'ya dayanan Ihşitler (Akşitler) Mısır'da bağımsız bir devlet kurmuştur (935-969). İlk Müslüman Türk devletlerinden Gazneliler de 961-1186 yılları arasında hüküm sürmüştür.
Hükümdar Gazneli Mahmut, Hindistan'ı fethetmek için on yedi sefer düzenlemiş ve Hint ülkesinin Müslüman olmasında ilk ve belki de en önemli katkı onun döneminde gerçekleşmiştir. Oğuz boyları da 1037'de Selçuklu Devleti'ni kurmuştur.
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021